Uğur Temel
Hülle
Başlık cümlesinin anlamı, kulağınıza çalınmıştır mutlaka. Pekiştireyim; Cumhuriyet öncesi dönemde erkek eşini boşarsa (kadının zaten böyle bir hakkı yok) ve canı tekrardan eski eşi ile nikâh yapmak isterse, şer’i hükümlere göre karısının bir yabancı ile bir günlüğüne evli kalması gerekirdi. Bu evliliğe hülle, bir günlük evliliği kabul edene de hülleci denirdi. Teşbihte (benzetmede) hata olmaz derler. Abdullah Avcı’nın ikinci kez Trabzonspor Teknik Direktörü olması, bana hülleyi hatırlattı. Trabzonspor camiasının, beni “linç” etmeden önce yazıyı okumasını rica ederim.
Trabzonspor 38 yıl boyunca beklediği şampiyonluğa, Abdullah Avcı döneminde kavuştu. Bu gerçeği göz ardı etmeyerek devam edelim. Şampiyon olan takımının kadrosunu daha da güçlendirerek, bir sonraki sezon için iddialı bir kadro kurmasını beklemek doğal bir süreçtir. Transfer; bir kumardır. Oyuncunun takım ile takım arkadaşları ile yeni geldiği şehir ile kimyası tutmayabilir. Ya da oyuncu yeni teknik direktörünün kendisinden istediği role uyum sağlayamayabilir. Bu bir gerçektir, futbol tarihi tutmayan transferlerle doludur. Takıma yeni katılacak oyuncuların haricinde, başarıda emeği geçen ve sözleşmesi sona eren oyuncuları takımda tutmak da bir maharettir. Bu da ekonomik güçle orantılıdır. Her ne kadar transfer bir kumar olup ekonomik güce dayansa da Trabzonspor’un ve dolayısıyla Abdullah Hoca’nın, şampiyonluktan sonraki süreci iyi yönetemediği düşünüyorum.
Şampiyon kadro güçlendirileceğine; Nwakeme, Cornelius gibi oyuncuların gitmesine izin verildi. Bu iki oyuncunun yerine gelen, Trezequet ve Maxi Gomez takıma ne verdi? Piyasasını bulan oyuncunun, takıma para kazandırarak gitmesinden yanayım. Ancak gelen, gideni de aratmamalı. Geçen sezon, Bordo- Mavili renklere gönül verenlerin Nwakaeme ve Cornelius’u aradığına eminim… İstenilen transferlerin bir türlü yapılamaması, takımın Şampiyonlar Ligi’ne katılamamasına yol açtı. Bence bu, Abdullah Hoca’nın ve Trabzonspor yönetiminin, şampiyonluk sonrası süreci iyi yönetemediğinin en büyük kanıtıdır.
Başarının ödüllendirilmesi kadar doğal olan bir şey yoktur. Abdullah Avcı’nın sözleşmesinin şampiyonluk sonrasında daha iyi şartlarda düzenlenmesi olağandır ve doğrudur. 38 yıl boyunca şampiyon olamayan takımı, şampiyon yapan hoca daha iyi şartlarda sözleşmeyi hâk eder. Eder de bu hemen şampiyonluk sonrası olur. Takım Şampiyonlar Ligi Play Off turunda elendikten sonra değil… Trabzonspor yönetiminin, sözleşme tazeleme zamanlaması da tam bir fiyaskodur.
Geçen sezondan bu yana, Trabzonspor’un iyi futbol oynadığını söyleyebilmek mümkün mü? Bence değil. Arada iyi oynanan maçlar olsa da oynanan futbolun vasatı aştığını söylemek güç. Süreç hepinizin malumu zaten; yönetim seçim kararı aldı. Abdullah Avcı bu dönemde, yönetim ile karşılıklı anlaşarak –Trabzonspor’un KAP (Kamuoyu Aydınlatma Platformu) bildirilerinde de mevcut olduğu üzere- takımdan ayrıldı. Bu doğru bir hareket miydi? Tartışılır… Takımın, seçime kadar “emanetçi” hocalarla devam edeceğine, Abdullah Hoca ile devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Nenad Bjelica dönemi başlarken umutluydum açıkçası. İddialı bir hocanın, amacını kaybetmiş takıma iyi geleceğini düşünmüştüm. Kan tutmadı. Ya da kan tutmaması için mi Bjelica takımın başına getirildi? Abdullah Avcı’yı, Trabzonspor’a getiren, dönemin asbaşkanı, Ertuğrul Doğan bugün kulüp başkanı. İkilinin diyaloğunun çok iyi olduğu ve aralarından su sızmadığı biliniyor. İddialı olacak ama Hırvat Teknik Direktör Bjelica, “hülleci”miydi yoksa? Abdullah Mucip Avcı’nın, “halaskâr” yani kurtarıcı olarak takımın başına geçebilmesi için miydi tüm bu yaşananlar? Yazdığım gibi; iddialı bir tahmin bu… Ancak Avcı’nın da son sezon başarısızlığı da ortada… Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır, ömrümüz olursa göreceğiz…
Gelelim, “İkinci Avcı” döneminin ilk maçına…
Avcı'ya yarım artı
Abdullah Avcı, maç önü röportajında, milli maç arasında çalıştıklarını söylese de bu çalışma “aklı sokakta olan öğrencinin” çalışmasına benzemiş gibi… Trabzonspor’un son Adana Demirspor maçına göre tek farkı; bir parça daha istekli olması. Yıllarını bu işe vermiş bir futbol adamına işini öğretecek kadar cahil değilim. Naçizane; Trabzonspor’un daha çok pozisyona girebilmesi, daha çok gol atması için ikili forvet oynaması gerektiğini düşünüyorum. Ve bu format değişikliğinin, klasik “10 numara” pozisyonuna Edin Visca’nın geçmesiyle olacağına inanıyorum. Yıllanmış Visca, 10 numara pozisyonunda fark yaratır. İlk maçta kazanılan üç puan; moral açısından önemliydi. Trabzonspor’un ligden kopmaması için çok acil kendine çeki düzen vermesi gerekir.