Barışcan İğrek
Filenin Sultanları, Türk sporunun yükselen değeri ve yüz akı…
İlk önce 25 Mayıs - 25 Haziran 2021 tarihleri arasında düzenlenen Milletler Ligi’nde kazanılan bronz madalya. Ardından, Covid-19 pandemisi nedeniyle bu yıla ertelenen 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarında oynamaya hak kazandığımız çeyrek final. Ve son olarak, 2021 Avrupa Voleybol Şampiyonasında elde edilen üçüncülük…
Orman yangınları, sel baskınları ve Covid-19 pandemisi nedeniyle oldukça zor günler geçirdiğimiz ve yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son 4-5 ayda, voleybolda Filenin Sultanları ile elde ettiğimiz başarılar, bir nebze olsun moral bulmamızı sağladı.
Voleybolumuz, son 15 yılda tarihinin en iyi dönemini yaşıyor dersek kesinlikle abartmış olmayız. Gerek tesisleşme hamleleriyle, gerek sportif başarılarla, gerekse de oyuncu yetiştirme konusundaki istikrar ile, Türk sporunun "uzak ara" en başarılı branşı voleybol.
Özellikle, önceki başkanlardan Erol Ünal Karabıyık döneminde giderek artan tesisleşme hamleleri ve sportif başarılar, şimdiki başkan Mehmet Akif Üstündağ döneminde de aynı hızla devam ediyor.
Sultanlarımızın başında İtalyan antrenör Giovanni Guidetti var. Antrenörlüğünün yanı sıra, eğitici yönü de çok iyi olan bir isim. Oyuncuları ile kurduğu yakın ilişkiler de takdire şayan. 2008'de Vakıfbank antrenörlüğüne getirildi. 2011 yılında Vakıfbank'a Avrupa şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazandırdı. 2017 yılında da Milli takımımızın başına getirildi ve tam bir sistem takımı oluşturdu. Gerçekten inatçı, dirençli, skor ne olursa olsun oyundan kopmayan, korkuya kapılmayan bir takımımız var.
Örnek vermek gerekirse, Avrupa Voleybol Şampiyonası yarı finalinde Sırbistan ile oynadığımız maçın ilk setini 34-32 kazandık. 34.sayıya kadar uzayan bir set. Rakip de, Avrupa'nın en güçlü takımlarından biri olan Sırbistan. Böyle bir rakibe karşı, 34.sayıya kadar uzayan bir seti, en ufak bir paniğe kapılmadan oynayıp kazanmak çok önemli.
Avrupa'nın en güçlü ekiplerinden biri olan Sırbistan, pasör çaprazları Tijana Boskovic'e bağımlı olarak oynayan bir takım ama yine de çok etkili hücum organizasyonları var. Böyle bir takıma karşı, 4.set hariç kora kor bir mücadele sergilemek çok değerli bir prestij.
Sırbistan maçında, uzatmalarla 33 dakika süren ve setin büyük bölümünü önde götürmemize rağmen 28-26 kaybettiğimiz ikinci seti kazansaydık, belki de şu anda gümüş veya altın madalyadan bahsediyor olacaktık.
Arka alan ve blok savunmalarını çok etkili yapan bir takımız. Liberomuz Simge Aköz, takım savunmamızın önemli bir parçası. Pasörümüz Cansu Özbay, doğru paslar ile doğru oyuncuları buluşturarak takımını çok iyi bir şekilde organize ediyor. Meliha İsmailoğlu, Hande Baladın, Şeyma Ercan ve Tuğba Şenoğlu gibi, oyuna direkt etki eden smaçörlere sahibiz.
Eda Erdem, Zehra Güneş ve Kübra Akman gibi, takımımız için oldukça önemli orta oyunculara sahibiz. Özellikle Eda Erdem, "tek ayak" adı verilen hücum türünün usta ismi konumunda. Kendisini bu yönüyle, 2003'te Avrupa ikincisi olan kadromuzda bulunan orta oyuncu Aysun Özbek'e tıpa tıp benzetiyorum. Ebrar Karakurt ve Meryem Boz gibi, takımımızın skor yükünün büyük bölümünü üstlenen pasör çaprazlarına sahibiz. Özellikle Ebrar, eskilerin tabiriyle "Vurdu mu ses getiriyor!" diyebileceğimiz türde, çok sert ve etkili smaçlar vurabilen bir oyuncu.
Sonuç olarak Filenin Sultanları, Türk sporunun yükselen değeri ve yüz akı olmaya devam ediyor. Maçların şortla değil yürekle oynandığını yobaz kafalara gösterdikleri için kızlarımızın hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum!