Uğur Ergan
VENEDİK’İN ANAHTARI GÜNEŞTEKİN VAKFI’NDA
İtalyan hükümetinin Güneştekin Vakfı’nın Palazzo’yu satın almasını uygun bulmasına rağmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Güneştekin’in Venedik projesine destek vermemesini eleştirerek, Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un 8 Şubat’taki anahtar teslim törenine bizzat katılmasının önemli bir jest olacağını vurgulamıştım.
Güneştekin, sosyal medya hesaplarından Palazzo’nun anahtar devir teslim töreninin 8 Şubat’ta yapıldığını görüntüleriyle duyurdu, törenin dünyaca ünlü Venedik Karnavalı’na denk gelmesinin kendisine büyük mutluluk verdiğini söyledi. Geçen hafta Güneştekin’le telefonda görüştüm. Bakan Ersoy’un törene gitmediğini çoktan öğrenmiştim de acaba İtalya’daki Türk dış temsilciliklerinden bir yetkili katıldı mı merak ettim. Bizzat tanıdığım, sanatsever ve resim koleksiyoneri olduğunu bildiğim Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük törene katılmıştır diye düşündüm. Güneştekin’e telefonda, “Törende İtalya’da resmi görevli bir Türk yetkili var mıydı?” diye sordum. Yanıtı şu oldu: “Maalesef katılan olmadı. Hadi büyükelçi gelmedi, kültür-sanat denilince dünyada akla gelen ilk ülke olan İtalya’da kültür ataşesi de mi yok? Gerçekten çok üzüldüm ama ne yapalım canları sağ olsun. Bu önemli gelişmenin Türkiye’nin kültür sanat politikalarına faydası olacağına, kişisel tarihimde, devlet ve herhangi bir kurum desteği olmadan bu tarz önemli kültür olaylarının gerçekleştirilebileceğini de ortaya koydum. Bunun başkalarına da ilham kaynağı olmasını temenni ediyorum.
‘Güneştekin Art Refinery Venice’ bu yılın sonbaharında kapılarını sanat dünyasına açacak. Güneştekin Vakfı’nın desteklediği genç sanatçılarımıza sergi ve tanıtım imkanı da sağlanacak burada. Ayrıca dünyadan önemli sanat kurum ve vakıflarıyla da iş birliği yaparak ortak programlar düzenlemeyi hedefliyoruz.”
Türk kültür sanat hayatının mihenk taşlarından birini görmezden gelen hükümete, Bakan Ersoy’a, Roma Büyükelçisi Gücük’e, ben de Güneştekin gibi, “Canınız sağ olsun” diyorum.
YURTSUZ BEDENLER
Ahmet Umur Deniz, Türkiye'de figüratif resim sanatının en önemli temsilcisi, eserlerinde Anadolu insanının zor yaşam koşullarını işleyerek sosyal içerikli bir sanat anlayışını ortaya koyan Neşet Günal’ın geleneğini günümüzde sürdüren isim olarak bilinir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü Öğretim üyelerinden Deniz’in sokak, gündelik yaşam, bedenler ve doğayı işlediği 300’den fazla eserinden oluşan “Yurtsuz Bedenler” isimli sergisi Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açıldı. Deniz’in sergideki resimlerinde genellikle insan ve doğa bütünlüğünü yok etmeye çalışan kesimlere karşı toplumsal direnç tarihinin işlendiğini söyleyebiliriz.
“Yurtsuz Bedenler” sergisinin manifestosunda da bu anlayışa dikkat çekilerek özetle, “Ahmet Umur Deniz’in gençliğinden beri resmine konu aldığı tüm temalar polit bir toplumsallığı merkeze alır. Bu coğrafyadaki tüm düşmanlıkların karşısına dikilenlerin yanında saf tutar sanatçı. Deniz’in resimlerinin ana teması bir yönüyle zamandizin; Şeyh Bedreddin İsyanı’ndan Gezi Direnişi’ne, insan ve doğa bütünlüğünü yok etmeye çalışan rant kültürüne karşı direnen ‘Nöbetçi’lerden, bedenlerinden başka her şeylerini geride bırakarak topraklarını terk etmek zorunda bırakılmış ‘Mülteciler’e kadar toplumsal tarihin yol haritası gibi” deniliyor. Fırça Sanat Galerisi sahibi Semra Sancak’ın küratörlüğündeki sergiyi şubat sonuna kadar görme imkanınız var.