Bu Fenerbahçe bu Kiev’le 10 maç yapsa 15’ini de kazanır. Artık bu kalibrede takımlarla çok net klas farkı oluştu. Fenerbahçe bu maçları kazanmakla kalmıyor, tüm oyunu domine ediyor, sahanın hakimi oluyor. Bu grup liderliği sonrası Fenerbahçeliler artık geleceğe daha başka türlü bakacak. Bakarsınız “Avrupa’da iddiamız yok” diyen Jesus da fikir değiştirir.
Şans her zaman iki kere gelmez ayağa… Geçen hafta kullanılamayan grubu lider olarak tamamlama şansı yine Sarı Lacivertlilerin önündeydi. Bu maçı almak bir galibiyetin, maddi ve manevi olarak hayli ötesindeydi. Ülke ve takım puanına yapılacak katkılarla gelecek yılları kurtarma şansı vardı.
Ayrıca Fenerbahçeliler için Lucescu’yu yenmek her zaman büyük keyif. Türkiye’deyken Fenerbahçe aleyhinde yaptığı terbiye sınırı dışındaki açıklamaları kimse unutmuyor. Bu maç öncesinde de “Fener’in grubu lider bitirmesine izin vermeyeceğiz” dediği yazıldı, çizildi. Kendisi yalanladıysa bile oyuncularında yine aynı garip hırs vardı. Oyunu kazanma hırsı değil, Fenerbahçe’yle adeta tekme tokat kavga etme hırsı.
Artık rutine bindi, Kiev maçın ilk dakikalarında şiddet dolu bir futbol oynamaya çalışıyor, ilk golü yedikten sonra futbol oynayamayacağını anlayıp sadece faul yapıyor. Dün akşam da böyleydi. Fenerbahçe maç boyunca oyunun tam hakimiydi, Kievliler ise sadece faul yapan tiplerdi. Bu sertlik biraz da çaresizlikten, kurallar içinde durduramayınca bastılar tekmeyi.
Fenerbahçe 90 dakika boyunca hücum futbolu adına literatürde ne varsa hepsini denedi, yaptı. Hücum için kanatları kullandı, toplu hücum yaptı, ilerde basıp top kaptı. Bu maçta özellikle defans arkasına atılan uzun toplarla gol aradı, Valensiya ile pozisyonlar da buldu ama yararlanamadı.
Tabii bu maçın en keyifli tarafı Arda Güler’in ilk dakikadan itibaren sahada olmasıydı. Maç Arda’yla başladı. İlk 15 dakika içinde önce Szalai’ye sonra Valencia’ya attığı nefis paslar gole dönmeyince 23’de kendisi girdi devreye. Attığı goldeki vuruşu hem akıl hem yetenek doluydu… İnsanın “her topu Arda kullansın” diyesi geliyor.
Jesus’un hafta içinde UEFA’ya yaptığı açıklamalar ilginçti. “Fenerbahçe iyi oynuyor, lideriz ama henüz bir şey kazanmadık” lafı çarpıcıydı ama Hoca’nın beklentilerini sergilemek açısından asıl önemli cümle şuydu; “Takımın henüz benim düşüncelerimi özümsediğini söylemek zor, daha yeni başlıyoruz”. Umarım gerisi de bu başlangıç kadar başarılı olur.
