Beşiktaş’ı Hatırladınız mı?
Ne güzel bir gün. Dolmabahçe, İnönü görmeye doyulmayacak gibi. Stat nefis. Sanki yaşanan her şey unutulmuş, yeni bir başlangıç gibi. Beşiktaş forması büyüktür.
Tribünleri dolduran binlerce yürek “Sadece Beşiktaş” diyor.
Maça konuk takım başladı. İlk tehlikeli atak da sarı lacivertli ekipten geldi. Dzeko sağlam basıp vurabilseydi hemen maçın başında takımını öne geçirecekti. Ancak Beşiktaş yardımlaşma ve paslaşmalarda rakibini korkuttu.
Emirhan’ın çizgiden çıkardığı top belki de oyunun kaderini değiştirdi. Beşiktaş’ın anlı şanlı uygulaması o pozisyonu telefonlarımıza gol diye gönderdi, sonra hakem tarafından iptal edildiğini uydurdu, acaba bu işe bakan çocukları stada almıyorlar mı? İnsanı oturduğu yerde sinir ediyorlar. Evet özellikle yazıyorum bunu. Ayıp ulan.
Svensson’a yapılan harekete, bırakın kırmızı kartı, sarı kart bile çıkarmayan sayın hakemin hala iyi niyetinden şüpheli değildim. Allan Saint Maximum’un hareketi kartlık idi.
Beşiktaş, hiç olmadığı kadar güzel paslaşmalar yapıyor, Fener’in oyun planını bozuyordu.
Jose Mourinho’nun çingeneliklerini biliriz öteden beri ama bu maça gelirken daha “Beşiktaş’ın şampiyon olma şansı yok ama maçı kazanma gücü var” sözünün ardından kenarda yaptıkları da hiç haksız olmadığımızı gösterdi dün gece. Not olsun.
Dakikalar henüz 30’u göstermiyordu, önce Rafa Silva’nın müthiş bir koşuyla yakaladığı pozisyonu gole çevirememesi, ardından Immobile’nin vurduğu topun ağlarla buluşmaması Beşiktaşlıları çok üzdü.
Fenerli topçuların Tadic’in kullandığı kornerde yaptıklarını görmeyen sayın orta hakem Mehmet Türkmen’in Gedson Fernandes’e elle oynadığı gerekçesiyle sarı kart çıkarıp serbest atış vermesi ve Tadic’in topunun direkten auta çıkması da kayda geçmeli. Sayın Türkmen Djiku’nun ceza sahası içinde Emirhan Topçu’yu boğazlamasını göremedi misal.
Maça zihnen hazırlanan en iyi siyah beyazlı sanki Emirhan idi.
İlk yarı kimse istediğini elde edemeden soyunma odasına döndü.
İkinci yarı Fener daha arzulu başladı ama Beşiktaş’ın konsantrasyonu kaybolmamıştı.
Pas yapan, pozitif oynayan, çingenelik yapmayan Beşiktaş, iki topu direkten dönen Fenerbahçe’yi yendi. Gerçekten Serdar Topraktepe’yi kutlamak gerek. Hem doğru değişiklikler hem oyunu medya maymunundan daha iyi okumasıyla ders verdi adeta.
Bu kadar öfkeli yazmamın sebebi şu: Bu toy hakemi günler öncesinden ilan etmişti misal. Kendi kurnazlıklarının burada da işe yaracağını düşünmüştü belli ki. Ama olmadı.
Beşiktaş formasının ağırlığını, gücünü ölçmeye kim kalkarsa altında kalır. Beşiktaş başkansız, hocasız, laf olsun diye söylüyorum, Hocalı ama defansı iki önemli eksikle kazanmayı bildi.
Bakın sayın okuyucu;
Ne olursa olsun Beşiktaş büyüktür. Her daim büyüktür üstelik. Sakın küçümsemeyin, sakın yok saymayın.
Beşiktaş kendini gösterdi, kendini yeniden hatırlattı.
Maç sırasında Djiku’nun en az 8 sarı kartını, kırmızısını hiç görmeyen orta hakemi de Portekizli’ye emanet ediyorum. Fenerbahçe'nin Süper Lig tarihinde en fazla kaybettiği takım artık Beşiktaş.
Hatırlattı ya Beşiktaş. Ben de hatırlatayım. Kadıköy'de yendi, taraftarsız yendi, kalecisiz yendi, 9 kişi yendi, teknik adamsız yendi, başkansız yendi, o yüzden fazla kibirli olmamak lazım.
Bu galibiyet futbolculara nerede oynadıklarını artık hatırlatmıştır. Sıra hangi takımın yönetiminde yahut yönetimine aday olanlarda.
Beşiktaş bugünleri geride bırakır.
Hep böyle Beşiktaş hep böyle…