Ümit Sezgin
Aynı adamlar, aynı hatalar aynı hüsran
Tamam Beşiktaş maçı şanssızlıktı, Mourinho’nun dediği gibi 10 kere oynansa 8’ini Fener alırdı. Peki Athletic Bilbao maçı da şanssızlık mıydı? Samet’in geri pası da büyük şansızlık, Mert Müldür’ün adamını sık sık kaçırıp, sonra da kırmızı kart görmesi de şanssızlık diyelim. Hadi bunları da kabul edelim ama bu kadar pasif oyunu neyle açıklayacaksınız?..
Tribünler gördü, yorumcusu, yazarı gördü, dünya alem gördü de Mourinho görmedi, görmüyor, görmeyecek. Bu Samet ve Mert Müldür’le bu iş olmuyor. Hadi sol bekte Kostiç listede olmadığı için Mert’e bir anlamda mahkumsun, peki Becao dururken ısrarla stoperde Samet’i tercih etmek niye? Dünyanın en hızlı, en mücadeleci stoperi olsa ne olacak, her maç en az iki-üç net hata yapıp bir çuval inciri berbat ediyor.
Ancak sorun sadece bu iki isim değil. Her maça farklı 11 ile çıkmanın forma adaleti açısından bir anlamı olabilir ama takımın bir ezberinin oluşmaması açısından da büyük sorun. Her maç farklı iki stoper ne kadar sorunsa, ilerdeki hücumcuların da her maç değişmesi o kadar sorun. İsmail Kartal’ın geçen yıl kadrosu daha kısıtlıydı ama bildiğini oynayabiliyordu. Mourinho’nun Fenerbahçesi’nin bir bildiği oluşmadı hala.
Samet sadece takımını geri düşürmekle kalmadı, tribünleri de birbirine düşürdü. Geçen yıl Trabzon maçından beri forma giydiği maçlarda yaptığı kritik hatalarla milleti çıldırtan Samet’i tribünlerin önemli bölümü ıslıklarken, bir bölümü de ıslıklayanları ıslıkladı. Stat hoparlörlerinden yapılan uyarıların da faydası olduğu söylenemez. Devre arasında oyundan almak zorunda kaldı Mourinho.
Fenerbahçe, hatlar arasındaki kopukluk nedeniyle ne orta sahayı kullanabildi ne kanatlarda etkili olabildi. Amrabat oyun kurabilmek için geri gelip stoperlerin arasına girse de orta sahadakilerden destek alamayınca top çıkarmakta bile zorlandı.
Athletic oyuncuları ise birbirlerine o kadar yakın oynayıp, birlikte hareket etti ki, Fenerbahçeliler aralarına bile giremedi. Hücumda yokları oynayan Sarı Lacivertlilerin, ilk şutu ancak 42. dakikada Mert Müldür’den geldi. Bu şut direk dibinden dışarı gitti ama iki dakika sonra aynı Mert Müldür’ün hatasından yararlanan Williams, kaleci Livakoviç’in kapadığı köşeden ikinci golü buldu.
İkinci yarıda değişen bir şey yoktu. Altmışlarda Syzmanski’nin yerine Dzeko’yu alıp çift forvete dönen Mourinho ya herro ya merro dedi. Çift forvetle üst üste ataklar gelmeye başlamıştı ki sarı kartlı Mert Müldür tekrar sahneye çıktı, ilgisiz bir pozisyonda rakibine arkadan vurunca ikinci sarıdan kırmızıyı gördü…
Sonrası Mourinho’nun çaresiz çabaları. İrfan Can’ı, Cengiz Ünder’i falan alıp mucize aradı ama olmadı tabi. Maç boyu sahada ne yaptığını bilen bir oyuncu vardı, Djiku, üç de çok çalışan Amrabat, İsmail ve Osayi… Gerisi hikaye… Tadiç bile kötüydü… Syzmanski ve Nesyri ise yoklardı.
Asıl sorun Fenerbahçe tribünlerinin her geçen gün takıma olan inancının azalması.
“Aziz Yıldırım” tezahüratları, yönetimin istifaya çağırılması çok talihsiz bir dönemde. Tam Galatasaray ve arkasındaki yapıyla mücadelede önemli adımlar atılmışken, bu dağınık hava, birlikteliğin bozulması mücadeleye de zarar verecek. Dursun Özbek ellerini Fenerbahçe’nin mağlubiyetine değil tribünlerin dağınıklığına ovuşturuyordur şimdi.