Abdullah Biricik
Muhteşem İkili
Dün gece sezon boyunca eleştirilen İsmail Kartal, Okan Buruk’a ve kendisini eleştiren tüm spor kamuoyuna büyük bir futbol dersi verdi. Maçın neredeyse tamamında 10 kişi oynayan takımı ile Türkiye’nin en zor deplasmanından galibiyet ile döndü. Baştan sona oyun disiplini içerisinde, ne yaptığını bilen bir oyuncu topluluğu hazırlamıştı İsmail Hoca.
Galatasaray’a neredeyse pozisyon vermedi. Oyundan düşmedi ve maçın hiçbir dakikasında umutsuzluğa kapılmadı. 10 kişi ile ciddi pozisyonlar yakaladı ve üst üste kullandığı kornerlerden birisinde de golü buldu. Bu oyun ve skor çok büyük bir alkışı hak ediyor. Bu sebeple yazıma İsmail Kartal’ı ve Fenerbahçe’yi alkışlayarak başlıyorum.
Diğer alkışım maçın hakemi Arda Kardeşler’e! Ne kadar kötü maç yönetirse yönetsin maç almayı başarıyor. Takımların küme düşmesine sebep olsa da şampiyonluğun gidişatına müdahale etse de bu gerçek değişmiyor.
Hakemler saldırıya uğradığında eline mikrofonu alıp tüm hakemler adına açıklama yapabiliyor. 6 farklı TFF başkanı ve 9 farklı MHK ile çalışıp hepsini göndertebiliyor. Ama kendisi kalıyor ve hiç kimse kılına dokunamıyor. Kendisi gibi belli başlı kadrolu hakemlere dokunulmadığı gibi! Türkiye’nin bu sezonki en önemli maçını almayı başardı mesela!
Maç kendisi ile Mert Hakan Yandaş arasında geçti adeta. Kullanılmayan kornerler, sahaya yabancı madde atıp bu kurguya dahil olan bilgili taraftarlar, çalınan çalınmayan fauller, kartlar falan derken maçın merkezinde olan bir hakemlik anlayışı!
Mert Hakan Yandaş ve Arda Kardeşler’in yakınları bile dün akşam onları izleyen milyonlar kadar uzun süre izlememiştir! Maçın kameraman ve yönetmenleri duygusal bir bağ bile kurmuştur belki bu ikiliyle! Yani işin özeti maç kisvesi altında Arda Kardeşler ve Mert Hakan Yandaş’ın bütün perspektiflerden kamera çekimlerini izledik dün gece. Bu sebeple bu ikiliyi ve Arda Kardeşler’i bu maça atayan zihniyeti de kutlamak lazım.
Gelelim Galatasaray’a.
Alacağı 1 puan ile şampiyon olacağının farkında olmayan, A, B ve C planları olmayan, Fenerbahçe’nin sert ve disiplinli oyununa karşı formül üretemeyen, Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra 72 dakika oyununu seyreden bir teknik direktör ve Galatasaray vardı sahada.
Anlamsız bir şekilde sezon boyunca yedek bırakılan Davinson Sanchez, ilk 11’de başlatıldı. Son iki haftanın en kötülerinden Köhn’ün, -Muslera iş birliği ile- kendi kalesine attığı golden önceki sayısız pas ve kademe hatası görmezden gelindi. Pas açısı oluşturup, alacağı toplarla oyun kurması gereken Kerem Demirbay’ın top alan arkadaşlarına stoperleri göstermesi ve kendisine hasbelkader atılan topların neredeyse tamamını geriye oynaması, yine görmezden gelinen önemli bir detaydı.
Yapılan değişiklikler bilinçsizce ve spontaneydi. Allah ne verdiyse aldı oyuna Okan Hoca. Değişikliklerden sonra orta saha yol geçen hanına döndü. Galatasaray atak geliştiremediği gibi, Fenerbahçe’ye daha çok pozisyon verdi! Takımı ateşlemesi gereken seyirciler telefonla çekim yapıp, attığı yabancı cisimlerle Mert Hakan Yandaş’ın ekmeğine yağ sürmekle meşguldü.
Top toplayıcılar bile oyunu okuma ve topu sahaya atma noktasındaki hatalarıyla görülmedik ölçüde kötüydü. Hal böyle olunca, Galatasaray şampiyonluğu kutlayabileceği gecede işini son maça bıraktı. Konya deplasmanına gidecek Galatasaray. Beraberlik dahi Galatasaray’ı şampiyon yapacak ancak 3 ihtimalli bir hafta yaşayacağız.
Ya Galatasaray’ın şampiyonluğunu anlatan bir yazı alacağız kaleme,
ya yeni bir Arda Kardeşler yazısı ya da Türk futbolu adına yeni bir “Denizli Faciası”na tanıklık edeceğiz!