Süper Lig'de takımların inişli çıkışlı performanslarıyla, saha dışı tartışmalarla ve hakem hatalarıyla geçen bir 12 haftayı geride bıraktık.
Süper Lig'in ilk devresinin sonlarına doğru yaklaşırken, tabiri caizse "fırtına" gibi esen bir Trabzonspor izliyoruz. Göze hoş gelen bir futbol sergilediklerini söyleyemem ama akıllı bir futbol oynadıkları muhakkak. Hücumda ve savunmada ne yaptıklarını bilen, bilinçli bir futbol oynuyorlar.
Kalede Uğurcan Çakır gibi kalitesi tartışılmaz bir isim var. Stoper bölgesinde, Edgar Lee ile Vitor Hugo'nun arasında çok iyi bir uyum var. Birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar.
Savunmanın hemen önünde, Gençlerbirliği altyapısında yetişen ve geçtiğimiz sezonun devre arasında takıma dahil olan Berat Özdemir, sezon başından bu yana takımına çok büyük fayda sağlıyor. Oyunun iki yönünü çok iyi oynayan, fiziksel gücü üst düzey bir oyuncu. Ofansif orta saha bölgesinde görev yapan Bakasetas, şu anki form durumlarına baktığımızda bana göre ligimizin en iyi 10 numarası. Eskilerin tabiriyle "zımba gibi" öldürücü şutlar atabilen, etkili frikikler kullanan bir oyuncu.
Öte yandan, Djaniny ve Cornelius gibi üst düzey bitirici santraforlara sahip, Karadeniz temsilcisi.Sezonun ilk çeyreği özelinde, Trabzonspor'un taraftarlarını fazlasıyla mutlu ettiğini söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz sezonun çifte kupalı şampiyonu Beşiktaş, 2021-2022 sezonunda şu ana kadar aldığı saha sonuçları itibariyle taraftarlarını memnun edebilmiş değil.
Bu sezon kurulan kadronun kalite düzeyi, (isim bazında) geçtiğimiz sezon şampiyon olan kadrodan 2-3 kat daha iyi olmasına rağmen, bu kalite henüz oynanan futbola yansımadı. Alex Teixeira, Miralem Pjanic, Michy Batshuayi gibi dünyaca ünlü yeni transferlerin fiziki olarak henüz istenilen seviyeye gelememesi Beşiktaş'taki kötü gidişin baş nedenleri arasında sayılabilir. Ayrıca Şampiyonlar Ligi gibi önemli bir platformda oynanan karşılaşmalara oyuncu çıkaramayacak kadar kritik bir seviyeye ulaşan ve bugüne kadar ligde hiçbir takımın başına gelmemiş sakatlıklar da gelinen bu noktada önemli etkenlerden biridir. Beşiktaş, lider Trabzonspor ile arasında oluşan 10 puanlık farkı kapatabilir mi? Elbette kapatabilir. Ancak, teknik direktör Sergen Yalçın ile bazı oyuncularda gözlemlediğim isteksiz ruh hali ve motivasyon eksikliği nedeniyle bu ihtimali şimdilik çok zor görüyorum.
İçinde bulunduğu zorlu ekonomik yapı nedeniyle yeni sezona gençleştirilmiş bir kadro ile giren Galatasaray, sezonun ilk bölümünde taraftarlarını memnun edecek performansı sahaya yansıtamadı. Takımda büyük bir kalite eksikliği göze çarpıyor. Kaliteli bir hareketiyle oyunu bir anda kendi takımı lehine çevirecek oyuncu sayısı sınırlı. Cicaldau ile Morutan, bana göre top tekniği iyi olan oyuncular. Özellikle Cicaldau, takımını ileriye taşıyan bir oyuncu. Ancak bu takıma, skoru değiştirebilecek lider bir oyuncu gerekiyor. Devre arasında bu takıma 2-3 kaliteli isim transfer edilebilirse ve Trabzonspor ile arasındaki puan farkı açılmazsa, Galatasaray da şampiyonluk yarışının favorileri arasına girebilir.
Şampiyonluk yarışının bir diğer favorisi Fenerbahçe, bu sene de taraftarlarına umut verecek futbolu ortaya koyamıyor. Saha içi olduğu kadar, saha dışında da bir dizi sorun baş gösteriyor. Sezon başı transfer döneminde takıma katılan Rossi, Berisha gibi oyuncular, kendilerinden beklenen performansı hala gösterebilmiş değil.
Geçtiğimiz sezonun devre arasında takıma katılan İrfan Can Kahveci ve Mesut Özil, Fenerbahçe'ye hala uyum sağlayamadı. Dünyaca ünlü bir futbolcunun, bir takıma alışması 1 yıl sürer mi? Anlayabilmiş değilim. Ayrıca, takımda fazla forma şansı bulamayan bazı futbolcuların, teknik direktör Pereira ile aralarının iyi olmadığı konuşuluyor ki, bir takım için en büyük tehlike iç huzursuzluktur.
Özetle; lider Trabzonspor, puan cetvelindeki en yakın takipçileri Hatayspor ve Konyaspor ile arasındaki puan farkını 7'ye çıkardı. Trabzonspor ile eşdeğer kadro gücüne sahip takımlara baktığımız zaman Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gözümüze çarpıyor. Bu alanda da Karadeniz temsilcisi, en yakın takipçisi Galatasaray ile arasındaki puan farkını 9'a çıkarmış durumda.
Hal böyle olunca, "Süper Lig tarihinin en rahat şampiyonluğu mu geliyor?" sorusu akıllara gelmeye başladı.
