Grup Adlarının Öyküleri-IV

1960’ların ikinci yarısı ile 70’lerin başı arasındaki dönemde Avrupa ve Kuzey Amerika’da kurulan pop ve rock müzik gruplarının sayısı binlerle ifade ediliyor, üstelik bunlar az sayıda basılsa da bir albüm yapma şansı bulmuş olanlar sadece. O dönemde çarpıcı ve akılda kalıcı –ve henüz kimsenin almadığı- bir grup adı bulmak bayağı ciddi bir mesele haline gelmiş. Tabii, çoğunlukla gelsin tarih kitapları, şiirler, romanlar.  Bu yazı, dizinin dördüncüsü…

Chicago

1967’de Big Thing  adıyla Chicago’da kurulan bu güzel füzyon grubu (jazz, R&B ve pop) 1968’de Columbia Records’la sözleşme imzalar ve Los Angeles’a taşınır. Bu yeni başlangıçla birlikte gruba yeni bir ad bulmak için düşünürlerken yapımcıları Jimmy Guercio’nun aklına “Chicago Transit Authority” gelir (Chicago’da yaşadığı yıllarda hergün kullandığı hattı işleten kurumun adı, bizdeki İETT gibi); her nasılsa önerisi kabul edilir. Ama neyse ki ilk albümlerinden sonra sadece “Chicago” olarak kısaltırlar adlarını. Yapımcınızı seçerken hayal gücü olmasına dikkat ediniz…

Joy Division

1976’da İngiltere’de kurulan post-punk grubun ilk adı -David Bowie’nin "Warszawa" şarkısından ilhamla- "Warsaw"; ancak sürekli diğer bir punk grubu “Warsaw Pakt”la karıştırıldığı için sonradan “Joy Division” adını alır grup.  “Joy Division”sa, Auschwitz toplama kampındaki iki yıllık esaretten sağ çıkabilmiş olan yazar Yehiel De-Nur’un “The House of Dolls” (Bebek Evi) romanından alıntı. “Joy Division” (Keyif Bölümü), 1942-1945 yıllarında Nazi toplama kamplarının hemen hepsinde var olan bir bölüm; buralarda, Nazi subayları, gardiyanlar ve işbirlikçi mahkumların sürekli tecavüzüne uğrayan –kimileri çocuk yaşta- genç kızlar ve kadınlar tutuluyordu. Okuduğu romandan çok etkilenen ve bu adı öneren kurucu/solist Ian Curtis’in 1980’de 23 yaşındayken yaşamına son vermesinden sonra grup bu adı terkeder ve “New Order” olarak devam eder.

Electric Light Orchestra (ELO)

1970’de Birmingham’da Jeff Lynne and Roy Wood tarafından “Beatles’ın bıraktığı  yerden devam etmek üzere” kurulan bu güzel grup adını dönemin “Light Orchestra”larından alıyor. 60’larda İngiltere’de çok popüler olan bu orkestralar, bir kaç yaylıdan oluşan ve genellikle pop müzik çalan klasik müzik oda orkestraları. Klasik müzikle Beatlesvari pop’u aynı potada eritmeyi amaçlayan grup, sadece “Light Orchestra”nın adının önüne -yaylılar dışındaki elektro enstrümanlarını işaret eden- “Electric” sözcüğünü eklemiş.

The Yardbirds

1963’te Londra’da kurulan ve British R&B’nin öncülerinden olan grubun ilk adı “Metropolitan Blues Quartet”. “The Yardbirds” (Avlu Kuşları) adına esin kaynağı olansa –çok muhtemelen- Jack Keruac’ın ünlü “On The Road” (Yolda) romanı. Bazı yorumlarda grubun adını romandaki evsizlerden aldığı öne sürülse de, Jack Keruac’ın sıkı bir Charlie Parker hayranı olduğunu ve romanda sık sık adının geçtiğini düşünürsek, “The Yardbirds” adına ilham verenin bu büyük cazcı olduğu aşikar (Parker’ın “Bird” dışındaki diğer bir lakabı da “Yardbird”). Bu adı önerense, yine bir Charlie Parker tutkunu olan vokalist Keith Relf (sonrasında efsanevi Renaissance’ı kuracaktır).

