Faydasız Kilisenin Papazı…

Fenerbahçe, karşısındaki sisteme, yapıya karşı sesini en yüksek düzeyde duyurmaya başladığı bir dönemde, Mourinho ve oyuncular yönetimi yarı yolda bıraktı. Türkiye’de futbol yangın yeri. Galatasaray’ın bütün foyası ortaya çıkıyor, sistem-yapı ne diyorsan, hepsi tek tek ortaya çıkıyor. Federasyonla papaz olmuş, sıkıştıkça saçmalıyor. Yen Beşiktaş’ı yakala Galatasaray’ı, dağılıp gitsinler. Ancak sezonun en pasif oyununu oynayıp her şeye darbe vurdular. Mourinho ne zaman ve neden bu kadar ürkek oldu, anlamak zor.

Bu Beşiktaş’ı yenemeyeceksen kimi yeneceksin? Son 5 maçını kaybetmiş, başkanı, hocası istifa etmiş bir takımı yenemezsen, kimi yeneceksin. Derbiymiş, Beşiktaş can havliyle oynamış, kaostan çıkış için son şansmış falan filan. Geç bunları Mourinho… Dolmabahçe’de 90 dakika boyunca Fenerbahçe sezonun en pasif futbolunu oynadı, sen de seyrettin. Kaçırılan gol sayısına sığınmanın hiçbir anlamı yok, hepsi faydasız kilise… Anadolu’ya sor, faydasız kilisenin papazına ne diyorlar.

Olmadı, beceremedi Mourinho’nun Fenerbahçesi… Kulüp içi sorunlarla boğuşan Beşiktaş’ın haleti ruhiyesini iyi anladığını maç öncesi yaptığı açıklamalarda söyleyen Mourinho hızlı kanatlarla çıktı sahaya. Solda Maximen sağda Oğuz ile Beşiktaş’ın kanat defanslarının zaafından yararlanmayı planlamıştı. On numaraya Tadiç’i koymuş, hemen önünde de Beşiktaş’ın genç stoperleri Emirhan, Tayyip Talha arasına takımın en tecrübelisi Dzeko’yu almıştı.

Sağ bekte tercihini Mert Müldür’den yana kullanmıştı. Teoride Rafa Silva’ya karşı ofansif yanı güçlü Osayi yerine defansif olarak daha güçlü Mert’i tercih etmişti. Ancak yenen gol yine de Mert Müldür’ün bakışları arasında geldi. Pek çok yorumcunun tahmininin aksine defansın göbeğinde Djiku’nun yanına Samet’i tercih etmişti. Bireysel hatalarına karşın Samet’in mücadeleciliğini beğendiğini söylüyor Mourinho. Orta saha merkez herkesin beklediği gibi Fred-Amrabat ikilisine emanetti.

Bu kadro ile Mourinho’nun, son haftalardaki baskın ve güçlü ofansif futbol yerine defansı da sağlam tutmaya çalışan bir oyunu tercih ettiği belliydi.

Fenerbahçe önceki maçlara göre temkinli başladı. Geride sağlam basıp kanatlardan hızlı ataklarla çıkma planı ilk bölümde işe yaradıysa da Dzeko ve Maksimen pozisyonlardan yararlanamadı. Genel olarak ilerde baskı yapmaya çalışan Beşiktaş ise 28. dakikada hızlı çıkışla gole çok yaklaştı ama Rafa Silva ve Immobilie Livakoviç’i geçemedi.

İlk yarıda genellikle sol kanadı kullanan Fenerbahçe rakip ceza sahasına girmeyi başarsa da Maksimen’in bencil son vuruşlarıyla bu fırsatları harcadı. On numara pozisyonu yerine kanatlarda çok daha etkili olan Tadiç’in ceza sahası çizgisi önünden kullandığı serbest vuruş kale direğinden dönmese sezonun ilkleri arasına girecekti.

İlk yarı golsüz bittiğinde son haftaların yıldızı Oğuz Aydın ofansif anlamda etkisizdi, Dzeko da yoklar arasındaydı.

Mourinho beklenenin aksine devre arasında değişiklik yapmadı. İkinci yarı Dzeko’nun kaçırdığı golle başladı. Nefis bir topuk hareketiyle rakibini geçen Dzeko’un vuruşu direğin dibinden dışarı gitti.

Mourinho 67. dakikaya kadar sabrettikten sonra, Dzeko ve Maksimen’i çıkarıp, Nesyri ve Syzmanski’yi oyuna aldı. Bu değişiklikle Mourinho ilerde baskı istediğini gösterdi ama beklediğini alamadı.

Fenerbahçe 72. dakikada klasik akıllara zarar gollerinden birini yedi. Sağ kanattan Chamberlien’in yerden yaptığı ortayı seyreden sadece Mert Müldür değildi. Samet de Immobile gibi topu seyredince Fenerbahçe “tıngır mıngır” gol yedi.

Sonrasında Mourinho’nun yaptığı değişiklikler bir işe yaramadı, geç kalmış faydasız çabaları olarak kayda geçti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi