Alaaddin Dinçer
Temmuz Ayının Eğitim Gündemleri
Temmuz ayı okulların ve üniversitelerin yaz tatiline girmeleri nedeniyle genel anlamda eğitim ağırlıklı haberlerin gündem olmadığı bir ay olarak bilinmekte. Maarif Müfredatı’nın tartışmalarının sürmesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) TBMM’de görüşülecek olması, LGS sonuçları ve ataması yapılan 20 bin öğretmenin mülakatlarının yapılmaya başlaması, temmuz ayının önemli eğitim gündemlerini oluşturacak. Kendi bildiğinin ve yaptığının doğru olduğunu sürekli dayatan, demokratik tartışma ve katılım mekanizmalarından uzak olan bir anlayış ile karşı karşıya olduğumuz yıllardır yaşanmakta olan bir olgu. O nedenle kendi ideolojik ve siyasal program önceliklerini sürekli dayatan bu anlayışı eleştirmek ve öneride bulunmakta çoğu zaman anlamsızlaşmakta. Ancak bizler toplumsal sorumluluğumuzun gereği olarak yapılan yanlışları eleştirmeye bilimsel doğruluğu kanıtlanmış önerileri yapmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla bu yazıda yukarıda yer alan dört konuya ilişkin düşüncelerimizi özetleyeceğiz,
Müfredat Dayatması Sürüyor
Kamuoyunda “Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı” olarak bilinen müfredat, Talim Terbiye Kurulu’nun aldığı talimatlar doğrultusunda kısa süreli bir terbiyeden geçerek geldiği Bakanlık makamında onaylanıp yürürlüğe girdi. Onaylanan müfredatla ilgili haziran ayının son haftasında öğretmenlere 8 soruluk bir değerlendirme formu gönderilerek müfredatı değerlendirmeleri istendi. Ve büyük bir hızla ders, kitap hazırlık aşamasına geçildi. Bütün yapıcı demokratik eleştirilere kulaklarını tıkayıp, önerilere kapıları kapatan Bakanlık, çoğunluğun sesini dinlemek yerine müfredatı hazırlayan çevreleri ve yandaşlarını mutlu edecek bir süreci başlatmış oldu.
ÖMK Yeni Sorunlar Yaratma Potansiyeli Taşıyor
Sosyal amaçlı kanunların yeni haklar getirmesi beklenir. ÖMK bir mesleğin özlük ve sosyal haklarını düzenlemeyi amaçlayan bir kanun. Doğal olarak bu kanunda da muhataplar mevcut durumdan daha ileri düzenlemeler beklemekte. Ancak ne kanunun gerekçe metninde ne de maddelerinde mevcut durumu iyileştirecek ve var olan sorunlara çözüm getirecek yeni bir düzenleme bulunmamakta. Yeni haklar bir yana mevcut hakların budanması söz konusu. Gerekçesi ile birlikte 18 sayfa 7 bölüm 38 sayfadan oluşan kanun taslağı bu haliyle yasalaşırsa bırakalım işsiz öğretmenlerin istihdam sorununu çözmeyi mevcut kadro güvenceli öğretmenleri bile işsiz bırakma dolayısıyla yeni sorunlar yaratma potansiyeli taşıyor. Yasa taslağı tamamen güvenlikçi anlayış ürünü. Maddeler ve madde alt bentlerinde tuzaklanmış pek çok anti demokratik içerik yer almakta. Bakanın sendikalarla yaptığı toplantı ise “dostlar alışverişte görsün”den öte bir anlam taşımamakta. Eşit işe eşit ücret ilkesi ile özel okul öğretmenlerinin talepleri yok sayılmış. Yasanın TBMM’de mutlaka öğretmenlerin lehine düzenlemeler içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmekte.
Mülakata Katılmak Çileye Dönüştü
Bakanın mülakat ısrarı 60 bin öğretmeni iller arasında uzun yolculuklar yapmalarına neden oldu. Mülakata girmek için gittikleri illerde, başta konaklama sorunu olmak üzere pek çok sorunla karşılaşan öğretmenler, mülakatta elenmenin yaratacağı moral bozukluğunun yanında ekonomik harcamalarının yarattığı yıkımı da yaşayacak. Bilindiği gibi ataması yapılacak sayının üç katı kadar öğretmen mülakata çağrılmakta. Muhtemelen bir müfettiş, bir okul müdürü veya deneyimli öğretmen ve şube müdürlerinden oluşacak komisyonların kamera kayıtları tutulsa bile verecekleri kararların nesnelliği ve karar verenlerin tarafsızlığı tartışmaya açık bir durumdur. Bu tartışmalı durumdan kaynaklı olarak sınavlara şimdiden gölgenin düştüğünü söylemek mümkündür.
Eğitimde Yaşanan Eşitsizliklerin Göstergesi Sınavlardır
Bakmakla görmek arasında fark vardır. Bakmak soyut görmek somuttur. Eğitim sistemi içindeki eşitsizlikleri tespit etmek için bakmak yetmez görmek gerekmektedir. Sınavların yarattığı sonuçlar eğitimdeki eşitsizliklerin görülebileceği en somut göstergelerdir. Gündemde olan LGS sonuçlarını eşitsizlikleri görmek için ele almalıyız. Bu görüş zaviyesinden hareketle ilerlediğimizde karşımıza avantajlı ve dezavantajlı çocuklar çıkmakta. Avantaj ve dezavantajı oluşturan kaynağın temeli sınıfsal farklılıklara dayanmakta. Ve bu durum uzun yıllardır böyledir. Genel, özel ve imam hatip ortaokullarının 8.sınıfını bitiren 1.2 milyondan fazla çocuktan MEB verilerine göre sadece 203 bini “nitelikli” tanımı bizzat eski bir bakan tarafından yapılmış liselere yerleşme şansı bulabilecek. Geride kalan 1 milyonun üzerinde öğrenci ya meslek ve imam hatip liselerine ya da artık sıradanlaştığı genel kabul gören Anadolu Liselerine yerleşecek. Eğitimdeki eşitsizlikler kangren olmuş bir yaradır. Pansuman tedbirlerle iyileştirilemez. Çözümü bellidir. Çözüm için bakmak değil görmek gerekir.
Sonuç olarak, temmuz ayında kuşkusuz başka eğitim gündemleri de söz konusu olacaktır. Örneğin AYM’nin iptal ettiği kanun hükmünde kararname sonrası üniversite rektörlük atamalarında oluşan hukuksal sorunlar, aylıklara yapılacak zamlar, YKS sonuçları vb gibi.