Grup hakkında son bir söz, “The Yardbirds” Eric Clapton’ın 18 yaşında genç bir gitar virtüözü olarak yıldızının parlamaya başladığı gruptur. Ayrılırken yerine Jimmy Page’i önermiş, Page ayrılırken de yerine Jeff Beck’i bırakmıştır. Üç dev gitarcının  tedrisatından geçtiği bu güzel grubu dinleyiniz, dinletiniz…

Led Zeppelin

1968’de kurulan grup aslında ünlü “The Yardbirds”ün devamı. O yıl son konserlerinden sonra dağılma sürecine giren grup, kalan iki üyesi gitarcı Jimmy Page ve basçı Chris Dreja’nın yakın zamandaki İskandinavya turnesini “New Yardbirds” adıyla tamamlamasını kararlaştırır (turne sözleşmesinde ceza maddeleri vardır). Page ve Dreja yanlarına vocalist Robert Plant ve davulcu John Bonham’ı da alarak grubu tamamlarlar. Dreja’nın fotoğrafçı olma kararıyla aniden ayrılmasından doğan boşluk John Paul Jones tarafından doldurulunca grup efsane kadrosuna ulaşmış olur. Başarıyla geçen İskandinavya turnesinden sonra –muhtemelen grubun turnedeki başarısını çekemeyen- Dreja, grubun “New Yardbirds” adını sadece turne sonuna kadar kullanabileceğine dair resmi bir ihtar yollayınca grup kendine yeni bir ad bulma telaşına düşer. O sırada Page’in aklına birkaç ay önce “The Who”daki arkadaşları Keith Moon ve John Entwistle ile yaptıkları bir içki sohbeti gelir. O akşam, yanlarına “The Yardbirds”ten yeni ayrılmış olan Jeff Beck’i de alarak süper bir grup kurmayı hayal etmişler ancak daha sonra sonlarının “lead balloon” gibi olacağını söyleyip gülüşmüşlerdir (“lead balloon” deyimi sonu felaketle biten durumlar için kullanılan İngilizce bir deyimdir). O akşam konuşulan “Lead Balloon” önce “Lead Zeppelin”e sonra da “Led Zeppelin”e dönüşür (İngilizce’de “lead” hem önderlik etmek, yok göstermek hem de kurşun metali anlamlarına gelir, sadece okunuşları farklıdır, kurşun olan “lead” “led”e yakın okunur). Not olarak ekleyelim, Zeppelin’in mucidi Ferdinand von Zeppelin’in varisleri grubun “Zeppelin” adını kullanmasına engel olmak için çok uğraştılarsa da başarılı olamamışlardır.

Eagles

1971’de kurulan grubun ilk adı “Teen King and the Emergencies”. Bunun yerine –haklı olarak- yeni bir isim arayışındayken Mojave Çölü’ne yaptıkları bir gezide muhtemelen tükettikleri bol tekila ve peyote (halüsinatif meskalin maddesi içeren bir kaktüs türü) yüzünden havada her kartal gördüklerinde “Kartal!” diye gülerek bağrışır grup üyeleri (kaktüste durduğu gibi durmuyor tabii). Sonuçta grubun adı orada  “Eagles” olarak konmuş olur. O gün Mojave Çölü üzerinden beyaz boyunlu yer güvercini sürüsü geçmediği için çok şanslılar, yoksa “Eagles” yerine “White-throated Ground Dove” diye bir grubu dinliyor olabilirdik şu an.

Strawberry Alarm Clock

1967’de California’da kurulan bu saykedelik/acid rock grubunun “ilginç” ad koyma öyküsü –kendi anlatımlarına göre- şöyle: klavyeci Mark Weitz’in anne-babasının evindeki bir prova sırasında herkes grup adı konusunda düşüncelerini dile getirir, çoğunluk Beatles’ın “Strawberry Fields Forever” şarkısına hayrandır ve şarkı adında “Strawberry”nin geçmesine oybirliğiyle karar verilir. O sırada herkesin gözü, bozuk olduğu için sürekli sinir bozucu sesler çıkaran çalar saate takılır ve grubun adı “Strawberry Alarm Clock” olarak belirlenir. Pek ayık kafayla seçilebilecek bir isim değil ama, neyse…

Nazareth

1968’de kurulan İskoç grup, adlarını çok sevdikleri “The Weight” şarkısından esinlenmiş. Diğer bir güzel grup “The Band”in yine 1968’de yaptığı şarkı şöyle başlıyor: “I pulled into Nazareth, was feelin' 'bout half past dead.” (Nazareth’te durdum, yorgunluktan bitmiştim). Burada adı geçen yer, İsa’nın ve Meryem’in doğum yeri olan Nazareth (Nasıra) değil, Philadelphia’ya yakın küçük bir kasaba olan Nazareth.

Blondie

1974’te ABD’de kurulan bu punk ve new wave grubu, adlarını solistleri Debbie Harry’nin saç renginden alıyor. Aslında doğal saç rengi kızıl olan –fakat ergenliğinden beri sarıya boyatan- Debbie Harry’nin yanından geçen kamyon sürücülerinin sık sık “Hey Blondie!” (Hey sarışın!) diye laf atmaları esin kaynağı olmuş grup adına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi