Alaaddin Dinçer
İkinci Öğretim Kalkınca Kontenjanlar Azaldı
İkinci öğretimin kalkmasının ardından lisans ve ön lisans programlarında 96 bin kontenjan düşüşü yaşandı. YÖK ikinci öğretim olmayan bazı programların kontenjanlarında da eksiltmeye gitti. Bazı programlarda ise artışlar oldu. Geçen yıl 395 bin 532 olan devlet üniversitelerinin lisans program kontenjanları bu yıl 340 bin 403’e düştü. Bu sayıya okul birincileri ile geçen yıl tanımlanmış olan depremzede yakını, şehit/gazi yakını ve 34 yaş üzeri kadın kontenjanları dahil değil. O kontenjanlarda da azaltmaya gidilmiş. 2023’te 34 bin 697 olan bu kontenjanlar 2024’te 28 bin 83’e çekilmiş. 2020’den bu yana artış görülen kontenjanlar beşinci yılda ciddi denilecek oranda azalmış durumda. Açık öğretimde yaklaşık 20 bin, özeller, Kıbrıs ve yabancı üniversitelerde küçük kontenjan artışları söz konusu olsa da kontenjan toplamında yüzde 10,5 azalma olmuş.
Kontenjanı Azalan ve Artan Bazı Programlar
Kamuoyunda en popüler programlar olarak bilinen ve 5 binin üzerinde kontenjanı olan programların bazılarında artış olurken büyük bir bölümünde azalma olduğu görülmekte.
Tıp ve Hemşirelik (+276)
Toplam tıp kontenjanı 152, hemşirelik kontenjanı 124 artarken, tıp ve hemşirelik programlarındaki artışın neredeyse tamamının devlet üniversitelerinde olduğu, vakıfların önemli bir kısmında kontenjan düşüşlerinin yaşandığı görülmekte.
İşletme (+1537)
Barajın kaldırılması ile tam doluluğa ulaşan İİBF programlarından birisi olan işletme kontenjanlarında bu yıl oldukça ciddi bir artış yapılmış. Toplam 84 devlet üniversitesinde kontenjanların artırıldığı, 14 devlet üniversitesinde ise kontenjanların düşürüldüğü incelemelerden anlaşılmakta.
Hukuk (-1172)
Hukukta devlette 700 vakıflarda 300, Kıbrıs’ta ise 180 kontenjan azaltması yapılmış böylece toplamda hukuk kontenjanları yüzde 7,7 oranında aşağıya azalma göstermiş. Bu azaltmalarda geçen yıl boş kalan kontenjanların etkisinin olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca kontenjan azalmasında şu anda bu alanda var olan180.000 hukuk mezununun etkisi bulunmakta. 180 bin mezunun yanında 120 bin de hukuk öğrencisi olduğu düşünüldüğünde işsiz kalma bir olgu halini almış durumda.
Mühendislikler (-3455)
2023’te ülkemizde 70 mühendislik programı bulunmaktaydı. Bilgisayar, elektrik ve elektronik, makine, endüstri, yönetim bilişim sistemleri mühendisliklerinde kontenjanlar azalırken yazılım mühendisliğinde kontenjanda artış olmuş.
Mimarlık (-1148)
Mimarlık yüksek kontenjanlı programlar arasında yer almakta. Bu program mezunlarının istihdam olanağı bulmada her geçen gün zorlanmaları program kontenjanında azaltmaya gidilmesine neden olmuş.
Eğitim (-6675)
Toplam eğitim kontenjanı 42.046’dan 35.371’ya çekilmiş. Yıllardır yazıyoruz ve söylüyoruz öğretmen yetiştiren kurumların kontenjanlarını azaltın diye. Nihayet YÖK’ün ayakları suya erdi ve doğru olanı yaptı. Umut veren bir gelişme ve sürdürülmeli. Yılda ortalama 20 bin öğretmen atanıyor ve bu atama sayısı da gelecek yıllarda düşecek. O nedenle sayının azaltılmasına devam etmek gerekmekte.
İlahiyat ve İslami İlimler (-7865)
YÖK’ün bu alanda yaptığı hamlesini alkışlamak gerekmektedir. İlahiyat kontenjanları son yıllarda öyle abartılı bir biçimde şişirildi ki en yüksek kontenjana sahip olan alan noktasına getirildi. Siyaseten büyütülen İlahiyat ve İslami İlimler alanı nihayet gerçeklerin görülmesiyle belli bir seviyeye çekilmiş gibi görünüyor. Ancak çekilen bu seviyenin de yeterli olmadığını belirtmeliyim.
Görsel İletişim ve Tasarımı (+1500)
Görsel iletişim tasarımı yeni bir alan olması nedeniyle mezunların iş bulma noktasında avantajlı oldukları bir program. O nedenle program kontenjanı 3559’dan 5059’a çıkartılmış.
Sonuç olarak, her yıl milyonlarca gencin büyük umutlarla hazırlandığı yükseköğretim kurumları sınavı tercih aşaması tamamlanarak öğretim sürecinin başlaması beklenmekte. Son üç yılda tercih yapma hakkı olan yaklaşık 2,9 milyon genç tercihte bulunmadı ve 2024’te 28.944 kontenjan boş kaldı. Bu olumsuz tablonun nedenleri üzerinde durulmalıdır. İkinci öğretimin kaldırılmasının yanında, yükseköğretimin başta nitelik ve demokratikleşme olmak üzere diğer yapısal sorunlarını çözecek adımlar ivedilikle atılmalıdır.