Oğuz Pancar
ÖYKÜLÜ ŞARKILAR, ŞARKILI ÖYKÜLER
Gülmek İçin Yaratılmış / Atahualpa Yupanqui
Şarkı milonga(*) formunda ancak ritmi milonga bir şarkıya göre oldukça yavaş. Şarkının ritm, akor ve kompozisyonu hüzünlü bir şarkı için çok uygun, yavaşlatılmış ve bastırılmış olsa da lirik bir şarkı bu; o halde bir aşk şarkısı olmasından daha doğal ne olabilir?
Gülmek İçin Yaratılmış
Gülmek için yaratılmış
Gözlerde yaşlar niye
Gülmek için yaratılmış
Gözlerde yaşlar niye
Sevmek için yaratılmış
Kalpler hep bomboş niye
Sevmek için yaratılmış
Kalpler hep bomboş niye
Sevmesini bilmiyorsan
Bakma sakın gözlerime
Sevmesini bilmiyorsan
Bakma sakın gözlerime
Mutlu olmak istiyorsan
İnan, inan sözlerime
Mutlu olmak istiyorsan
İnan, inan sözlerime
Yok yok, yalan deme
Sevgi denen o gerçeğe
Yok yok, yalan deme
Sevgi denen o gerçeğe
Sevmek acı, gerçek acı
Benzer birbirine…
Los Ejes De Mi Carreta
At arabamın dingilleri
Porque no engraso los ejes,
Dingilleri yağlamadığımdan,
Me llaman abandonao.
Boşvermiş diyorlar bana.
Si a mi me gusta que suenen,
Seviyorsam çıkan sesi,
¿Pa’ que los quiero engrasar?
Niye yağlayayım ki?
Es demasiado aburrido
Çok sıkıcı geliyor
seguir y seguir la huella,
Yolu takip edip durmak,
demasiado largo el camino
Yollar çok uzun
sin nada que me entretenga.
Eğleyecek birşey olmadan.
No necesito silencio.
Sessizliğe ihtiyacım yok ki
Yo no tengo en quién pensar.
Yok ki düşünecek kimsem.
Tenía, pero hace tiempo,
Vardı, çok uzun zaman geçti üzerinden
ahora ya no pienso más.
Düşünmüyorum artık.
Los ejes de mi carreta,
At arabamın dingilleri,
Nunca los voy a engrasar.
Yağ görmeyecek bundan sonra da.
Aynı ezgiye yazılmış bu iki şarkı sözünü art arda okuduğunuzda bestenin ilki için yapılmış olduğunu düşünebilirsiniz. Ferdi Özbeğen’in 1982 yılında okuduğu bir şarkı bu, sözleri Ülkü Aker’e ait. Şarkı milonga(*) formunda ancak ritmi milonga bir şarkıya göre oldukça yavaş. Şarkının ritm, akor ve kompozisyonu hüzünlü bir şarkı için çok uygun, yavaşlatılmış ve bastırılmış olsa da lirik bir şarkı bu; o halde bir aşk şarkısı olmasından daha doğal ne olabilir?
Şarkının orijinali bambaşka şeylerden bahsediyor gibi görünüyor, at arabasının gıcırdayan dingillerinden şikayet edenlere kelam ediyor sürücümüz. Atahualpa Yupanqui’nin 1968 yılında yazdığı bu güzel şarkı, gamsız bir sürücünün vurdumduymazlığını anlatıyor gibi gelse de değil, bu bir yalnızlık şarkısı, ömrü at arabasıyla yollarda geçen bir gaucho’nun(**) uçsuz bucaksız yalnızlığını anlatıyor. Çok uzaklarda kalmış bir aşk ve gıcırdayan dingil sesinden yarenlik umacak kadar derin bir yalnızlık…
Uzak diyarlardan gelen öykü anlatıcı
Arjantin’in 20. yüzyıldaki en önemli halk müziği şarkıcısı kabul edilen Atahualpa Yupanqui, 1908’de Buenos Aires’e 200 km. uzaktaki Pergamino’da doğar. Telaffuzu son derece zor olan bu adla doğmamıştır aslında, doğum adı Hector Roberto Chavero Aramburo’dur. İleride müzik yaşamına atıldığında aile adını sahnede kullanmak istemediği için iki İnka imparatorunun adlarını birleştirerek kendi adı olarak benimseyecektir.
Atahualpa (1502-1533) son İnka imparatorudur, tutsağı olduğu Francisco Pizarro tarafından idam edilmesiyle İnka İmparatorluğu son bulmuştur. Yupanqui (1418-1472) ise Cusco Krallığı’nı İnka İmparatorluğu’na yükselten kurucu isimdir. 1438 yılında Yupanqui tarafından kurulan imparatorluk, 1533 yılında Atahualpa -işgalci İspanyolların tutsağı ve kuklası olarak- iktidarda iken sona ermiştir.
Babası Arjantin Quechua yerlisi, annesi İspanya kökenli Bask olan Atahualpa Yupanqui, kuruluş ve yıkılışındaki imparatorların adını alarak, kültürel olarak İnka (aslında tüm Güney Amerika, çünkü İnka İmparatorluğu en parlak döneminde, bugünkü Peru, Şili, Bolivya, Kolombiya, Arjantin ve Ekvador’un batı bölgelerini kapsayacak şekilde yukarıdan aşağı bir yay çizmekteydi) mirasına sahip çıktığını göstermek istemiştir [Heceleri serbest böldüğünüzde, Atahualpa Yupanqui, Quechua dilinde “uzak diyarlardan gelen öykü anlatıcı” anlamına da gelir].
