Mutlu Hesapçı
Bir filme sığamayacak kadar zengin bir yaşam
Yıllar önce Tv8 koridorlarında gördüm kendisini. Öyle heybetliydi ki gözlerimi alamamıştım tam bir stardı. Sadece bir merhaba diyebildim o kadar, çünkü kendisini kanlı canlı görünce inanamıyor insan. O etkiyle bir hafta boyunca kafamda şarkıları durmadan çaldı ve o güçlü sesi insanı çok etkiliyordu. Sonra Beyoğlu’nda bir mekânda sahneye çıktığını öğrendim ve ne şanslıyım ki kendisini sahnede izledim. Sanırım son sahne performanslarından birini yakalamıştım. Ölmeden önce Cem Karaca’yı ben gördüm ve izledim diyebilmek ne kadar anlamlıymış, yıllar geçince daha da iyi anlıyorum şimdi. Cem Karaca çok özel bir ses ve çok özel bir insandı. Hayat hikâyesi ilginçti, dönüşümü ve değişimi çok acayipti. Kendisini bir filme sığdırmak çok zor çünkü hayatının her döneminde çok şey var. Sıradan değildi, sıra dışıydı. Değişmeyen tek şeyi güçlü sesi ve görüntüsüydü belki de… Cem Karaca şimdi filmiyle vizyonda sanki canlanmış ve kendi filminde oynuyor gibi. İsmail Hacıoğlu her şeyiyle Cem Karaca olmuş; sesiyle, tipiyle, mimikleriyle, tavrıyla, tarzıyla muhteşem oynuyor. Son yıllarda izlediğim en iyi performanslardan biri diyebilirim, benzerlik olarak ise çok şaşırtıcı. ‘Cem Karaca’nın Gözyaşları’ filmine dair merak ettiklerimi mail yoluyla yönetmeni Yüksel Aksu’ya sordum. Ekonominin ve ülkenin geldiği noktada bazı şarkıları var ki yerini tam buluyor; ‘Yoksulluk Kader Olamaz’ ‘Beni Siz Delirttiniz’ ‘Namus Belası’ ve daha niceleri… Kendime hep söylediğim ve duygularımın coştuğu şarkıları ‘Sevda Kuşun Kanadında’ ve ‘Sende Başını Alıp Gitme’ Filme gidin sonra Cem Karaca şarkılarına bırakın kendinizi. Herkese iyi pazarlar olsun!
Sizin dünyanızdaki Cem Karaca ne anlam ifade ediyor?
Çocukluğumdan ilk gençliğime ve bu yaşıma kadar olan bir hayranlık…
Cem Karaca’nın en sevdiğiniz özelliği ve en sevdiğiniz şarkısı hangisi?
Kabına sığmayan yaratıcılığı, yerelliği, ulusallığı ve evrenselliği bir paydada buluşturabilmesi. Şarkı olarak bir tanesini seçmek çok zor ama şartsa EMRAH diyebilirim.
“Hayran olduğum bir sanatçının biyografisini çekmek bana nasip oldu”
Cem Karaca film projesinde senaryoda imzanız var ve yönetmen olarak yer aldınız. Bu filmin bir parçası olmanın duygusu nedir, çekinceleriniz oldu mu ve ortaya çıkan işten memnun musunuz?
Hayatımın bütün evrelerinde hayran olduğum bir sanatçının biyografisini çekmek bana nasip oldu. Çok mutlu oldum. Hayır, hiç çekincem olmadı. İş güzel çıktı bence, en azından idare eder diyelim.
Kendinizi kısıtladığınız bir proje oldu maalesef engellerle karşılaştınız ve Cem Karaca’nın kısıtlı bir dönemini anlatabildiniz. Bu engeller sizi ne kadar etkiledi ve Cem Karaca’nın hangi dönemini anlatıyorsunuz?
Cem Karaca’nın ilkokul yıllarından başlayıp, çocukluğundan ergenliğine, genç sanatçı olarak ünlenmesinden startına uzanan ve akabinde sürgüne gönderilen dönemini, sonrasında Türkiye’ye dönüşü olan 1987 tarihine kadar olan sürecini ele aldık. Aksi takdirde bir filme sığamayacak kadar zengin bir yaşam tabii ki!
“Pink Floyd’un bile tam dolduramadığı stadyumu, tıklım tıklım dolduruyorlar”
Cem Karaca’ya dair okumalar ve hayatına dair araştırmalar yaparken en çok şaşırdığınız, hayran olduğunuz, bilmediğiniz, onun hayatına dair sizi en çok üzen neler oldu?
1968’lerde Avrupa Rock Festivali’ni sallıyorlar, tüm dünya televizyonları ve müzikseverlerin büyük ilgisini çekiyorlar biri bu. Diğeri Londra’da 1979’da bir gün önce Pink Floyd’un bile tam dolduramadığı stadyumu, tıklım tıklım dolduruyorlar. Bu iki şey beni şaşırttı. Ayrıca bir konserinde bomba patlaması ve başka bir konserinin kurşunlanması, şaşırdığım olaylardan bazılarıdır. Hayran olduğum ve beni etkileyen en büyük olaylardan bir tanesi Nazım Hikmet’in ‘Kerem Gibi’ şiirini şarkılaştırıp söylediğinde şarkının giriş ritimleri ile tüm konsere gelen seyircilerin aynı anda ayaklarını yere vurmasıydı. Cem Karaca’nın hayatında beni en çok üzen olay Almanya döneminde babasının cenazesine gelememesi ve bu süreçte vatandaşlıktan atılması ve 400 yıl ile yargılanmasıdır. Ve esasen ona yapılan haksızlıklar ve erken ölümüdür.
Filmin hazırlık süreci nasıldı, castı nasıl belirlediniz?
Filmin hazırlık süreci Nisan ayı gibi başladı ve profesyonel ekiplerle birlikte yaklaşık 5-6 aylık bir ön hazırlık süreci geçirdik. Cast çalışmalarımızda benzerlikleri, iyi oyunculuk vs. bir sürü veriyi ele alıp, titiz bir çalışma yürüterek ilerlettik.
“İsmail Hacıoğlu gibi bir yetenek dünyaya çok zor gelir”
Özellikle İsmail Hacıoğlu’na nasıl karar verdiniz? İsmail Hacıoğlu’nun performansı müthiş, şarkıları kendisi mi söyledi ve oyuncuya dair neler söylersiniz?
Tek bir deyimle şunu söyleyebilirim: ‘Sahne hayvanı’. Böyle bir yetenek dünyaya çok zor gelir. Kıymetini başta kendisi ve mesleki habitatı, sonrası seyircisi bence iyi bilmeli diye düşünüyorum. Yapımcılar, cast direktörü, asistanlarım ortak akılla karar verdik. İsmail’in yetenekli olduğunu biliyordum ama bu kadar yetenekli olabileceği bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Filmde Cem Karaca’nın tüm şarkılarını İsmail kendisi söyledi. İlk başta şarkıları Cem Karaca’nın kendi sesinden kullanmak istedik fakat İsmail çalışıp kendisini dinlememi istedi ve bu doğrultuda mükemmel bir sonuç çıkardı.
“Şarkıları gibi gür ve sıra dışı ve toplumcu ve filozofik”
Cem Karaca’nın hayatına baktığınızda nasıl bir hayat yaşamış, sizde bıraktığı duygu ne oldu?
Destan gibi, başka bir deyimle epos gibi, tragedya gibi, bir roman, bir sinema gibi. Şarkıları gibi gür ve sıra dışı ve toplumcu ve filozofik. Bir dünya starı gibi. Bir toplumsal fenomen, bir sanatsal cereyan gibi…
Gerçek hayat hikâyesinden uyarlanan filmler son yıllarda ön plana çıkmaya başladı. Siz bundan sonrası için birinin gerçek hayat hikâyesiniz çekmek isteseniz, bu kim olurdu?
Var böyle bir şey şimdilik sır kalsın.
Cem Karaca’yı eminim bilmeyen yoktur ama gençlerin daha da yakından tanıması gerekir diye düşünüyorum. Seyirciye buradan seslenelim istiyorum, neler söylersiniz? Filmde nasıl bir Cem Karaca portresi var?
Sadece gençlerin tanımasını değil, yaşlıların da yeniden hatırlamasını ve dünya müzik tarihinin de yakından tanımasını istiyorum. Acıları, sevinçleri, kederleri, yaratma sancıları, kısacası insan gibi bir Cem karaca portresi çizmeye çalıştık.