Mutlu Hesapçı
Hayat ağacımızın köklerini arayarak mı geçiyor bir ömür?
Gençlikte her şeyin sağlam gerekçesi var; evlenmek istememenin de kariyer sahibi olmanın da kaybolmanın da ve daha bir sürü şeyin çünkü gençsin her şey değişebilir, zaman var diyerek akışında ilerliyorsun! Ne zaman yaş alıyorsun işte o noktada ailene düşüyorsun; anneanneni, babaanneni, dedelerini, anneni, babanı, kuşaklar ötesi akrabalarını daha iyi anlamak istiyorsun. Çünkü, kendi hayatına sahip çıkma zamanın geldi ve köklerinde kalmak, aynı zamanda onlardan bağımsız da bir hayat kurmak istiyorsun. Ve böylece hayatı anlama sürecin başlıyor, bu duruma yüzleşmeler diyebiliriz, sanki kaçtığın yerden yeniden başlıyorsun hayata, ne tuhaf!
Giden aşkı rahatsız etmekten ben korkarım!
‘Zeytin Ağacı’ dizisi tam da bu duygular içindeyken başlamıştı, önüme kocaman bir ‘Zeytin Ağacı’ bıraktı ki benim çocukluğum ağaçları sahiplenerek geçti, çok ağacımız vardı; zeytin, şeftali, ceviz, dut vs. ama dizi benim ağaçlarımı kökünden söktü, bildiğim ve kaçtığım ‘Aile Dizilimi’ hikâyesini bana hatırlattı. Zaman Bey’e gitmek çok istedim ama onun dizi kahramanı olduğu aklıma geldi ve irkildim. ‘Zeytin Ağacı’nın ilk sezonunu bu duygularla izlemiştim, o dönem takılmadım çünkü takılırsam üzülecektim sadece ilk sezondan kendime aşk hikâyelerini aldım, ne de olsa sadece kendi canımı acıtacaktım; çünkü giden aşkı rahatsız etmekten ben korkarım!
Ben nasıl devam edeceğim şimdi hayata?
‘Zeytin Ağacı’ dizisinin ilk sezonunu hafif yaralarla atlattım ama şunu yaptığımı hatırlıyorum; E-Devlet’ten soyumu sopumu sorguladım. Ben unutmak istedikçe aralarda geçmişe dair unutulanlar su yüzüne fark etmeden çıktı; “Ben bir şey hatırladım…” diyerek başlayan bir sürü hikâye. Eee ben nasıl devam edeceğim şimdi hayata? Bu düşünceler içindeyken dizinin ikinci sezonu geldi! Nerede kaldığımızı ben de merakla ama korkarak izledim. Çünkü bu kez kendimi de bulma derdine düşmüştüm; çünkü bir dizi düşünün annen farkında olmadan o hikâyenin içinde, anneannen bir şey anlatıyor, yurt dışındaki arkadaşların, Fransız arkadaşların bu diziden dolayı aile dizilimine sardıklarını söylüyor ben tabii ki tüm bunlara kayıtsız kalamazdım. Belki de dizinin başarısı buydu aslında ve kafadan bizi teslim alıyordu dolayısıyla etkilenmemek mümkün değildi. ‘Zeytin Ağacı’nın ikinci sezonuna başka türlü düştüm!
“Bize bu ihtimalleri hatırlatan, aile mirasımızı görmemizi sağlayan bir yöntem varsa bilimselliğini kanıtlamıyor olmamız onu yok saymamızı gerektirir mi?” Cümlesini izlerken not aldım; dizi bir sağlık sorunu hikâyesinden başlıyor, atalara kadar uzanarak duygusal bir şeye evriliyor yani geçmişimizi sorguluyor! Şimdi sağlık sorunlarımızı düşününce daha iyi anlıyorum köklerinde yatan mirasları ve yüklenilen anlamları, şifa bulma metotlarını ve insanla ilerleyen hikâyesini…
İkinci sezonda Aytaç Şaşmaz dâhil oluyor ve göz dolduruyor
Dizinin ikinci sezonu kendi kaderlerini yeniden yazmaya karar verenlerin hikâyesi, herkes kendi geçmişini çözerek ilerliyor kendi hayat hikâyesinde. Adeta herkesin gözü açılıyor! İkinci sezonda diziye dâhil olan Aytaç Şaşmaz o kadar göz dolduruyor ve o kadar iyi bir seçim olmuş ki izlemeye doyamadım kendisini.
“Zeytin Ağacı’ dünya listelerinde, Netflix’te gösterimde
‘Zeytin Ağacı’ ikinci sezonuyla Netflix’te. İzleyin, ben bu diziden dolayı kaçıncı hayat sezonumda kendimi bulmaya çalışıyorum bilmiyorum. Netflix resmi verilerine göre dizinin 2. sezonu 15.000.000 saat izlenme ve 2.100.000 görüntüleme ile dünyada en çok izlenen dizi olurken; Türkiye’de de zirvenin sahibi oldu. Dizi ikinci sezonuyla dünyada 33 ülkenin top 10 listesine girmeyi başardı. Bütün ekibi yürekten tebrik ediyorum ve kutluyorum.
“Biz iyileşmeye başladıkça ilişkilerimiz de iyileşir...” Ben bu duygudan ilerliyorum artık ama dizide geçen bir cümleye takılıyorum;
"İnsanın kendinde çözemediği şeyi bir başkasında çözmeye çalışmasının bir anlamı var mı?”
Bilmiyorum ki bunu bilsem bu yazıyı yazmazdım zaten!