Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

Çocuk İşçiler Dört Mevsim Her Yerde

Yaz kış fark etmiyor. Çocuk işçiler dört mevsim her yerde. Yaz mevsimi ve okullar kapalı olmasına rağmen hemen her yerde; tarlada bahçede, bağda, küçük, orta, büyük özel işletmelerde ve hatta kamuda geçici işlerde fark etmiyor çocuk işçilerle her yerde karşılaşmak mümkün. Oysa yaz dönemi tatil ve çocukların çocukluklarını yaşaması gerekiyor. Bu yaşı küçük çocukların büyük emek sömürüsüne dur diyen, çocukları arayan, soran ve çalıştıkları işyerlerini denetleyen yok. Piyasaya tam bir başıboşluk, kuralsızlık ve yasa tanımazlık hakim.

Sahada yaşanan bu yasa tanımazlık düzenini çocuk işçiliğinin dayanağını oluşturan yasaya uygun olarak düzenlemek adına MEB’in hazırladığı Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi de esas olarak çocuk işçilik sürecinin pekiştirilmesine hizmet etmekte. Belgede, “Mesleki ve teknik eğitim, bireylerin iş gücü piyasasına katılmaları için gerekli bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandırmaktadır. Aynı zamanda bireylerin kariyer geçişlerini başarıyla yönetebilmeleri için yaşam boyu beceri edinmelerini sağlamaktadır. Özünde bir meslek edindirme faaliyeti olarak tanımlanabilecek olan mesleki ve teknik eğitim, tüm sektörler üzerindeki etkisinin yanı sıra kişilerin sosyal rollerini de belirlemesi açısından çok paydaşlı açık bir sistemdir.

Meslek sahibi olmak, bireylerin sadece ekonomik bağımsızlıklarını kazanmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kişiyi bir meslek ağına dâhil eder ve toplum içinde saygınlık kazanmalarına yardımcı olur. Bir mesleğe sahip olmak, kişilerin sosyal kimliklerini güçlendirir ve onları topluma daha sıkı bağlar. Meslek sahibi bireyler, sahip oldukları bilgi ve becerilerle topluma katkıda bulunur, bu da sosyal dayanışmayı ve toplumsal refahı artırır. Ayrıca, meslek sahibi olmak, bireylerin özgüvenlerini artırır ve sosyal etkileşimlerinde daha aktif ve etkili olmalarını sağlar.” denilmektedir.

1 GÜN OKULDA 4 GÜN İŞTE

Politika Belgesi, yukarıda yer alan naif yaklaşımı benimsemiş olsa da, bu durum 14 yaşında bir çocuğun 1 gün okulda 4 gün işletmelerde çocuk işçi olarak çalışıyor olma gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. Çocukların okulda geçen 1 günde aldığı temel akademik eğitim süresi bütün sürelerin sadece %11’ine karşılık gelmekte. Böyle bir sistemi abartılı yorum ve analizler yaparak ön plana çıkarmak ve ebeveynlerin çocuklarını bu merkezlere göndermesini teşvik etmek temel çocuk hakları ve bilim etiği ile çelişen bir durumdur. Ebeveynlerin içinde bulunduğu yoksulluğa, ekonomik sorunlara ve çaresizliğe bir nebze olsun derman olur düşüncesiyle çocuklarını söz konusu merkezlere göndermesini anlayabiliriz ancak, devletin ve işverenlerin bu durumu fırsata çevirmek için kullanmasını anlamak ve kabul etmek asla mümkün değildir.

Belgede, “Ahilik Geleneğine” atıf yapılarak çocukların 7 ve 8.sınıftan başlayarak meslek eğitimine yönlendirilmesi önerilmekte. Önceki Bakan Mahmut Özer kendisine sorulan bir soruya verdiği yanıtta, “Mesleki eğitim merkezlerinde 2023 yılı başında 1 milyon 404 bin kursiyerin 295 binin 18 yaş altı çocuklardan oluştuğunu” ifade etmişti. Bakan Özer’in açıklaması, MESEM Projesinin çocuk işçiliğini özendiren ve teşvik eden bir uygulama olduğunu doğruluyordu. Oysa çocuklar için işçilik zaman zaman yaralanmalara, sakat kalmalara hatta ölümlere kadar giden sonuçlar doğurmakta.

Sonuç olarak, meslek eğitimi genelde yoksul ailelerin çocuklarının devam ettiği, zamanla eğitimden koparılıp ucuz işgücü haline getirtilmekte olduğu bir süreci içermekte. İşveren örgütleri ve siyasal iktidarlar “meslek lisesi memleket meselesi” diyerek meslek eğitimine bir değer atfediyorlar, ancak geldiğimiz aşama meslek lisesinin memleket meselesi olmaktan çok bir “yaşama tutunma” meselesine dönüşmüş durumda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi