Mutlu Hesapçı
“Yapay zekânın insanların yerini alması doğal bir sonuç”
Yapay zekâ hayatımızın her alanında etkisini göstermeye başladı. Özellikle son zamanlarda insanların yerine iş hayatında yapay zekânın tercih edildiği haberleri gündeme gelmeye başladı. Yapay zekâ gündemi bu kadar meşgul ediyorken ve hayatın her alanında dijital dönüşüm yaşanıyorken şirketlere dijital dönüşüm hizmeti veren Mezo Dijital’in kurucusu Dr. Nabat Garakhanova ile konuştum.
Yapay zekâyı artık bilmeyen yoktur ama tam olarak ‘yapay zekâ’ nedir ve varlığı nasıl oluştu?
Yapay zekânın kökeni eski çağlara dayanır hatta antik mitolojilerde bile yer almaktadır. Ancak modern anlamdaki Yapay zekâ (Artificial Intelligence) ilk kez, 1956 yılında Dartmouth College'da (Hannover, ABD) John McCarthy, Marvin Minsky, Nathaniel Rochester ve Claude Shannon adlı dört Amerikalı bilim insanı tarafından düzenlenen Dartmouth Konferansı’nda tanımlanan ve kabul edilen bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. Yapay zekâ, makinelerin insan benzeri görevleri gerçekleştirmesini, deneyiminden öğrenmesini, yeni girdilere uyum sağlamasını mümkün kılan sistemler olarak tanımlanabilir. Yapay zekâ; veri analizi, örüntü tanıma, öğrenme, problem çözme ve karar verme gibi karmaşık görevleri yerine getirebilen algoritmalar ve sistemler geliştirir. Bu algoritmalar, büyük miktarda veriyi işleyerek, algoritmaların kendilerini geliştirmesini sağlar ve bu sayede problem çözme kabiliyetini artırır.
Yapay zekânın şirketlere sağladığı katkılar
Yapay zekâ hangi alanlarda ve neden kullanılmalı?
Yapay zekâ ile temelde insan yetkinliklerinin geliştirilmesi ve bunlara katkı sağlanması amaçlanır. Şirketler ise yapay zekâyı sektöre de bağlı olarak, müşteri hizmetlerinden tedarik zinciri yönetimine; sağlıktan finans endüstrisine; tarımdan eğitime; güvenlik ve savunma sanayisinden eğlence ve oyun dünyasına kadar çok çeşitli alanlarda kullanmaktadırlar.
Yapay zekâ, sahip olduğu işlevleri ve kullanım alanlarıyla birlikte sektörel olarak farklılık gösterse de şirketlere sunduğu belirli avantajlar bulunur. Yapay zekâ şirketlerin hedef ve stratejilerine yönelik karar süreçleri için sunduğu öneri ve veriler ile katkı sağlayarak her geçen gün artan rekabet ortamında şirketlerin bir adım önde olmasını sağlar. Bununla birlikte, yapay zekânın şirketlere sağladığı diğer katkılar şu şekilde sıralanabilir:
- İş süreçlerini otomatikleştirir ve otomatik karar verme yeteneği vardır.
- Verimliliği artırır ve maliyetleri düşürür.
- Satış oranlarını yükseltir.
- Ürün veya hizmet kalitesini artırır.
- Tedarik zinciri ve lojistik gibi iş süreçlerinin optimizasyonunu sağlar.
- Müşteri memnuniyetini, bağlılığını ve deneyimlerini iyileştirir.
- Daha verimli ve gelişmiş iş gücü tahsisi sağlar.
- Kişiselleştirilmiş pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesine yardımcı olur.
“Yapay zekânın gelecekte meslekleri önemli ölçüde etkileyeceği kesindir”
Yapay zekâ hangi alanlarda ne kadar hayatımızda ve hangi meslekleri ne kadar etkileyecek?
Yapay zekânın gelecekte meslekleri önemli ölçüde etkileyeceği kesindir. Bu etki, yapay zekâ teknolojisinin ve dijital dönüşümün ilerleyişine, kullanım alanlarına ve yaygınlığına bağlı olarak değişecektir. Yapay zekâ bazı işlerin tamamen otomatikleştirilmesine, bazılarının dönüşmesine ve böylece yeni iş rollerinin oluşmasına katkı sağlayacaktır. Özellikle rutin ve düşük yetenek gerektiren işler, yerini otomasyon, akıllı teknolojiler ve yapay zekâya bırakacak ancak problem çözme ve iletişim gibi insani becerilere dayanan işlerin önemi ise artacaktır. Bu durum, finans, sağlık, pazarlama, eğitim ve diğer birçok sektörde etki edecektir. Yapay zekânın ilerlemesiyle, mesleklerin doğası ve gerektirdiği beceriler de değişecek ve insanların sürekli olarak yeni teknolojilere ve değişen iş ortamına uyum sağlamaları gerekebilir.
Yapay zekanın öne çıkacağı sektörler
Beyaz Perde Aktörleri Derneği ve Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları birliği (SAG-AFTRA), maaş ve Yapay zekâya karşı iş güvencesi konusunda yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını duyurdu. Yapay zekâ bu kadar insanlığı her anlamda etkileyen bir güç mü ve bu güç hangi sektörlerde kendini gösterecek?
Yapay zekâ, günümüzde ve gelecekte birçok sektörde etkili olabilecek önemli bir teknolojidir. Yapay zekânın etkisi, otomasyon, veri analizi, iş süreçleri optimizasyonu ve yapay zekâ destekli robotlar gibi alanlarda kendini gösterecektir. İşte yapay zekânın öne çıkacağı bazı sektörler:
- Otomotiv ve ulaşım
- Sağlık
- Finans
- Üretim ve endüstri
- E-ticaret
- Medya ve eğlence
- Tarım
- Eğitim
- Güvenlik ve savunma
Bu sektörler, yapay zekânın etkisinin en belirgin olduğu alanlardan sadece birkaçıdır. Aslında, yapay zekâ, hemen hemen her sektörde uygulanabilir ve iş süreçlerini optimize ederek insanların işlerini kolaylaştırabilir. Ancak bu dönüşümle birlikte, bazı işlerin otomasyon yoluyla değişebileceği ve bazı insanların işlerini kaybetme riski olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurmalıyız. Bu nedenle, dijital dönüşüme uyum sağlamak ve gerektiğinde yeni beceriler geliştirmemiz önemlidir. Aynı zamanda, teknolojinin etik ve güvenlik açısından dikkatli bir şekilde yönetilmesi de önem arz etmektedir.
“Yapay zekânın insanların yerini alması ve böyle büyük çaplı işten çıkarmaların olması doğal bir sonuç olarak gözükmektedir”
Sinema dünyasının merkezi Hollywood Yapay Zekâ yüzünden mi kepenk kapatıyor ve bu nedenle 160 bin kişi işi mi bırakıyor?
Sinema endüstrisi, teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşümle birlikte sürekli olarak değişen bir sektör olma yolunda hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Sinema dünyasında/sektöründe, yapay zekâ, içerik önerileri, dijital efektler, prodüksiyon optimizasyonu ve pazarlama gibi alanlarda kullanılabildiğinden, Yapay Zekâ'nın insanların yerini alması ve böyle büyük çaplı işten çıkarmaların olması doğal bir sonuç olarak gözükmektedir. Sürece uyum sağlanmasıyla (insan becerilerinin geliştirilmesi) bu ve benzeri durumlarla daha az karşılaşabiliriz.
“Yapay zekâ, sanatçı olmadan da çeşitli sanat eserlerine imza atabilmektedir”
Yapay zekâ film sektörünü tehdit ediyor mu? Türk sinemasında yapay zekâ kullanılıyor mu?
Birkaç yıl önce web sitelerinde tercüme için kullanılan yapay zekâ, hatalardan kullanılmaz durumda iken, içinde bulunduğumuz dönemde son derece başarılı bir performans sergilediği söylenebilir. Google DeepMind'den AlphaGo, ROSS Intelligence tarafından istihdam edilen yapay zekâ avukatı Gwacheon, Güney Kore IBM'in Gil Medical Center'da tanıtılan bir yapay zekâ doktoru olan Watson for Oncology, ilerleyen zamanlarda mesleklerin bile yapay zekânın tekeline geçeceğinin fragmanı gibidir. Bu şekilde yapay zekâ teknolojisi, insanların çalışmakta güçlük çektiği alanlarda da büyük bir boşluğu doldurmaya başlamıştır. Bu güç alanlardan biri olan sanat da yapay zekâ teknolojisi ile şekillenmeye başlamıştır. Yeni teknolojilerle birlikte sanatçıların dünyaya bakış açısıyla biçimlenen yeni sanat akımları ortaya çıkmaktadır. Teknoloji ile birlikte sanat eserinin biçim ve içeriğinde de değişimler yaşanmakta, yapay zekâ̂ teknolojileri ile birlikte resim, müzik ve sinema alanında farklı bir gelişme karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki yapay zekâ̂, sanatçı olmadan da çeşitli sanat eserlerine imza atabilmektedir. Günümüzde sanat eseri oluşturmak için basit bir teknik araçtan çok daha fazlası olan yapay zekâ̂, yaratım düşüncesinin yeniden şekillendirilmesi olarak da nitelendirilebilir.
Hindistan'da yapay zekâ, şirkette destek biriminin yüzde 90'ını işsiz bıraktı haberi de okuduğum ve ilgimi çeken haberler arasında yer aldı. İnsanlar işsiz kalıyor, bunun önlemi nasıl alınmalı ve biz insanlar yapay zekâdan işlerimizi nasıl kurtarabiliriz?
Yapay zekânın tekrarlanan işleri çok kolay yerine getirebilmesiyle, iş dünyasında verimlilik artmakta, süreçler çok hızlı bir şekilde optimize edilmektedir. Durum böyle olunca, bazı görevler yapay zekâ tarafından yapılmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda da bazı sektörlerde ve işlerde insanların işsiz kalma riski doğmuştur. Yapay Zeka’dan işlerimizi tamamen kurtarmak mümkün olmasa da uygun önlemlerle ve uyum süreciyle birlikte bu teknolojiden daha fazla yararlanabilir ve işlerimizi geliştirebiliriz.
Dijital dönüşüm uzmanı olarak hangi alanlarda dijital dönüşümü yaşayacağız ve bu dönüşüm kaçınılmaz olacak?
Uluslararası rekabetin yoğunlaşmasıyla; verimlilik, tasarruf, kalite, hız, siber güvenlik, e-ticaret, pazarlama, uzaktan çalışma ve eğitim, sürdürülebilirlik gibi kavramlar her zaman olduğundan daha fazla önem kazanmıştır. Bu kavramların tamamı aynı ihtiyacı işaret ediyor: Dijitalleşme! Dijital değişim/dönüşüm; tüketicilerin, müşterilerin, şirketlerin, değer zincirlerinin, sektörlerin, hatta içinde bulunduğumuz ekosistemin alışılagelen değişim hızından çok daha farklı biçimde değişime maruz kalması.
“Yapay zekâ duygusal bağlar oluşturmak veya insanlarla romantik ilişkiler yaşamak için tasarlanmamıştır”
Gelecekte artık insanlar yapay zekâ aşklar mı yaşayacak?
Bu konu oldukça karmaşık ve tartışmalıdır. Yapay zekâ duygusal bağlar oluşturmak veya insanlarla romantik ilişkiler yaşamak için tasarlanmamıştır. Yapay zekâ, duyguları veya bilinçli düşünceyi deneyimleme yeteneğine sahip değildir ve sağlıklı insan ilişkilerini sürdürmelerini desteklememektedir.
“İnsanlar üzerine düşünme ve derin bağ kurma gerektiren işlerde ve mesleklere yapay zekâ daha geç girecek”
İnsanı yapay zekâdan ayıran özellikler neler ve hangi meslekler yapay zekaya yenik düşmeyecek?
Günümüzde, yapay zekâ artık otomatik sohbet ve dil üretimi alanlarında kullanıldığı gibi gündelik yaşamda karşılaştığımız uzun metinleri de yazabilmekte, hatta internet üzerinden yazıştığımız müşteri temsilcisinin gerçek bir insan mı yoksa bir algoritma ürünü mü olduğunu anlamakta zorlandığımız bir dünyanın içerisinde olduğumuz bir gerçektir. Kurmaca bir öykünün yapay zekâ mı yoksa insan tarafından mı üretildiğine karar vermenin çok zor olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Yapay zekâya yenik düşmeyecek meslekleri net olarak belirlemek/belirtmek zor olmakla birlikte, insanlar üzerine düşünme ve derin bağ kurma gerektiren işlerde/mesleklerde diğer işlere oranla yapay zekânın bu alanlara nispeten daha geç gireceğini söyleyebiliriz.
Gündelik hayatımızda farkında olarak ya da olmayarak kullandığımız en önemli yapay zekâ uygulamaları
Hangi alanlarda olmazsa olmaz yapay zekâyı kullanmalıyız ve yapay zekâ tam da bu noktalarda en çok işe yarar dediğiniz örnekler verebilir misiniz?
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de yer aldığı 38 üyeli OECD, uzun yıllar eğitim gerektiren ve karar alma süreçleri derin tecrübelere dayanan finans, tıp ve hukuk alanındaki mesleklerin yapay zekâ ile birden otomasyona geçme riski ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekerken, halihazırdaki mesleklerin %27'sinin yapay zekâ devriminden etkilenebileceğini açıkladı. yapay zekâyı kullanan şirketlerin %89’u kompleks işleri kolaylaştıran yapay zekânın sunduğu insan-yapay zekâ iş birliğinin sağladığı avantajın varlığını kabul ediyor. Telekomünikasyon sektörünün %49'u, perakendecilerin%41'i ve bankacılık kurumlarının%36'sı yapay zekâyı etkili bir şekilde kullanıyor. Otomotiv sektörü %26’lık, imalat sektörü ise %20’lik oran ile yapay zekâ entegrasyonunu oturtma sürecinde olan sektörler arasında yer almaktadır. Gündelik hayatımızda farkında olarak ya da olmayarak kullandığımız en önemli yapay zekâ uygulamalarının başında;
- Google haritalar vb. harita uygulamaları
- Yüz algılama ve tanıma sistemleri
- Metin editörleri veya otomatik düzeltme
- Arama ve tavsiye algoritmaları
- Chatbot’lar
- Dijital asistanlar
- Akıllı ev sistemleri
- Otonom arabalar vb.
Kişisel olarak hayatlarımızda dijital dönüşümü nasıl gerçekleştirmeliyiz ve yaşamalıyız? Dijital dönüşüm hayatımızda maddi ve manevi neleri değiştirdi?
Dijitalleşme kavramı temelde her türlü bilginin bilgisayar ortamında sayısal veriye dönüştürülmesini kastetmektedir. Dijital dönüşüm ise toplumsal hayatın başta ekonomik ve sosyal yönden dijital teknolojiler yoluyla sayısallaşmasını ifade ettiği günümüz teknolojileriyle aslında dijital dönüşümün bir parçası da olduğumuz kaçınılmazdır. Gündelik hayatın dijitalleşmesi ise internetin bireylerin günlük hayatına girmesiyle birlikte ortaya çıkan ve çeşitli uygulamaların önceki versiyonlarına tercih edilerek yaygınlaşmasıyla mümkün olmaya başladı. Daha önce yüz yüze ilişkilerle gerçekleşen sosyal ilişkilerin yerini sanal alternatiflerinin alması, üstelik bu alternatiflerin hayatı büyük ölçüde kolaylaştırması toplumsal ilişkilerin biçim ve içeriğinin değiştiğini de bizlere göstermektedir. Sosyalleşmenin, alışverişin, ilişkilerin, eğitimin, iş hayatının ve hatta devlet işlerinin çevrimiçi alana taşınmasıyla, farkında olarak ya da olmayarak dijital dönüşüme toplum gündelik hayatımızda başlamış durumdayız. Bankacılık işlemlerinden, e-ticarete, kurban bağışından zekât vermeye kadar beden, zaman veya fiziksel mekâna ihtiyaç kalmadan yapılan bir kısım rutin iş veya dini vecibelerin, bilgisayar veya mobil cihazlardan yapılabilir hale gelmesi, sosyal yaşamla dijital dünya arasındaki geçişkenliği gösteren en basit örneklerdendir. Modern iletişim araçları çıkmadan önce, bilgi ve kutsal metinlerin yalnızca sözlü olarak veya yazılı kültürün önemli unsuru olan kitaplar aracılığıyla aktarıldığı ve muhafaza edildiği düşünüldüğünde, dijital çağda ise sözlü veya yazılı kültürle aktarılan dini literatürün önemli bir kısmının dijital ortama aktarılıp dağıtıldığı görülmektedir. Web siteleri, sosyal medya, forumlar ve bulut depolama sürücüleri, herkesin erişimine açık milyonlarca dini doküman barındırırken, bunun yanında, Google Playstore, Applestore ve benzeri platformlar bünyesinde yer alan, Kur’an, hadis, tefsir, meal, ilmihal ve benzeri uygulamalar kullanıcıların dini bilgiye erişimini oldukça kolaylaştırmıştır.
Gelecekte eskiden kehanet dediğimiz şeyler gerçekleşirken dijital dönüşüme dair bizi daha neler bekliyor?
Yapay zekâ ve makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, blok zincir teknolojisi, robotik gibi alanlardaki değişimler teknoloji, iş dünyası, iletişim, eğitim ve günlük yaşamda büyük etkiler oluşturmuş olsa da gelecekte bu alanlarda yaşanacak olan gelişim ve değişimlerin yanı sıra, genetik düzenleme ve biyoteknoloji (tıp alanındaki dijital dönüşüm, sanal ve artırılmış gerçeklik vb. alanlardaki meydana gelecek teknolojik değişim/dönüşümle gündelik hayatımızın önemli ölçüde değişime uğrayacağı düşünülmektedir. Tüm bu gelişmeler hem fırsatlar hem de zorluklar sunarken, insanlığın teknolojiyi etik ve sürdürülebilir bir şekilde kullanma sorumluluğu da artacaktır. Gelecekte, uyum sağlama ve değişime ayak uydurma becerileri önemli hale gelecek ve toplumlar, dijital çağın getirdiği yeni dinamikler karşısında birlikte çalışacaktır.