Erken yaşlarda keman öğrenen Atahualpa sonrasında gitara geçer, müzikle haşır neşirken aklında hep ülkesinin yerli kültürünü öğrenmek vardır. Önce telgraf dağıtıcısı olarak çalışır, sonra da katırlarla mal taşır. Gitarı her daim yanındadır; gittiği her kasabada, her köyde yerel şarkıları öğrenmeye çalışır. Araçların ulaşmadığı, kuş uçar ama kervan geçmez dağ köylerinde yerli halkın kendilerini bildi bileli söyleyegeldikleri kadim türküleri derler, kayda geçirir. Zamanla bir tür troubadour’a(***) dönüşür genç adam, tüm Arjantin’i müzik yaparak ve derleyerek dolaşır boydan boya. Hatta Alfred Métraux’nun Amaichas yerlileri üzerindeki etnolojik saha çalışmalarına katılır; sonraki yıllarda şarkılarında sıkça kullanacağı zamba, vidala ve chacarera gibi yerel ve özgün ritmleri orada öğrenir.
Ülkesinin her köşesinde tanığı olduğu yoksulluktan çok etkilenen Atahualpa, Arjantin Komünist Partisi’ne üye olur; 1931 yılındaki bir ayaklanmaya katıldığı için 3 yılını Uruguay’da sürgünde geçirmek zorunda kalır.
Ülkesine döndüğünde şarkıları önce yerel sonra da ulusal radyolarda çalınmaya başlar ancak komünist kimliği yüzünden başı iktidarla hep derttedir; şarkıları sık sık sansüre takılır, pek çok kez gözaltına alınır; 1944 ve 1949 arasını yine Uruguay’da sürgünde geçirmek zorunda kalır. Sonrasında Avrupa’ya gider, orada Edith Piaf tarafından keşfedilir ve onun yardımıyla gece kulüplerinde müzik yapmaya başlar. Buenos Aires’teyken tanışıp evlendiği ve uzun yıllar hem hayat hem sahne arkadaşı olacak olan piyanist “Nenette” de “Pablo El Cerro” adıyla sahnede yanıbaşındadır.
Piaf, Aragon, Eluard, Picasso
Bir süre sonra Edith Piaf konserlerinden önce sahne almaya başlar çift. Aragon, Eluard ve Picasso gibi dönemin önde gelen sol entellektüelleriyle dostluk kurarlar. O yıllarda, ülkelerini terk etmek zorunda kalan muhalif sanatçılara kucak açmakla tanınan Paris, sürgün Yupanqui’lere de kucak açmıştır. Atahualpa Yupanqui’nin müziği önce Paris ve Fransa, sonra da tüm Avrupa’da tanınmaya başlar zamanla. İlk albümü de Le Chant Du Monde etiketiyle çıkar: “Miner I am (Madenciyim Ben)”.
1952’de Arjantin’e geri döner çift. İdeolojik uyuşmazlık nedeniye Avrupa’dayken Arjantin Komünist Partisi’yle bağlarını koparmıştır Atahualpa Yupanqui. Parti’yle bağı olmadığı için müziği üzerindeki baskılar da artık azalmıştır. Mercedes Sosa ve Jorge Cafrune gibi tanınmış şarkıcıların bestelerini söylemeye başlamasıyla bütün Arjantin’de iyice tanınır olur, artık bütün genç müzisyenlerin “Don Ata”sıdır.
60’lı yıllarda Kolombiya, Japonya, Fas, Mısır, İsrail, İspanya ve İtalya’ya turneler yapar. 1967 yılında kendi arzusuyla Paris’e yerleşir tekrar, Arjantin’le bağlarını hiç koparmaz ama, -dikta rejimi altında olduğu yıllar hariç- sık sık gider gelir ülkesine, konserler verir, genç müzisyenleri destekler.
Sadece Arjantin’in değil, bütün Latin Amerika’nın bu büyük halk ozanı 1992 yılında Fransa’da yaşama gözlerini yumar.
Bizdeyse 1982 yılında Ferdi Özbeğen tarafından yeniden-yorumlanır bu güzel şarkı. Orijinalinde, yalnızlığını, sürdüğü at arabasının gıcırtısıyla avutan müdanasız fakat kaderiyle/kederiyle barışık bir gaucho’yu anlatan şarkı, Ülkü Aker’in sözleriyle, karşısındakini aşka davet eden bir şarkıya dönüşür. Ülkü Aker’in şarkı sözü bir şiir kalitesine sahip değil elbette, ancak besteyle çok uyumlu ve prozodisi yüksek.
Ferdi Özbeğen 2013’te aramızdan ayrıldı, Ülkü Aker ise yaşamını Bodrum’da sürdürüyor.
Dilerim sadece gülerken yaş gelsin gözlerinizden…
(*) Güney Amerika’ya özgü, tango ile kardeş bir müzik ve dans türü. Müziğin ritmi genellikle tangodan daha hızlıdır, milonga dansta bacak hareketleri de tangoya göre daha özgürdür. Çiftlerin topluca bu dansı yaptıkları mekan ve geceler de aynı adı taşır.
(**) Güney Amerikalı sığır çobanı, Kuzey Amerika’lı “cowboy”un Güney karşılığı.
(***) Ortaçağ Avrupasında gezgin müzisyen, gezgin halk ozanı, aşık.