1 Haneye 4 Asgari Ücret Gerek

Ekonomideki en sıcak gelişme elbette dün açıklanan asgari ücret artışı. Dün yapılan açıklamayla net asgari ücret 5,500 Türk lirasına yükseltildi. Bu, net asgari ücrette yüzde 29’luk bir artış anlamına geliyor. Nominal bu artışın reel olarak ne ifade ettiğini anlamak için ise diğer birkaç veriyi kullanmakta fayda var.

Öncelikle asgari ücrete Amerikan doları bazında bakalım; 2022 yılının ilk yarısındaki ortalama dolar kuru ile hesapladığımızda 4,253 liralık asgari ücret 286 Amerikan doları seviyesine karşılık geliyordu. Yapılan artış neticesindeki yeni asgari ücreti bugünkü dolar kuru ile hesapladığımızda 330 Amerikan doları seviyesine yükseldiği görülüyor ki bu da dolar bazında yüzde 15’lik bir artış olduğu anlamına gelir. Ancak hemen belirtelim, bu hesap, $/TL kurunun yıl sonuna kadar hiç yükselmeyeceği gibi bir hesapla yapılmış oluyor ki elbette bu pek mümkün değil. Elimizdeki bir başka veri de TCMB tarafından yapılan ve yayınlanan ‘Beklenti Anketi’ndeki yılsonu $/TL kuru beklentisi; ki bu da Haziran ayı anketinde 18,89. Bu beklentinin gerçekleşeceğini ve kurun stabil bir şekilde yükseleceğini varsayarsak yılın ikinci yarısında ortalama kur değerini 17,78 Türk lirası olarak hesaplayabiliriz. Yılın ikinci yarısındaki bu varsayımsal ortalama değerle hesapladığımızda ise yeni asgari ücretin 309 Amerikan doları seviyesine yükseltildiğini, yani dolar bazında yüzde 8’lik bir artış yapıldığını hesaplayabiliriz. Elbette bunlar tam olarak doğru çıkması pek mümkün olmayan, sadece durumu reel olarak değerlendirmemize daha iyi imkan veren varsayımlara dayanan hesaplamalar.


Kaynak: Verimetrik

Diğer taraftan yapılan bu artışa bir de enflasyon rakamları üzerinden bakmak faydalı olacaktır. TÜİK tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi’nin henüz Haziran ayı verileri açıklanmadığı için ilk 6 aydaki resmi enflasyon oranını bilemiyoruz. Haziran ayını hesaba katmadan, ilk 5 aylık resmi enflasyon oranına bakarsak yılbaşından itibaren yaklaşık olarak yüzde 36’lık bir enflasyon oranıyla karşılaşıyoruz. Yani asgari ücrette yapılan yüzde 29’luk artış reel olarak enflasyonun yüzde 7 altında görünüyor. Haziran ayı enflasyonu açıklandığında bu oran daha da büyüyecek.

İstanbul Ticaret Odası tarafından açıklanan İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’nin ilk altı aylık artışı ise yüzde 42. Buna göre artış reel olarak İstanbul enflasyonunun da yaklaşık yüzde 13 altında görünüyor.

Asgari ücreti değerlendirmemize olanak verecek diğer bir önemli gösterge de Türk-İş tarafından her ay açıklanan açlık sınırı rakamı. Türk-İş’in Haziran ayı açlık sınırı olarak açıkladığı rakam 6,391 Türk lirası. Bu, 4 kişilik bir ailenin bir ay boyunca aç kalmamak için harcaması gereken minimum tutar. Asgari ücretin geçmiş zamanlardaki artışına bakıldığında, en azından artışın yapıldığı aylarda asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıktığı, dönem içerisinde de açlık sınırının çok altında kalmadığı görülüyor. Bu durum 2021 yılı ile bozulmaya başlamıştı, 2021 yılının ikinci yarısında açlık sınırı asgari ücretin hızla üzerine çıkmış ve ciddi şekilde üzerinde seyretmişti. 2022 yılı Ocak ayında açıklanan 4,253 liralık asgari ücret rakamı Ocak ayı itibariyle açlık sınırını yakalamış ancak hemen sonrasında altında kalarak tüm aylarda da altında seyretti. Şimdi ise, açıklanan asgari ücret açlık sınırını dahi yakalayamamış durumda, üstelik Temmuz ayında yürürlüğe girecek asgari ücret Haziran ayı açlık sınırının yüzde 14 altında. Temmuz ayında açıklanacak olan açlık sınırıyla bu oran ne olacak, göreceğiz.

Yine Türk-İş’in açıkladığı bir başka rakam da yoksulluk sınırı rakamı. Haziran ayı için yoksulluk sınırı 20,818 lira. Bu rakam da açlık sınırı gibi 4 kişilik bir aile için gerekli, gıda, giyim, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli rakam. Hesaplamada kullanılan aile yapısı ise bir yetişkin kadın, bir yetişkin erkek, bir 4-6 yaş çocuk ve bir de 15-19 yaş çocuktan oluşuyor. Açıklanan yeni asgari ücret ile hesapladığımızda, 4 kişilik bir ailenin bırakın konforlu yaşamayı, bırakın sinemaya, tiyatroya, dışarıda yemeğe, tatile para harcamayı, sadece yoksul duruma düşmeden yaşayabilmesi için 4 asgari ücrete ihtiyacı var. 4 kişilik bir ailenin yoksul olmaması için çocuklar dahil, herkesin asgari ücretle çalışması lazım!


Kaynak: Verimetrik

2021 yılı verilerine göre Türkiye’de asgari ücretli çalışanların oranı yüzde 48, yani çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor. (Ya da öyle gösteriliyor.) Dolayısıyla, çalışanların yarısının yaşam standardını belirlemesi açısından asgari ücret önemli. Net asgari ücretin hem Türk lirası hem de Amerikan doları bazındaki seyrine bakıldığında 2002 yılından sonra ciddi bir iyileşme yaşandığı görülüyor. Amerikan doları bazında asgari ücret 1980’li yıllarda ortalama 48, 1990’lı yıllarda ortalama 100 Amerikan dolarıydı. 2001 yılında 80 Amerikan dolarına geriledi. Sonra geçen 7 yıl içinde 2008 yılına kadar hızla 390 Amerikan dolarının üzerine çıktı. Elbette bu rakamın da makul olduğunu söyleyemem ancak yükseliş hızı ve eskisinin 4 katından fazla bir tutara gelmiş olması bakımından önemli bir kazanımdı. Fakat sonrasında neredeyse 10 yıl, 2017 yılına kadar 390 Amerikan doları ortalamasının üzerine çıkamadı. 2018 ile birlikte ise Amerikan doları bazında düşüş göstermeye başladı ve gelinen noktada, yazının başında da belirttiğim gibi 285 Amerikan doları seviyesine kadar indi.

Günlerdir asgari ücret artış beklentisi ile ilgili yapılan yorumlarda yüksek oranlı artışın enflasyonist bir baskı yaratıp yaratmayacağı da konuşuluyor. Elbette teknik olarak yaratacaktır ancak zaman, çalışanlara verilecek maaşın enflasyonist baskı yaratıp yaratmayacağını sormadan önce, çalışanların yarısının temel standartlarda dahi yaşayabilmesini, aç kalmamasını, yoksul olmamasını sağlamaktır. Ancak bunun için yapılması gerekenleri de maalesef yapmıyor gibi görünüyoruz.  

Enflasyon: Başarıya götürecek unsurlardan biri de güven.

2 gün sonra açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları durumu ortaya koyacak olması bakımından elbette önemli. Ancak enflasyona bu sefer kısaca, başka bir açıdan değinmek istiyorum.

Haziran ayı başında, Mayıs ayı enflasyon rakamları açıklanırken, TÜİK tarafından enflasyon hesaplamasında kullanılan sepetteki maddelerin fiyatlarının açıklanması durduruldu. Mayıs ayı sonlarına doğru yapılan bir açıklamayla bu kararın temel sebeplerinden birinin de fiyatların yanlış değerlendirilmesi ve yanlış anlaşılmaya sebep vermesi olarak belirtildi. Ve ne üzücüdür ki, bu durumun çözümü olarak fiyat yayınlanmasının durdurulması kararı alındı. Oysa, devletin istatistik kurumundan iyi bir iletişimle var olduğu düşünülen bu yanlış değerlendirmeleri yok etmesini beklerdim. Dünyada madde sepeti fiyatlarını açıklayan ülke kalmadığı şeklindeki açıklamaların doğruluğundan yanlışlığından ziyade, fiyatlama davranışlarının iyice bozulduğu, bunun da enflasyon üzerinde daha da tetikleyici etki yarattığı böyle bir dönemde bırakın bir veri setinin açıklamasını kaldırmayı, aksine daha da ön plana çıkaracak şekilde yayınlaması, bununla ilgili iletişimi doğru planlayıp yapması ve güven oluşturması daha doğru bir yöntem olabilirdi. Bu da, enflasyon konusunda ulaşılmak istenilen sonuca da daha hızlı varmamızı sağlayacak bir ortam oluşturabilirdi.

Atılan adımın zamanlaması ve iletişimi, yine, işin doğruysa bile amacının önüne geçti ve daha da ters etki yarattı.

Güven Endeksleri

Haziran ayı güven endekslerine bakıldığında İnşaat Sektörü Güven Endeksi dışındaki tüm endekslerde ciddi düşüşler olduğu görülüyor. Özellikle Finansal Hizmetler Güven Endeksi’ndeki 4,9 puanlık ve Tüketici Güven Endeksi’ndeki 4,4 puanlık gerileme dikkat çekici. Hizmet Sektörü Güven Endeksi’ndeki gerileme ise rakamsal olarak çok ciddi olmasa da turizm sezonunda olmamıza rağmen endeksin gerilemesini önemsemek ve iyi okumak lazım.


Kaynak: Verimetrik

Beklentiler

TCMB tarafından yapılan ve açıklanan ‘Piyasa Katılımcıları Anketi’nin Haziran ayı sonuçlarına göre; katılımcılar yıl sonunda Amerikan doları değerinin 18,89 Türk lirası olacağını bekliyor. Katılımcıların 2022 yılı için büyüme beklentisi bir miktar yükseldi ve yüzde 3,5 oldu. Bu yıl sonunda yıllık enflasyon (TÜFE) beklentisindeki bozulma da maalesef sert bir şekilde sürüyor; beklenti 7 puana yakın bir yükselişle yüzde 64,6 oldu. Ocak ayında yüzde 30 olan yıl sonu enflasyon beklentisi aradan geçen 6 ayda yüzde 66 seviyesine gelmiş durumda. Cari işlemler açığındaki beklenti de negatif yönlü seyrini sürdürüyor; yıl sonu için beklenen cari açık henüz 5 ay önce 7,9 milyar Amerikan doları iken bu ay 37 milyar Amerikan dolarına yükselmiş. Merkez Bankası politika faizi olan 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranının yükseltileceği beklentisi artık tamamen ortadan kalkmış görünüyor; 12 ay sonrası için beklenti, son 3 aydır şu anki faiz oranı olan yüzde 14.

İçinde Kurban Bayramını da geçireceğimiz temmuz ayının sağlıkla ve keyifle geçmesini diliyor, şimdiden herkesin bayramını kutluyorum. Bir ay sonra görüşmek üzere...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Ekmekçi Arşivi