Kaya Türkmen
Ata’yı dinle, büyük dedeyi dinleme
Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcısıymış. Endüstri Bölgeleri Yasası’nda değişiklik yapılmasına dair yasa teklifinin TBMM ilgili komisyonundaki görüşmelerine katılmış.
Demiş ki, “Türkiye’nin yüzde 30’u, yani 230 bin kilometrekaresi tarım alanı. Bu yüzde 30’un bize getirdiği gayri safi milli hasıla 50 milyar dolar… ‘Tarım, tarım’ diye bağırıyoruz, çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar dolar; sanayinin getirdiği para şu anda 300 milyar dolar”.
Ardından da eklemiş: “Milletvekili, sanayici, bürokratların artık karar vermesi gerekir. Ya böyle vasatlıkla devam edeceğiz kardeşim, birbirimizi yiyeceğiz ya da bu çemberi kıracağız”.
Tarımdan vazgeçip tarım alanlarını sanayiye açmazsak 8.500 Dolar milli gelir seviyesinde debelenip dururmuşuz.
Neymiş? Tarım alanları çok fazlaymış. Sanayiye yer kalmıyormuş.
Hasan Büyükdede’ymiş adı.
Şu söylediklerine bakar mısınız? İnanılır gibi değil…
Ülkenin tarım alanı dışında kalan %70’i fabrika kurmaya yetmiyor mu? İstediğin boş yerde kur sanayini. Tarım alanlarına göz dikmeye gerek var mı?
Tarım sektörünün ne denli stratejik bir sektör olduğunu artık çocuklar bile öğrendi…
Günümüzde, tarım sektörünün ekonomik kalkınmaya katkı sağlamasından çok, gıda güvenliği konusunun öne çıktığını bilmeyenlere ortaokul diploması vermiyorlar.
Kaldı ki, Türkiye gibi muazzam tarımsal potansiyeli olan bir ülkede, doğru tarım politikalarıyla, hem iç tüketimi karşılayacak, hem ciddi bir ihracatçı olacak duruma gelmemiz işten bile değil.
Hep örnek verdiğimiz küçücük Hollanda yenilikçi tarımsal teknolojiler sayesinde dünyanın en büyük tarım ve gıda ürünleri ihracatçısı ülkelerinin başında geliyor.
Hollanda tarım sektörü, doğaya ve çevreye saygılı, sağlıklı, güvenli gıdaları sürdürülebilir biçimde üretmeyi hedefliyor. Ve bunu başarıyor…
Tarım ihracatında ABD’den sonra dünya ikincisi olan Hollanda 2021 yılında bu sektörde 36 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Koskoca Türkiye’nin aynı yıl büyük başarı olarak gösterilen tarımsal ürün ihracatı 23 milyar dolar, ithalatı ise 17.2 milyar dolar seviyesinde kaldı. Tarımda dış ticaret fazlası 6 milyar doları bile bulmadı.
Kentleşme ve kırsal nüfusun sürekli azalması gıda güvenliğini tehlikeye sokuyor. Ülkeler bunun için çeşitli önlemler alıyorlar ve üreticiyi destekleyerek tarımda sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyorlar.
Büyük Atatürk “Üreticilerden yoksun olan milletler üretenlerin esiri olur. Milli ekonominin temeli ziraattır. Köylü milletin efendisidir” diyerek bir ülke için tarımsal üretimin ve üreticinin ne denli önemli olduğunu vurgulamıştı.
Bugünkü idarecilerimiz ise tarıma adeta düşmanlık yapıyor. Önceki Tarım Bakanının saman ithalatı konusundaki bir soruya “Paramız var ki ithal ediyoruz” cevabı henüz hafızalardan silinmemişken Büyükdede Beyin hezeyanları iktidarın tarım konusuna bakışına ışık tutuyor.
···
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de çiftçi vatandaşlarla yaptığı toplantıda, iktidara geldiklerinde tarımda izlenecek politika hakkında bilgi verdi.
Üreticilerin kredi borçlarının faizleri silinecek.
Hangi ürünlerin üretileceği önceden planlanacak, maliyet hesaplanacak, üzerine makul bir kâr konulacak ve bulunan satış fiyatından satamadığı ürünü devlet üreticiden satın alacak.
Tarım sigortası TARSİM yeniden oluşturulacak ve doğal afet durumunda çiftçinin zarar etmeyeceği bir sistem uygulamaya geçirilecek.
Tarım Kanunu’nun “Her yıl çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1’i kadar teşvik verilir” hükmü yaşama geçirilecek. Ziraat odaları ve çiftçi birlikleri bunu denetleyecekler
İcra İflas Kanunu “Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez” der. Oysa her gün çiftçilerin traktörlerinin, hayvanlarının haczedildiğine dair haberler duyuyoruz. Bu haciz uygulamasına son verilecek.
Kırmızı mazot uygulaması getirilerek çiftçiye düşük fiyattan mazot sağlanacak.
Çiftçi kooperatiflerinin güneş enerjisi üretmeleri, çiftçilerin üretilen elektriği ücretsiz kullanmaları ve fazlasını satmalarına olanak sağlayan bir sistem geliştirilecek.
Tarım yapılan her yerde ziraat mühendisi veya teknisyeni, hayvancılık yapılan her yerde veteriner bulundurulacak.
Gençlerin kırsalda kalmalarını teşvik amacıyla tarımda çalışan gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek.
Ben bir süredir amatör bir şekilde tarımla ilgileniyor, Ali Ekber Yıldırım, Faik Toy gibi uzmanların yazılarını izlemeye çalışıyorum.
Türk tarımının sorunları konusunda başta bu iki isim olmak üzere tarım yazarlarının üzerinde ittifak ettikleri sorunlar ve çözüm önerilerinin büyük kısmının Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında yer bulmuş olmasını umut verici buluyorum.
Bütün ülkeler gıdada kendi kendilerine yeterli olmak için uğraş verirken, “Paramız var, ithal ederiz” diyen Pakdemirli’lerden, Büyükdede’lerden bir an önce kurtulmamız gerek.
“Faiz sebep, enflasyon netice” diyenlerden olduğu gibi.