Oğuz Pancar
Adrar Inu / Idır
Amazigh, kendi dillerinde “Özgür İnsanlar” anlamına geliyor. Amazighlerin “Berberi” olarak adlandırılmaları 7. yüzyıldaki Arap İstilası’ndan sonra yaygınlaşsa da Arapçada “Barbar” anlamına gelen “Berber” sözcüğünün kökeni eski Roma’ya ve ondan öncesinde de antik Yunanlılara kadar uzanıyor
Adrar Inu(1)
Ya lferḥ ameqran imi d yuɣal s-axxam
Ruḥen akk iɣeblan tbeddel ddunit fell-i
Y argaz-im baba-m s-wudem iṣṣeḥḥan
Ger medden ad nban mmi-m gar-aneɣ ad yili
Taftilt igenwan tuɣ-d yal amkan
Mi teslef i-lufan taḍsa deg udem-is tuli
Mmi-m abaḥan ahya dheb areqman
An raǧu deg bardan baba-k ma ad yebdu tikli
Ɣas d-iṭij yerɣan neɣ d-adfel yessan
Ɣas d-azṛu yeḥfan ḥemlaɣ-k ay adrar inu
S-ddaw igenwan yekcem ger yitran
Nettargu ɣef-ussan i-deg lḥif ur d-ittnulfu
Ay akal imeɣban ur yeli win yerwan
Ikellex-aɣ zman amzun nebbi daɛwesu
A Nnif iɣ iččan ahya ttar aberkan
Nettara s-wurfan mi nɣil degs dwa ḥallu
Dağım
Eve döndüğümden beri ne büyük bir sevinç
Bütün endişeler gitti ve etrafımdaki dünya değişti
Babanız ya da kocanız, halkın arasında gururla dolaşacağız,
Oğlunuz bizimle beraber
Her yerde göklerin ışığı yanıyor
Bebeği okşadığında yüzünde bir gülümseme
Sevgili çocuğunuz, parlak altın
Yollarda yürürken babanı bekleyeceğiz
Güneş kavururken bile
Kar yayıldığında bile
Kaya keskin olduğunda bile
Seni seviyorum dağım
Göklerin altında yıldızların arasına sıkışmışken sen
Sefaletin bilinmediği günleri hayal ediyoruz
Ey fakirler diyarı, kimse doymaz
Zaman bize bir oyun oynadı, sanki lanetliymişiz gibi
Gurur bizi yuttu, ey cevap verdiğimiz kara intikam
Tedavi olduğuna inanılan öfke
Bu şarkıya hayat veren güzel ses Idir’e aitti ve geçtimiz Mayıs ayında sonsuza kadar sustu. Idir aslında onun sahne adı, gerçek adıysa Ḥamid Ceryat.
Ḥamid Ceryat 1949’da Cezayir’in –o dönem Fransız sömürge yönetimi sınırları içinde yer alan Kabiliye bölgesindeki- Beni Yenni kasabasında doğar. Bir çobanın oğludur. Küçük yaşlardan başlayarak müziğe ilgi duysa da Jeoloji Mühendisliği okur. 1973’te Radio Algeria’daki programına son anda katılamayan şarkıcı Nouara yerine programa katılması istenince tüm yaşamı değişir (Ḥamid Ceryat Nouara için daha önce besteler yapmıştır). Programda geleneksel bir ninni olan "A Vava Inouva"yı seslendirir. Programı izleyen günlerde zorunlu askerlik hizmeti için birliğine teslim olduğundan, "A Vava Inouva”nın hem Cezayir hem de Fransa’da çok sevildiğinden ve müzik listelerine girdiğinden haberi olmaz. Askerlik dönüşü 1975’te müzisyen olmak hedefiyle Fransa’ya göç eder ve yine "A Vava Inouva" adını taşıyacak ilk albümü için çalışmaya başlar. Albüm piyasaya çıktığında bütün Avrupa’da ses getirir ve izleyen albümle de Idir Amazigh müziğinin öncü bir şarkıcısı olarak selamlanır. Amazigh deyince hiç bilmediğiniz bir şey olduğunu düşünmeyin, biz onları daha çok“Berberi” olarak tanıyoruz.
Amazighler
Eğer Mağrip müziğine düşkün değilseniz, -yukarıda sözlerine yer verdiğim- “Adrar Inu” Amazigh dilinde dinlediğiniz ilk şarkı olabilir muhtemelen.
Afrika’nın “Geniş Mağrip” olarak bilinen Tunus, Cezayir, Fas, Batı Sahra, Libya ve Moritanya ülkelerinde yerleşik kadim bir halk Amazighler. Bölgedeki izleri binlerce yıl öncesine uzanıyor, Herodot’un M.Ö. 430 yılında yazdığı “Tarih” de bile anlatılıyorlar:
“Daha güneyde, bu ulusların sınırındaki yaban hayvanları ülkesinde Garamantlar yaşarlar, insanları gördüler mi kaçarlar, ilişki kurmazlar; savaş için silahları yoktur ve kendilerini savunmasını bilmezler.
Bu anlattıklarım, Nasamonların güneyinde kalanlardır, batı yönünde ve deniz kıyısında Maklar vardır; enselerini tepelerine kadar kazırlar, yalnız tepede saç bırakırlar, iki yandaki saçları da dibinden keserler.
Savaş konusunda, Struthion dedikleri kocaman kanatsız serçelerin derisinden kalkan yaparlar. Ülkelerinin içinden akan Kinyps ırmağı, Kharitler tepesi denilen yüksek bir yerden gelip denize dökülür. Bu Kharitler tepesi sık ağaçlıktır, oysa yukarıda sayılan öbür Libya ülkeleri çıplaktır; denizden iki stad içerdedir.
Makların komşuları Gindanlardır, kadınları ayak bileklerine deri halhal takarlar. Nedeni; galiba bunların her
birini bir dostu takıyor; bunların en çoğunu takan en gözde kadın sayılıyor, daha çok erkeği baştan çıkarmış oluyor.
Gindanların ülkesinden denize doğru uzanan burun, yalnız lotos yemişi ile beslenen Lotophagların yurdudur. Bu yemiş, sakız ağacının yemişi büyüklüğünde olur ve hemen hemen hurma kadar da tatlıdır. Lotophaglar bundan bir çeşit şarap da çıkarırlar.
Deniz kıyısında Lotophaglardan sonra Makhlyesler gelir, bunlar da lotos yerler, ama bir öncekiler kadar değil. Bunların yurdu Triton adındaki büyük ırmağa kadar uzanır, bu ırmak büyük bir göle, Tritonis Gölü’ne dökülür; bu gölde Phla adında bir ada vardır ve Lakedaimonlulara bu adaya yerleşmelerini bir orakl emretmiştir, öyle derler.”(2)
Herodot’un andığı ve Kuzey Afrika’nın en eski etnik toplulukları olan Amazighleri eski Yunanlılar “Maziler” olarak adlandırmış topluca. Bugün bile Amazigh dilleri –yakın akraba olsalar da- çeşitlidir ve konuşulduğu coğrafyaya göre Orta Fas Tamazigti, Kuzey Fas Tarifit Berbericesi, Cezayir Kabilice ve Taşelit gibi adlar alırlar. Afro-Asyatik (eski Hami-Sami) dil ailesinden olan Tamazight dili, benzer özellikler taşısa da, Arapça’dan bütünüyle farklı bir dil. Amazighlerin sadece dilleri farklı değil, bütünüyle kendilerine özgü Tifinagh adlı bir alfabeleri de var. İbrani ve Fenike alfabesine (bugün kullandığımız alfabenin türediği alfabe) çok benzeyen bu alfabe geçmişte sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı tüm yönlerde kullanılmış (günümüzde soldan sağa).
Özgür İnsanlar mı Barbarlar mı?
Amazigh, kendi dillerinde “Özgür İnsanlar” anlamına geliyor. Amazighlerin “Berberi” olarak anılmaları 7. yüzyıldaki Arap İstilası’ndan sonra yaygınlaşsa da Arapçada “Barbar” anlamına gelen “Berber” sözcüğünün kökeni eski Roma’ya ve ondan öncesinde de antik Yunanlılara kadar uzanıyor.
“Barbar”(3) sözcüğü ilk kez eski Yunanlılar tarafından, Persler, Medler, Fenikeliler ya da Mısırlıların -hiç anlamadıkları- konuşmalarını ses benzetimiyle betimlemek için kullanılır ve zamanla Yunan olmayan tüm ulusları ifade etmeye başlar. Ancak “Barbar”ın Yunanca kullanımında –henüz- bir aşağılama yoktur, “Barbar”ın daha düşük bir uygarlık ve kültür düzeyini ima eden anlam kayması Romalılar ile başlar (Romalıların da kendi barbarları vardır: Gothlar, Vandallar, Saksonlar, Hunlar vd). Bazı Roma askeri kayıtlarında Mağrip Ülkesi halkından “Barbarlar” olarak söz edilse de bölge halkının bilinen adı hâlâ Amazighlerdir.
Sırasıyla Fenike, Yunan, Roma, Vandal ve Bizans egemenliğine giren Mağrip’in demografik ve kültürel yapısı pek az etkilenir bu işgallerden. Ancak yeni coğrafyalara yayılmaya hevesli genç ve dinamik Arap İslamı, bu durumu değiştirecektir.
Kuzey Afrika’nın Halifelik tarafından işgali Muhammed’in ölümünden henüz on beş yıl sonra, 647’de başlar ancak karşılaştıkları yoğun direniş yüzünden ancak 709’da tamamlanabilir. İslam öncesi bölgenin hakim dinleri, her topluluğa göre farklılık göstermekle birlikte, animizm ve şamanizmdir ancak sayıları bunlar kadar olmasa da Musevi ve Hristiyan Amazigh toplulukları da bulunmaktadır [Kudüs’teki Süleyman Tapınağı’nın M.Ö. 587’de ve Herod Tapınağı’nın M.S. 70’de yıkıma uğramasından sonra geniş Yahudi kitlelerinin Kuzey Afrika’ya göç ettikleri düşünülmektedir; tarihler konusunda farklı görüşler olsa da İsa’dan önce bile Kuzey Afrika’da ciddi bir Yahudi (ve Yahudileşmiş) nüfusun olduğu bilinmektedir. Bizans egemenliği süresince Hrıstiyanlığı kabul eden Amazigh toplulukları da olmuştur].
Halife ordularının galip gelmesiyle Amazigh nüfus hızlı bir İslamlaşma ve Araplaşma sürecine girmek zorunda kalır. Soyağaçlarının baba üzerinden yürümesi dışında, kadınların ev ve toplumdaki güçlü konumlarıyla neredeyse anaerkil topluluklar olan Amazighlerin İslam’a uyum sağlamaları hiç kolay olmaz.
El-Kahine
[Belki bu noktada Halife ordularına karşı direnişin en parlak adı Dihya’dan ya da El-Kahine’den söz etmek gerek. Göçebe Zenâte kabilesinin Avras Dağı’nı çevreleyen bölgede kurduğu kısa ömürlü devletin başında olan Dihya (Geleceği görebildiğine inanıldığı için “kadın kahin” anlamında “El-Kahine” olarak anılır), İslam ordularına uzun süre direndikten sonra 701’de elinde kılıç, savaş meydanında can verir. Dihya’nın kahramanlığı yüzyılllar sonra Fransız sömürgeciliğine karşı Kuzey Afrika kadınlarına bile ilham verecektir.]
Idir, Paris’e göç ettiği 1975 yılından yaşamını kaybettiği 2020 yılına kadar müzikle uğraştı. Hep Amazighlerin şarkılarını söyledi. Amazigh kültürünün/kimliğinin tanınması ve Tamazight dilinin eğitim dili olması için yıllarca çaba gösterdi. Baskıcı Cezayir rejimini protesto etmek için neredeyse 40 yıl boyunca ülkesinde konser vermeyi reddetti. Sonunda Cezayir’in Tamazight dilini 2002’de “ulusal” dil, 2016’da da “devlet dili olmayan resmi dil” olarak benimsemesinden sonra ülkesine dönerek konserler verdi.
Idir’inki Amazigh müziğinin ne ilk ne de tek örneği ancak onun müziğiyle kendi dillerinin ve kültürlerinin uğruna savaşmaya değer birşey olduğunu ve yalnız olmadıklarını onun şarkılarıyla tekrar hatırlamış gibiler Amazighler. Ölümünden sonra sadece Cezayir değil, tüm Kuzey Afrika ülkelerinde ardından söylenenler bunun en güzel kanıtı.
Günümüzde sayı olarak en çok Fas’ta (~20 milyon) ve Cezayir’de (~10 milyon) olmak üzere, Libya, Moritanya, Mısır, Nijerya, Tunus ve Mali gibi Kuzey Afrika ülkelerinde toplamı 50 milyonu aşan bir Amazigh nüfusunun olduğu tahmin ediliyor. Bunlar dışında çoğunluğu Fransa’da olmak üzere (2 milyonu aşkın) Avrupa ülkelerine dağılmış durumda hatırı sayılır bir Amazigh kitlesi de bulunuyor. Kuzey Afrika’da bulundukları bütün ülkelerde rejimle ilgili sıkıntıları var. Çoğunda hem dilleri hem de kültürleri baskı altında. Kürtler de bizim coğrafyamızın “Berberi”leri olmasın sakın?
Idir, yattığın yere yıldızlar yağsın…