Mutlu Hesapçı
Depremin üzerinden bir yıl geçti…
6 Şubat sabaha karşı tam 11 ili etkileyen bir sarsıntı oldu. Yer yarıldı adeta ve yerin dibine geçti insanlar. Kıyamet bütün ülkede kopmasına rağmen depremi yaşamayan bazılarımız televizyon ekranlarından izledik bu acıyı, tıpkı film gibi. Tam da o noktada bir gösteri düzenledik. Televizyon ekranlarında kim ne kadar bağış yapıyor yarışına girdik, toplanan rakamlar havada uçuştu.Bir yerde yardım paraları sayılırken, depremde hayatta kalanlar ailesinden kaç kişi kalmış çaresizliğinde sevdiklerini arıyordu ve depremden sağ çıkanları sayıyordu. Ve acı satın alınabilir bir şey değildi. Deprem doğa olayıydı, çaresi sağlam zeminde ev gibi evlerde yaşamaktı. Ev insanın en güvenli yeriydi! İnsanoğlu en büyük sınavını veriyordu ama ölenle ölünüyordu da...
Zamanla geçmiyor…
İnsanın insana yaptığı kötülükler her felakette ortaya çıkıyor ve bedeli ölümle sonuçlanıyor ama o kötülüklere göz yuman siyasi irade asla bedel ödemiyor...
Deprem felaketi o kadar çok insanı yaşamdan koparttı ki geride yüz yıl sürecek kadar anlatılacak yaşam ve onların hikâyeleri kaldı.
Zaman her şeyin ilacı değil ve zamanla geçmiyor bazı derin acılar ve yaralar hatta geride kalanların ömür boyu sürecek travmaları var, tıpkı önceki depremlerden geride kalanlar gibi... Elbette yaşam nefes aldığımız müddetçe devam edecek ama o nefese oksijen vermezsek de kolay olmayacak. İnsanların acılarını anlayacak güçlü bir iradeye ihtiyaç var, çok çözüm gerekiyor.
“Umutsuzluğa kapılırsan dayanışmayı hatırla”
Depremin ilk gününden beri sahada çok sayıda gönüllü ve STK’lar ellerinden gelen her şeyi yapmayı sürdürüyor. Bu STK’lardan biri de Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), onlarla birlikte geçtiğimiz aylarda deprem bölgesini ziyaret etmiştim. Geçen bir yılın ardından bir değerlendirme toplantısı için bu kez İstanbul’da TOG Genel Müdürü Ayşe Kırımlı ile tekrar bir araya geldik. TOG depremin birinci yılında bölgedeki destek merkezleriyle toplumsal fayda sağlamaya devam ediyor. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep ve Malatya’daki konteyner kentlerde faaliyet gösteren destek merkezlerinden başta çocuklar ve gençler olmak üzere her yaştan birey faydalanabiliyor. Amaç depremin yarattığı olumsuz etkileri hafifletebilmek ve iyileşme sürecine destek olmak. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya’da bulunan Kadın Destek Merkezi’nde; şiddet ve toplumsal cinsiyet oturumları, aile ve hukuk oturumları, psikososyal destek, insan hakları eğitimleri, sağlıklı ebeveynlik, hobi atölyeleri, sağlık ve farkındalık atölyeleri gerçekleştiriliyor. Ayrıca diğer destek merkezlerinde ise bilgisayar odası, kitaplık, ders çalışma alanları ve atölye odaları bulunuyor. Bugüne kadar destek merkezlerinden 40 binden fazla kişi yararlandı. Hedef 2 yılda 200 bin kişiye ulaşmak. Bu hedefe tek başlarına ulaşamazlar sizin de desteğinize ihtiyaçları var. “Umutsuzluğa kapılırsan, dayanışmayı hatırla” diyerek bu dayanışmanın uzun yıllar sürmesi gerektiğini gözleri dolarak vurgulayan Ayşe Kırımlı depremin birinci yılında şimdi toparlanma sürecine destek olarak umutları büyütmeyi diliyoruz diyerek bize küçük bir hediye sundu. Eve geldim, başımı sokacak bir evim olduğu için şükrettim ama sonrasında deprem bölgesini düşündüm ev başıma yıkıldı ve ağlamaya başladım. TOG’un bize verdiği küçük hediye kesesinden depremzede Kevser’in yaptığı el işi bir bileklik çıktı. Kevser bana bir not yazmıştı:
‘Umut hep vardır...”