Ümit Sezgin
Bu kadar kaçmaz ki...
Ben demiyorum, bizim Boğaziçi köyünde Lahoz Restoran’ın sağlam Beşiktaşlı şefi Turan Takım söylüyor; “Bu sene Fenerbahçe’yi seyretmekten keyif alıyoruz, Beşiktaş ise acı veriyor”… Doğru söylüyor Turan, Fenerbahçe oynadığı futbolla Galatasaray ise aldığı sonuçlarla ligdeki diğer takımların epey üstünde.
İsmail Kartal tıpkı Jesus gibi lig maçlarına en kuvvetli 11’i ile çıkıyor; yedekleri, sahada görmek istediklerini Avrupa maçlarına saklıyor. Ligin ne yapacağı belli olmayan takımlarından Kasımpaşa karşısına da elindeki en iyi isimlerle çıktı Kartal…
Kasımpaşa ise kalabalık bir orta saha kurgusuyla yerini aldı. Özellikle Fenerbahçe’nin merkezden hücum kanallarını kapamaya çalıştılar. Bunun üzerine Fenerbahçe kanatlardan yüklendi. Son haftaların en iyisi Ferdi, İrfan Can’la birlikte sık sık çizgiye indi, Kasımpaşa ceza sahasına girdi.
İlk golü yine erkenden buldu Fenerbahçe. Soldan gelen atakta İsmail’in ortasında Dzeko topu filelere göndermekte zorlanmadı.
Golden sonra da Fenerbahçe oyuna hakimdi, tempoyu çok yükseltmeden rakibe yüklendi. Kapanmayan, zaman zaman hücum etmeye çalışan Kasımpaşa’nın ise fırsat bulabildiğini söylemek zor. 42. dakikada bir uzak şut dışında ilk yarıda Fenerbahçe kalesini bulamadılar.
İlk yarının uzatma dakikalarında sahanın iyilerinden İsmail Yüksek orta sahada kaptığı topu hızla ileri taşıyarak Dzeko’yu rakip ceza sahasına soktu. Rakibiyle mücadelesinde dizine darbe alan Dzeko yerde kalınca hakem Kalkavan penaltı noktasını gösterdi. Tadiç şık bir vuruşla ikinci golü buldu.
İkinci yarıda da değişen bir şey olmadı, Fenerbahçe sahanın tümüne hakimdi. Tadiç, Dzeko, İrfan, Zajc… Neredeyse pozisyona girmeyen ve gol kaçırmayan oyuncusu yok gibiydi. Oyuna sonradan giren Batshuayi ise rekor kırdı.
Napoli scout’ları Syzmanski’yi izlemeye gelmişlerdi ama korkarım İsmail Yüksek ve Ferdi Kadıoğlu’nu listelerine almışlardır. Özellikle İsmail ikinci yarıda Kasımpaşa orta sahasına top oynatmadı.
Son bir söz de Dzeko’ya…Yine rakip kaleyle orta saha çizgisi arasında her yerdeydi. Topla bu kadar çok buluşan santrafor az bulunur. Oynuyor ve oynatıyor.
Ancak, “Gözün doymuyor kardeşim” demezseniz, bu kadar çok oyuna hakimken, bu kadar çok rakip ceza sahasına girerken ve pozisyon üretiyorken daha çok gol atmak gerekir diyorum. Üretilen pozisyonların hakkını vermediler.
Her şeye rağmen lider
Hakemlerce, aleni bir şekilde, tek bir takımın diğerlerinden kayırıldığı ligde buna rağmen milli araya her maçını kazanarak lider giriyor Fenerbahçemiz. Rakip takımın maçında Antalyaspor’un bir net penaltısı verilmediği gibi, kaleci Muslera da hakem kitapçığında yazacak kadar net bir pozisyonda ikinci sarıdan atılmadı. Daha doğrusu Zorbay Küçük kimlerden korkuyorsa, nasıl güçler engel oluyorsa kart vermeye cesaret edemedi. Halbuki geçen hafta aynı pozisyonda başka bir oyuncu üst üste iki sarı kart görerek atılmıştı oyundan. İşte çok basit bir adaletsizlik örneği, hakemin kararı takıma göre net bir şekilde değişiyor. Hakem hatası denilemez buna, çünkü hata her tarafa olur, bizde sadece ama sadece bir takımın lehine oluyor. İşin enteresanı kimse de artık bunu değiştirmek için bir şey yapmıyor.
Resmen göz göre göre bir takım kollanıyor diğer bütün takımlar da bunu kabullenmiş durumda. Yapılabilecek tek bir şey var, eğer bu düzeni değiştiremezsek maalesef her maç biz hakemleri de yenmek zorundayız.
Başkan Ali Koç’tan beklentimiz Uğur Dündar’la yaptığı programda söylediklerinin takipçisi olması. Aksi halde o da bir süre sonra Nuri Çebi gibi parmak sallanan başkan durumuna düşüverir…
Tekrar söylüyorum tek isteğimiz adaletli ve birilerinin kollanmadığı bir lig. Haa bir de bu kadar çok pozisyona girmişken daha çok gol atmayı istiyoruz….