İRAN EDEBİYATI’NIN KAFKA’SI SÂDIK HİDÂYET

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amani’nin başörtüsünü düzgün takmadığı için ahlak polisi tarafından dövülerek hastanelik edilmesi ve ölümüyle sonuçlanan protestolar ülkedeki fitili ateşledi. Dünyanın çeşitli yerlerinden kadınlar saçlarını keserek Amani’nin sesine ortak oldu. Protestolar sadece bununla da sınırlı kalmadı. İranlılar sokaklarda mollaların takkelerini düşürmeye başladı. Türkiye’de gündemin her an değişmesi, “Bu kadarı da olmaz” dedirten gelişmeler, seçimlerin yaklaşması ve ısınan siyaset kazanı İran’daki gelişmeleri geri plana itse de dünyada gözlerin İran’a çevrilmesine neden oldu. Biz de bu hafta sayfamızı kitaplarında 1930’lu, 40’lı yıllar İran’ında yaşayan ve aynı karanlık atmosferi eserlerinde de anlatan Çağdaş İran Edebiyatı’nın kurucusu Sâdık Hidâyet’e ayırıyoruz.

Kuzey İran’dan gelen soylu bir ailenin çocuğu olan Hidâyet, 17 Şubat 1903’te, 1905’te başlayıp 1911’e kadar süren Meşrutiyet Devrimi’nden iki yıl önce doğmuş ve ülkesinde yaşanan batılılaşma sürecinden de etkilenmiş bir yazar. Modern İran Edebiyatı’nın Türkiye’de tanınmasına katkıda bulunan Mehmet Kanar, Sâdık Hidâyet’in eserlerini Türkçe’ye kazandırdı. Hidâyet’in çok konuşulan kitabı Kör Baykuş’un çevirisi ise Behçet Necatigil’e ait. Necatigil 26 Haziran 1978 tarihinde Milliyet Sanat Dergisi’nde yazdığı yazıda çağdaş dünya edebiyatları üzerine her millet için ayrı ayrı küçük, kullanışlı kitaplar olmasına ve bunların belirli aralıklarla güncellenmesinin gerektiğine dikkat çekiyor. Kör Baykuş kitabıyla ilgili ise “Hidâyet için, hayatının bunalımlarını, tekdüze ve karanlık gerçeklerini semboller, alegoriler ve birsamlarla nasıl şiirsel bir plana yükselttiğinin kanıtıdır” diye söz ediyor ve ekliyor: O, bu eseriyle İran edebiyatına Avrupa modernizmini getirdi. (birsam/sanrı)

İran Edebiyatı’nın Kafka’sı olarak değerlendirilen Sâdık Hidâyet kısa süren yaşamına birçok öykü, roman, derleme, inceleme sığdırdı. 9 Nisan 1951 yılında Paris’te kaldığı otel odasında pencereleri sımsıkı kapatıp havagazı musluğunu açarak yaşamına son verdi. Daha önce de intihar girişimlerinde bulunan yazar bu sefer amacına ulaşmış, odasına gelen arkadaşı onu tertemiz kıyafeti ile yerde yatarken bulmuştur. İyi bir eğitim alması, İran’da nüfuslu bir aileye mensup olması Hidâyet’i yaşama bağlayan şeyler değildir. Yükseköğrenimini tamamladıktan sonra ülkesine dönmüş, kendi ayakları üzerinde durmak istediği için devlet hizmetine girmiş ancak burada da aradığı mutluluğu bulamamıştır. Sâdık Hidâyet ülkesinde yaşananlara gözünü kapatamamış, toplumdaki çürümeyi görmüş, çareyi insanlardan uzaklaşmakta bulmuş bir aydındır. Benzer bir durumu Kafka’nın yaşamında da görmek mümkün. Mehmet Kanar, Kör Baykuş romanını, Diri Gömülen ve Üç Damla Kan öykülerini bir triloji olarak değerlendiriyor ve bu metinlerinde Hidâyet’in kendini anlattığını belirtiyor. “Bu öyküler, onun intihar girişimlerinin yazılı provaları gibidir”. Behçet Necatigil, Hidâyet için “Benim için Hidâyet devletlerin, rejimlerin sınırları içinde edebiyatın bağımsız ve yıkılmaz cumhuriyetler olduğunu bir kez daha hatırlatmış, mutsuzluğunda ölümsüz mutluluğa erişmiş sayılı yazarlardan biridir” diyor.

HİDÂYET’İN ‘AYLAK KÖPEK’ ÖYKÜSÜ

Sâdık Hidâyet, Kafka’nın ‘Ceza Sömürgesi’ adlı eserini Farsça’ya çevirir ve bu öykü ile aynı hacimde ‘Kafka’nın Mesajı’ (Peyâm-i Kafka) isimli bir sunuş yazısı kaleme alır. Kafka’nın yaşamını eserleriyle birlikte değerlendiren Hidâyet, Kafka’nın yalnızlığını şöyle dile getiriyor: … Yaşamını kendisi planladı. Ne var ki köşesine çekilince acı umutsuzlukla yüz yüze geldi. ‘Bir Köpeğin Araştırmaları’ adlı öyküsünde köpek aç kaldıktan ve gökyüzünün boşluğunu kanıtladıktan sonra, araştırması sonuç aşamasına geldiğinde şöyle der: Son umudum ve arzum da yok oldu. Burada feci bir şekilde öleceğim. Araştırmalarım nereye vardı? Çocukça çabalardı çocukça mutlu olan bir zamanda… Burada, yokluk yiyeceğini havada kapan bedbaht, aylak bir köpek var sadece. Hidâyet, Kafka’dan hareketle mi ‘Aylak Köpek’ öyküsünü kaleme alır bilinmez ama ondan etkilendiği çok açıktır. Hidâyet, ‘Aylak Köpek’ öyküsünde duyarsız toplumdan kaçış yollarını arayan bireyi bir sokak köpeğiyle canlandırıyor ve insanın zulmünü, duyarsızlığını gözler önüne seriyor.

Mehmet Kanar’a yönelttiğim sorulara geçmeden önce yazarın ‘Hacı Ağa’ kitabına da değinmekte fayda var. Kanar, kitabın hareket noktasının Rıza Şah’ın (Rıza Han ve Büyük Rıza Şah) saltanatının son yılları ile oğlu Muhammed Rıza Şah’ın (Pehlevi) saltanatının ilk yıllarındaki dönemde, çıkarcı ve sermayedar tüccar kesimi ile ülke menfaatlerini ayaklar altına almaktan çekinmeyen kimi yüzsüz politikacıların halkı ezmek için ne tür yollara başvurduklarını göstermek olduğunu belirtiyor. ‘Hacı Ağa’ ile Aziz Nesin’in ‘Zübük’ kitabı arasındaki benzerlikler dikkat çekici. Nesin “Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi” derken haklıdır. Sâdık Hidâyet de kendini toplumun üstünde konumlandıran, dilinden din, iman eksik olmayan, iktidara yamanmakla yaşamını sürdüren bir sahtekârın kapısını aşındıranların yani Aziz Nesin’den alıntıyla “zübüklerin” hikâyesini anlatıyor.

Çağının öncüsü bir yazarın yaşamına, kitaplarına, Ömer Hayyam’ın Hidâyet üzerindeki etkisine ve Kafka’nın edebiyatıyla olan benzerliğine ilişkin sorularımızı İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı alanında çalışmalar yapmış, en son üniversitenin Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanlığını yürütmüş ve şu an Yeditepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Tarih bölümlerinde dersler veren Mehmet Kanar yanıtladı.

Modern İran Edebiyatı’nın Türkiye’de tanınmasında katkınız büyük. Sâdık Hidâyet’in eserlerini Türkçe’ye kazandırıyorsunuz. Hidâyet’i İran Edebiyatı’nda özel kılan nedir? Onun edebiyatının öne çıkan unsurları neler?

Sâdık Hidâyet Modern İran Hikâyeciliğinin ve Romancılığının kurucularından biridir. Sadık Çûbek, Bozorg-i Alevî, Said Nefîsî ve Muhammed Hicâzî diğer kurucu isimler. Sâdık Hidâyet ilk defa Fars Edebiyatı’nda ruh tahlillerine, insanın iç dünyasına bakan yazar oldu. Hidâyet bizde Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli gibi çok yönlü yazarlardandır. Mühendislik eğitimi almak için gittiği Belçika’da fazla kalamayarak Paris’e gitmiş ve kendini edebiyata adamıştır. Sâdık Hidâyet’in dönemi milliyetçilik akımının canlandırıldığı bir dönemdir. O da bu dönem siyasetinin etkisinde kalmış, meselâ Pervin Duhter-i Sâsân (Sâsân Kızı Pervin) adlı eserini yazmıştır. Hidâyet’e göre Araplar Fars medeniyetine saldırmış, büyük yaralar açmıştır. Oysa ona göre Arapların medeniyet bakımından Fars medeniyetinin gerisinde kaldığı açıktır. Hidâyet aynı zamanda eski Pers dini Zerdüştlük üzerine de çalışır. Hindistan’a gider; Pehlevî dilini öğrenir ve çeviriler yapar. Kök ve kimlik arayışı diyebiliriz buna. Sâdık Hidâyet’i özel kılan hususlardan biri halkı çok iyi gözlemlemesidir. Halkın dilini, argosunu, batıl inançlarını, ezenleri ve ezilenleri eserlerine yansıtır. Hidâyet gönüllü sürgün yazardır. Tahran’ın eşrafından olmasına rağmen sisteme karşıdır. Gördüğü eşitsizlikler, dışlanmışlıklar onu ruhsal sorunlara iter. Sonunda intihar eder. Birçok hikâyesinde de intihar ve ölüm fikrini öne çıkarır.

“ÖMER HAYYAM’I, FITZGERALD VE HİDÂYET ANLADI”

‘Kör Baykuş’ romanı eleştirmenler, yazarlar tarafından yüzyılın edebiyat tarihinde bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor. Siz bu görüşe katılır mısınız? ‘Kör Baykuş’ kitabında Ömer Hayyam’ın rubailerine göndermeler var. Sâdık Hidâyet’in ‘Hayyam’ın Terâneleri’ kitabını çevirdiniz. Ömer Hayyam’ın Hidâyet’e olan etkisi nedir ve bu edebiyatına nasıl yansıyor?

Ömer Hayyam’ı İngiltere’de Fitzgerald, İran’da Hidâyet en iyi anlayan iki kişidir. Ömer Hayyam’ın rubaileri hakkında Hüseyin Daniş ve Dr. Abdullah Cevdet’in de çalışmaları var. Ben bu kitapları da yayıma hazırladım, kendi çevirilerimi ekledim (Şule Yayınları). Bu iki kitapta bazı tasnifler yapılmışsa da rubai sayısı çok tutulmuştur. Oysa Hayyam’ın düşünce dünyasını yansıtan rubailer sayıca çok azdır.
Aynı durum bizde Yunus Emre’nin şiirlerinin başına gelmiştir. Üzerinden beş, altı nesil geçtikten sonra derlemeler yapılmış, orijinal metin elde bulunmadığı için şiir sayısı çok kabarık tutulmuştur. Ömer Hayyam’ın Hidâyet’i etkilemesinin başlıca nedeni, dünyada her şeyin bir dönüşüm içinde bulunması, insanın bu dönüşüm karşısında çaresiz olmasıdır. Hayyam dünyada dinlerin oluşumunu kavramış, insanlığa daha yukarıdan bakarak manzarayı iyi görmeye çalışmıştır. Bu yüzden Hayyam rubailerinde dinlere karşı saygılıdır. Hakaret etmez. Şarap onun için hayatın sembolüdür. İşte bu görüşler Hidâyet’i çok etkilemiştir.

“KÖR BAYKUŞ ROMANI ZAMANININ ÇOK İLERİSİNDE”

Kör Baykuş, Diri Gömülen ve Üç Damla Kan ile Hidâyet’in üçlemesini oluşturur. Üzerinde uzun süre çalışılmış, kurgulanmış bir eser. Eseri çevirdiğimde bir türlü bağlantıları kuramadım. İran’da bu eser üzerinde yapılan değerlendirmeleri okudum. Orada da tam olarak anlaşılamadığını öğrendim. İyice düşünüldüğü zaman eserin kurgu yönünden bir harika olduğunu, zamanının çok ilerisinde bulunduğunu anlıyoruz.

Sâdık Hidâyet’in yazım tarzı ve düşünce biçimi Kafka’ya benzetiliyor. Siz buna katılıyor musunuz? Hidâyet, Kafka’nın bir kitabını da Mesh (Değişim) adıyla çeviriyor. Kafka’yla Sâdık Hidâyet’in edebiyatı arasındaki ilişki nedir?

Sâdık Hidâyet Fransa’da yaşadığı yıllarda Kafka’yı okuyor. Onun tahlillerini değerli bulan Hidâyet belirttiğiniz gibi bir çeviri de yapıyor. İnsan ruhunun çelişkileri, dönüşümleri, toplumdan dışlanış, insani ilişkilerdeki kırılganlık, toplum içinde tutunamama, insanların hemen hemen genelinden çok farklı düşünüş bu edebiyatın temel taşlarını oluşturuyor.

Hidâyet yaşadığı coğrafya, ülke nedeniyle de karamsar bir yazar. Metinlerinde de bu görülüyor. Yaşamına da acı bir şekilde çok genç yaşta son veriyor. Behçet Necatigil, Hidâyet için “Benim için Hidâyet devletlerin, rejimlerin sınırları içinde edebiyatın bağımsız ve yıkılmaz cumhuriyetler olduğunu bir kez daha hatırlatmış, mutsuzluğunda ölümsüz mutluluğa erişmiş sayılı yazarlardan biridir” diyor. Necatigil’in değerlendirmesiyle ilgili siz ne düşünüyorsunuz? Sizce de edebiyat bağımsız cumhuriyetler yaratmayı başarıyor mu?

Edebiyat iyi beslendiği zaman lokomotif olma görevini üstleniyor. Necatigil’in bakış açısı doğru. Olumsuz şartların hâkim olduğu bir coğrafyada bunun tersi yönde çıkışların olması bir doğa kanunu. Nerede bir sivrilik varsa, ona karşı bir sivrilik çıkar. Hidâyet de rejime karşı demokrasiyi, insan ve hayvan haklarını, eşitliği savunan bir yazar oldu. Ancak günlük hayatında neşeli bir insan olan Hidâyet, ruh dünyasında bu yükü taşıyamadı.

“AZİZ NESİN’İN ZÜBÜK’Ü İLE HİDÂYET’İN HACI AĞA’SI BENZER”

‘Hacı Ağa’ romanı bugün Türkiye’de yaşadığımız siyasal iklimi anlatması bakımından da önemli bir eser. Hidâyet ‘Hacı Ağa’ kitabını 1940’lı yıllarda yazıyor. Bir hicivname. Tanıdık biri aslında ‘Hacı Ağa’. Sâdık Hidâyet’in bu eserini siz onun edebiyatında nereye koyarsınız?

Aziz Nesin’in Zübük adlı romanı ile Hacı Ağa aynı tarzda iki eserdir. Hatta bir öğrencime bu iki eserin karşılaştırılması tezini vermiştim. Öğrenci ekonomik problemleri dolayısıyla tahsilden vazgeçti. Hidâyet bu kitapta gözlemciliği ile öne çıkar. Tipik bir” Şark Tablosu”dur çizdiği. Öte yandan Hidâyet bu kitabında yazarlıktaki en parlak anlatım zenginliğine, üsluba ulaşmıştır diyebilirim.

Hidâyet’in kitapları İran’da halihazırda basılıyor mu? Okur tarafından nasıl karşılanıyor? Bu konuda bilginiz var mı?

Hidâyet’in birkaç kitabı dışında diğer kitapları bildiğim kadarıyla İran’da basılıyor. Sanırım yeğeni, Cihangir Hidâyet bir de vakıf kurmuş. O vakıf aracılığıyla basılıyor.

Sizin için Hidâyet’in edebiyatında öne çıkan eseri hangisi? Böyle bir ayrım yapabilir misiniz?

Kuşkusuz en muhteşem eseri Kör Baykuş. Fakat diğer eserlerini de okumak Hidâyet’i anlamamıza yardımcı olur. Mesela Aylak Köpek toplumdan dışlanma konusunu işler.

Çocuk Kitapları

Lo
Şermin Yaşar
Doğan Kitap

Sen Ne Dersen
Neslihan Önderoğlu
Günışığı Yayınları

Linus’un Yeni Gözlükleri
Charles M. Schulz
Mundi Kitap

Önce Okullar Kapandı
Şafak Akdemir
Çınar Yayınları

Yukarıdakiler ve Aşağıdakiler
Paloma Valdivia
Çeviren: Hilal Kınay
Notabene Yayınları

Sefiller
Victor Hugo
İş Bankası Yayınları

Haftanın Kitapları

Harika Bir Hayat
Hikmet Hükümenoğlu
Can Yayınları

Ateş
Buket Uzuner
Everest Yayınları

Ya Adalet Ya Sefalet
Daha Yaşanır Bir Türkiye
Selçuk Şirin
Doğan Kitap

Acıklı Güldürü
Metin Belgin
Literatür Yayınları

Hayat Baştan Sona Kıssadır
Meltem Bige Ulu
Destek Yayınları

Kaza Geliyorum Der
Yağmur Ertekin
Ayrıkotu Kitap

Çok Satanlar

  1. Gece Yarısı Kütüphanesi, Matt Haig

  2. Kırmızı Pelerin, Gülseren Budayıcıoğlu

  3. Bir Aşk Masalı, Ahmet Ümit

  4. Kaplanın Sırtında İstibdat ve Hürriyet, Zülfü Livaneli

  5. Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez

  6. Galateia: Bir Öykü, Madeline Miller

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi