Serap Durusoy
Enflasyonda en kötüyü gördük mü?
Temmuz ayı ile birlikte salgında normalleşme sürecine girilmesinin tartışmaları sürerken Türkiye’nin güney kesimlerini 28 Temmuz’dan bu yana etkisi altına alan orman yangınları ve doğu illerinde görülen sel nedeniyle olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bunlara ilave olarak bir de temmuz ayına ilişkin salı günü açıklanan enflasyon oranı ekonomideki yangını da gözler önüne serdi.
Tüketici fiyatı endeksi (TÜFE) 2021 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,80, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,9 ve yıllık enflasyon ise son 26 ayın en yüksek seviyesi olan yüzde 18.95 olarak açıklandı. Endekste yer alan 415 maddeden, 284’ünün ortalama fiyatında artış gerçekleştiği görüldü. Ana harcama grupları bağlamında ise aylık bazda en yüksek artış yüzde 5.07 ile konutta görülürken bunu yüzde 2.77 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve yüzde 2.72 ile de lokanta ve oteller izledi. Seyahat sezonundan dolayı ulaştırma ve konaklama talebinin artmasının bu artışta etkisi olduğu söylenebilir. Konutun aylık bazda enflasyon kalemini başlı başına bu denli etkilemesi ise aslında ilk defa görüldü. Kampanyalar, pandemi, depremler ve sıfır evlere yönelik talep artışı ile birlikte doğal gaz ve elektrik zamlarının da bu seyirde etkisi olduğu söylenebilir.
Öte yandan yıllık bazda ise gıda tarafında artışın hız kesmemesi dikkat çekici oldu. En yüksek fiyat artışı yıllık bazda yüzde 24.92 ile gıdada görülürken bunu yüzde 24.62 ile ulaştırma ve yüzde 22.70 ile ev eşyası izledi. Görüldüğü üzere içinde bulunduğumuz yaz mevsiminden dolayı arz artışının beklendiği bir dönem olmasına rağmen özellikle gıda da işlenmemiş yaş sebze ve meyve fiyatlarında arz kaynaklı bir pozitif etkinin olmaması şaşırtıcı oldu. Yani mevsimsellik kaynaklı pozitif bir geçişkenliğin olmadığına şahit olundu. Bu bağlamda bundan sonraki süreçte gıda fiyatlarında belirleyici olan fakat maliyet kontrolü zor olan emtia fiyatlarının ne olacağı, normalleşmenin emtia fiyatlarını nasıl etkileyeceği ve gıdada ithal girdi kullanımının maliyetler üzerinden fiyatlara geçişkenliğinin nasıl olacağı önem taşıyor. Çünkü hızla artan talebe karşı üretimin bu saydığım nedenlerden ötürü yeterli yanıt verememesi önemli bir sorun. Bir de buna yaşanılan yangınların tarım ve seracılık faaliyetlerini olumsuz etkilemesi, yem ve saman gibi hammaddelere bağlı olarak hayvancılığın da etkilenmesi eklenince önümüzdeki ayların gıda fiyatlarına ilişkin iyimser bir beklenti içerisinde olmak yanıltıcı olacaktır.
Öte yandan açıklanan rakamlardaki önemli bir diğer nokta ise TÜFE ve ÜFE arasındaki makasın rekor tazelemesi oldu. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) aylık bazda yüzde 2,46 artış gösterirken, yıllık bazda ise yüzde 44,92 seviyesine ulaştı. ÜFE hem enflasyonla mücadelede hem de reel sektörün dinamiklerini göstermesi açısından oldukça önemli. Ayrıca ÜFE’deki yüksek patika dayanıklı tüketim malları ve hizmetler sektörünü de olumsuz yönde etkilemekte. Bu bağlamda ÜFE ve TÜFE arasındaki makasın genişlemesi özellikle düşük gelirli hane halkının alım gücünü olumsuz yönde etkileyerek hissettiği enflasyonun daha yüksek olmasına yol açtığı gibi üreticilerin cirolarını da azaltıcı bir etkisi söz konusu.
Uzun süredir para politikasındaki sıkı duruşa rağmen ÜFE ve TÜFE rakamlarının yüksek çıkmasının farklı nedenleri var. ÜFE’nin yükseliş nedeni daha çok küresel dinamiklere (kur geçişkenliğine ve pandemiye) bağlı iken, TÜFE’nin yükselişinde içsel dinamiklerin etkili olduğu görülüyor. Özellikle enflasyonla mücadelenin önemli bir aktör olan MB’nın para politikasının maliye politikaları ile desteklenmemesi önemli bir neden. Ayrıca enflasyon rakamlarında ülkemizde var olan keskin yapısal bozukluğunda etkisi söz konusu. Bu bağlamda piyasa koşullarındaki denge ortamının sağlanması için siyasi iradenin ekonomik, sosyal ve yapısal beklentileri karşılaması büyük önem taşıyor.
Tüm bunların sonucunda temmuz ayında MB politika faizine yakın bir enflasyon oranının gerçekleşmesi bankanın manevra alanının daralmasına yol açarak faizlerde düşüşün olamayacağının bir teyidi oldu. Her ne kadar güz döneminde baz etkisi nedeniyle enflasyonda bir düşme beklentisi olsa da hangi seviyeden baz etkisine girileceği, TL’nin seviyesinin ne olacağı, delta varyantının seyri, yangınların turizm sektöründe yaratacağı etki ve 12 Ağustos’taki toplantıda MB’nın vereceği mesaj ile beklenti yönetimi kredibilitesi dış tarafta ise aşı fiyatları ve petrol fiyatları belirleyici olacak. Yani enflasyonda en kötüyü görmemiş olma ihtimalimiz yüksek.