Mert Yılmaz
Sandık Kokusu
Son haftalarda iç siyasette suların ısındığı, hatta kartların yeniden dağıtılmak üzere karıldığı gözleniyor. Birkaç küçük sinyal gelmiş ama toplumun genelinde bu kadar büyük bir söylem değişikliği pek düşünülmemişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen hafta partisinin grup toplantısında söylediklerinin ardından bu hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kendi partisinin grup toplantısında söyledikleri önümüzdeki günlerde ilginç eylem ve söylemlerin bizi beklediği düşüncesi hakim olmaya başladı.
Cumhur İttifakı’nın bir anayasa değişikliği istediği bilinen ve dile getirilen bir gerçek. Anayasa değişikliğini gerçekleştirmenin iki yolu var. Ya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 400 milletvekilinin onayı ile geçecek ya da 360-399 arasında milletvekilinin kabul oyu ile referanduma gidilecek.
Meclis’in şu anki aritmetiği ile AKP+MHP’nin toplam milletvekili sayısı 317. Yakın zamanda değişen ismi ile DEM Parti, 57 milletvekili ile bu parlamentonun kilit partisi konumunda.
Bugünün ekonomik koşullarında Cumhur İttifakı’nın bir halk oylamasından istediği sonucu alması bence zayıf olasılık. O nedenle de DEM Parti’nin desteği şart. Gerçi DEM Parti’nin tam desteği de 400 milletvekili için yetmiyor, 26-27 milletvekili eksik kalıyor. (Bu durum oturumu yönetecek milletvekilinin hangi partiden olacağına göre değişiklik gösterecek.) Ama o kısmın Cumhur İttifakı açısından hiç de sorun olmayacağı herkesin malumu.
Ben iç siyaset uzmanı değilim dolayısı ile bundan daha fazlası ile ilgili görüş bildirmem doğru olmaz. Memlekette zaten herkesin her konuda bir fikri var hatta olur da 180 derecelik bir dönüş icap eder de değiştirmem gerekirse diye yedek fikri olanlar bile var. Ancak yukarıda değindiklerim ekonomiye yansıması olabilecek başlıklar.
Referandum da olsa yeni bir seçim, ortaya gelecek bir sandık ekonominin gidişatını da beklentileri de olumsuz etkiler.
Benim açımdan net olan şey; bugünün ekonomik hali ve uygulanmakta olan politika ile sandıktan olası bir anayasa değişikliğine onay çıkma ihtimali çok zayıf. O zaman ne denenecektir? İnsanları ekonomik açıdan rahatlatacak palyatif çözümler. Bunların ne olabileceğine ilişkin herkesin az ya da çok bir fikri var.
Son söz olarak kişisel tercihimi ifade edeyim. Bir anayasa değişikliği gündeme gelecekse buna referandum ile karar verilmesini demokrasi açısından daha doğru bulurum. Ülkemizde sadece bugün değil uzun süredir parlamento aritmetiği çok kaygan bir zeminde. Muhalefet partisinden aday gösterilip, muhalif seçmenin oyunu alarak milletvekili olan ama sonrasında iktidar tarafına geçen milletvekillerini hepimiz tanıyoruz. (Bunun tam tersi örnekler de görüldü) O nedenle muhalif seçmenin oyu ile seçilmiş ama bugün muhalif seçmenin milletvekili olmayan kişilerin kullandığı oy yerine bütün seçmenlerin oyu ile çıkacak bir sonuç bence daha doğru olacaktır.
İkincisi ekonomide yaşanmış, yaşanan hatta yaşanacak sıkıntıların boşa gitmemesi, çekilen sıkıntıların çöpe atılarak sil baştan yapılmaması en önemli isteklerimden biri.
Ama hepsinden önemlisi; Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi üzerinde en ufak bir tartışma bile başlatılmadan ya da bazıları gibi başlatılmaya çalışılarak toplumun gerilmemesi.
Anayasamızın ilk dört maddesi bellidir ve öyle kalacaktır.
Geçtiğimiz günlerde 101. yılını büyük bir coşku ile kutladığımız Cumhuriyetimiz nice yüz yıllarına ulaştığında da o dört madde mevcut hali ile kalacaktır.
Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. YAŞASIN CUMHURİYET.