Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

Trajediden komediye dönüşen öğretmen yetiştirme sistemi

Karl Marx, olayların tarihsel olarak öncesinin trajedi, sonrasının komedi olarak iki kez gerçekleştiğini söyler. Türkiye’de öğretmenler 1989-90 yılından bu yana 34 yıldır 4 yıllık lisans programlarında yetiştirilmekte. 34 yılın son 24 yılında öğretmen olmak için yola çıkanların büyük bir bölümü trajedi yaşamakta. Öğretmen yetiştirme programlarını tamamlayıp diplomasını alan yüz binlerce öğretmen, sınıfta çocuklarla yüz yüze gelememenin yarattığı psikolojik yıpranma ve kırılma ile karşı karşıya kalmakta.

Mülakatı ve son olarak gündeme getirilen akademiyi olayın komediye dönüşme aşaması olarak tanımlamak mümkün.

Mülakat öncesi ve sonrasına göre atananlar yani halen görevde olanlar ve atanma adayı olanlar ile ileride atanma adayı olacakları ise mülakatın yanında 2024 yılında sahneye koyulan ve adına akademi denilen komedi oyunu beklemekte. Evet, bu bir oyun ve mevcut siyasal iktidar yöneticilerinin senaryosunu kaleme aldığı ve sahnelediği bir komedi oyunu.

Öyle bir senaryo ki, TBMM Komisyonu’nda noktasına ve virgülüne bile dokunulmamakta. Çok büyük olasılıkla bu hafta TBMM’ye gelecek ve yine virgülüne ve noktasına dokunulmadan yasalaşacak. Yasanın esasa dair 4 temel yönelimi olduğu görülmekte:

1-Atanma hakkı elde edenlere getirilen akademi süzgeci,

2-Halen görevde olanlara getirilen “başarısızdır” ya da “sakıncalıdır” damgası yiyenlerin akademi üzerinden tasfiye süreci,

3-Uzman ve başöğretmen olma koşulları tutanların bu kariyerleri alabilmek için tabi tutulacakları akademi yandaşlığı,

4-İdareci olacak kadroların yandaşlık seviyesini ölçmeyi akademi örtüsünün altına gizleme.

3 Şubat 2022’de yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince MEB boşluğu dolduracak yeni bir yasa teklifi hazırladı. Bu yasa teklifi geçen hafta TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda kabul edildi. Yeni teklif, daha önce kabul edilmiş olan yasada bazı değişiklikler ve yeni düzenlemeler içermekte.

Siyasal İktidar, TBMM’de görüşülecek olan bu yasa ile öğretmen seçimini ve öğretmenliğe hazırlanma sürecini doğrudan kendi kontrolü altına almayı amaçlamakta. Yasada, “Öğretmen olarak istihdam edileceklerde genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi bakımından aranacak nitelikler ile öğretmenlik alanlarına kaynak teşkil edecek yükseköğretim programları, söz konusu nitelikler esas alınarak Bakanlıkça belirlenecek” ifadesi yer almakta.
Aslında yasada yer alan bu paragraf gerçek niyeti özetleyen bir tabloyu ortaya koymakta. Artık öğretmenler, kamunun değil “Siyasal İktidarın” memuru. Böyle bir uygulama tarihte İkinci Abdülhamid döneminde görülmekte.

Milli Eğitim Akademisi, Siyasal İktidara biat ve itaat edecek memurlar yetiştirmek için kurulmakta. Böylece bünyesinde her yıl çeşitli aşamalardan geçmiş göreve başlatılmayı bekleyen binlerce öğretmene 550 saat formasyon eğitimi verecek bir Milli Eğitim Akademisi (ya da akademileri) kurulmakta. Anlaşılan Siyasal İktidar “öğretmen” yetiştirme konusunda artık öğretmen yetiştirme programlarına bile güvenmemekte. Eğitim Fakültelerinde dört yıla yayılan formasyon derslerinde mesleğe hazırlanamamış öğretmen adayları, Milli Eğitim Akademisi’nde 3 dönemde 550 saat eğitim alınca daha iyi öğretmen olacakları iddiası hem hiç gerçekçi değil hem de çok komik. Yasa, öğretmen yetiştiren programlarında verilen öğretmenlik eğitimini ve uygulamalarını, çalışan bilim emekçilerinin öğretmenlik mesleği ile ilgili birikimlerini, deneyimlerini, bu programlarda okuyan öğrencilerin ve mezun olanların haklarını yok saymakta.

Sonuç olarak iktidar, KPSS ardından yaptığı mülakat komedisi yolu ile öğretmen atamalarının manipüle edilmesine kamuoyundan yükselen tepkiye, öğretmen yetiştirmeyi tümüyle siyasallaştıracak akademi komedisi ile karşılık vererek tepkileri geçiştirmeyi amaçlamakta.

Mevcut öğretmen yetiştirme sisteminin yetersizliği ve nitelikli olmadığı gerçeğini görerek, sistemi mutlaka siyasi iktidarlardan bağımsız ve özerk olacak şekilde yeniden yapılandırmayı temelden, inandırıcı ve güven veren bir reform yapmaya ihtiyaç bulunmakta. Eğer bu reform gerçekleşmezse daha çok trajedi ve komedi yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi