DOSTLUK VE BARIŞ

“Dostluk” ve “barış” uğruna yaşam adanan muhteşem sözcükler…
Her yıl verilen ‘Nobel ödülleri’ içinde beni en çok ilgilendiren ‘Nobel Edebiyat ve Nobel Barış Ödülü’ oluyor. Son yıllarda ‘Nobel Barış Ödülü’ Asyalı ve Afrikalı kadınlara veriliyor.

10 Aralık 2003 yılında İranlı avukat Şirin Ebadi ile başlayan ‘Nobel Barış Ödülleri’ni sırasıyla kadınlar alıyor. Barış ödülü alan kadınların ne zorlu mücadeleler sonunda bu ödüle değer görüldüklerini yaşam öykülerinden öğreniyoruz.
Dünyada barış için ses veren o yiğit kadınları selamlıyorum!
İranlı avukat, yazar, insan hakları savunucusu Şirin Ebadi; özellikle kadın ve çocuk hakları alanındaki çalışmalarıyla, 10 Aralık 2003’te ‘Nobel Barış Ödülü’nü alan ilk İranlı kadın oldu.
Nobel Komitesi Başkanı Ole Danbolt Mjoes, kararın dünyaya bir mesaj olduğunu belirterek, “Bu İran halkına, Müslümanlara, tüm dünyaya, insanın değeri, özgürlük mücadelesi, kadın ve çocuk hakları için bir mesajdır. Bu barış ödülünün İran’da insan hakları davasını güçlendirmesini umuyoruz” dedi.
Yemen’den ilk ‘Nobel Barış Ödülü’ alan kadın: Tevekkül Karman.

Tevekkül Karman da kadının toplum içindeki rolünün güçlendirilmesine yaptığı katkılardan dolayı bu ödülle taçlandırıldı. Karman, 2011’de Liberya Devlet Başkanı Ellen Johnson-Sirleaf ve Liberyalı Leymah Gbowee ile birlikte bu ödülü paylaştı. Nobelli üç kadın: “Korkmayın, vazgeçmeyin!” diye dünyaya haykırdılar.
Nobel Barış Ödülü’nü kazanan en genç kadın: Malala Yusufzay.

Nobel Barış Ödülü’nü kazanan en genç kişi olarak tarihe geçen Pakistanlı Malala Yusufzay, 2014’te henüz 17 yaşındayken bu ödülü aldı. Yusufzay, kazandığı sekiz milyon kronluk ödülü Pakistan’daki okullara bağışlayacağını açıkladı. Malala, 9 Ekim 2012’de okula gitmek için bindiği otobüste saldırıya uğradı. Otobüse binen bir Taliban militanı Malala’ya adını sordu ve genç kıza üç kez ateş etti. Başından yaralanan Malala Yusufzay saldırıdan altı gün sonra tedavi için İngiltere’ye götürüldü. Üç ay hastanede kaldı, ailesiyle Birmingham’a yerleşti ve iyileşen Malala okula başladı.
Norveç’teki Nobel Komitesi, sürpriz bir kararla, 2015 Nobel Barış Ödülü’nü, Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü’ne verdi. Tunus’taki dört ayrı sivil toplum örgütünün oluşturduğu dörtlü 2011’deki ‘Yasemin Devrimi’nden sonra çoğulcu demokrasi için yaptığı katkıdan ötürü” ödüle değer görüldü. Barış ödülünü alan Tunus Dörtlüsü’nden biri kadındı…
2018 yılında ‘Nobel Barış Ödülü’nü alan Iraklı Nadya Murad, ödül sonrası ABD Başkanı Donald Trump ile buluşmasında Trump’a “Adalet istiyoruz” diye haykırdı.
10 Aralık 2021 Oslo’da ‘Nobel Barış Ödülü’ Filipinli gazeteci Maria Angelita Ressa’ya verildi. Maria; yalan haberlere, bilgi çarpıtma, yanıltma ve bağımsız medyanın susturulması çabalarına karşın mücadelesi sonunda bu ödülü hak etti.
Ocak ayı ülkemizde elinde fotoğraf makinesi ve kalemi olan gazetecilerin öldürüldüğü ay olarak sevgiyle, saygıyla anmalarla geçer.

Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu…
Ne zaman barış desem Nâzım Hikmet’in Barış şiiri gelir aklıma:
“Nasıl seveceğimi bilmiyorum seni./Dünyalar yetse, ömrüm yetmez.
Kanatları açılsa/Özgürlük gibi/Savaş çıkar bir yerde.
Nasıl anlatacağımı bilmiyorum sevginin özgürlüğünü.”
Dün akşam “Atatürk’ün Çankayası”nda dostluk ve barış rüzgârları esti. Bir kez daha insanın içini ısıtan dostluk ve barış sözcükleri gündem oldu.

Çankaya Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülü; savundukları
değerler, liderlik ettikleri çalışmalar ve sürdürdükleri diyaloglar ile
uluslararası dostluğun ve barışın sağlanmasına katkıda bulunan kişilere Çankaya Belediye Başkanı
Alper Taşdelen öncülüğünde verilmeye başlandı. Çankaya Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülü jürisi tarafından “1. Çankaya Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülü”ne, dünya barışı ve ulus-
lararası dostluğun geliştirilmesine katkıları nedeniyle eski Yunanistan Başbakanı George A. Papandreou ve Zülfü Livaneli layık görüldü. Ödülleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener verdi.
Ankara’dan sadece Atina’ya değil dünyaya ‘dostluk ve barış’ mesajları verilerek bir kez daha barış ve dostluk sözcüklerinin yaşamsal önemine vurgu yapıldı.
Şiarımız Victor Hugo’nun “Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur” olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi