Baz etkisine yüklenen beklenti

Perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Nisan ayı Para Politikası Kurulu (PPK) vardı. Kurul kararı piyasadaki ağırlıklı görüş olan politika faizinin değişmeyeceği beklentisine paralel geldi ve politika faizi yüzde 50 seviyesinde sabit tutuldu.

2023 yılı Mayıs ayındaki seçimlerin ardından değişen Merkez Bankası yönetimi Temmuz ayındaki enflasyon raporunda 2024 yılı için yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 33 olarak açıklamış ve bu ‘gerçekçi’ beklentisiyle de kredibilite kazanmıştı. Kasım ayındaki yılın son enflasyon raporunda bu beklentide küçük bir revizyon yaparak yüzde 36’ya yükseltti. 2024 yılının ilk enflasyon raporunda da bu beklentisini korudu. Bununla birlikte, hem tüm ekonomi yönetimi hem de Merkez Bankası PPK kararları aracılığı ile yüzde 36 olan bu beklentiye olan inancını sürekli vurgulamaya devam ediyor.

PPK metinlerinde enflasyondaki gelişmelerin yakından takip edildiği, öngörülen gelişmelerin aksine bir fiyatlama gelişmesinin olması durumunda gerekenin yapılacağı vurgusu, olması gerektiği gibi devam ediyor. Ancak son bir iki aya bakıldığında, Merkez Bankası’nın aylık enflasyon gelişmelerinden ziyade baz etkisi ile hızlıca gerileyecek olan yıllık enflasyon oranına odaklandığı algısı yaratıyor. Yıllık enflasyon, Nisan ve Mayıs aylarında biraz daha yükselerek yüzde 70’in üzerine çıkacak gibi görünüyor. Ardından Haziran ayında az da olsa gerilemesi, Temmuz ve Ağustos aylarında ise hızlıca, 15 puanın üzerinde gerilemesi bekleniyor. Bu beklentide olmak için önemli analizler yapmaya gerek yok. Mayıs ayında doğalgaz sübvansiyonunun sona erecek olmasıyla artacak olan enflasyon, sonraki üç ayda baz etkisiyle, matematiksel bir sonuç gereği düşecek. Geçtiğimiz yılın Haziran-Ağustos dönemini kapsayan üç aylık döneminde, seçim sonrası döviz kurunda yaşanan sert yükselişlerin de etkisiyle, enflasyon kabaca yüzde 24 seviyesindeydi. Dolayısıyla bu yılın aynı üç aylık döneminde aylık enflasyonu yüzde 3 seviyesinde tutmayı başarsak bile yıllık enflasyonumuz yaklaşık 15 puan, olur da aylık yüzde 2 seviyesinde tutmayı başarırsak da yıllık enflasyonumuz yaklaşık 18 puan gerilemiş olacak. Ve bir anda yüzde 60’ın altına inip, yüzde 50 seviyelerine yakınsayan bir enflasyonu konuşuyor olacağız.

Reel faizin bugünkü politika faizi ile 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi arasındaki fark olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla halihazırda politika faizimizin yüzde 15 gibi oldukça yüksek bir reel faize işaret ettiğini söyleyebiliriz.

Ancak belirsizliğin ve oynaklık olasılığının yüksek olduğu piyasa ve dönemlerde enflasyon oranının da sanki hiç düşmeyecekmiş, düşürülmesi başarılamayacakmış gibi düşünerek reel faiz hesabında kullandığını da görüyoruz. Bu hesabın yanlış olduğu bilindiği için adına reel faiz denmiyor belki ama en azından politika faizinin seviyesinin yorumlanmasında kullanıldığını görüyoruz. Bu çerçeveden baktığımızda ise politika faizimizin yüzde 20’ye yakın bir negatiflikte olduğu görülüyor.

Merkez Bankası’nca yapılan Piyasa Katılımcıları anketi sonuçları incelendiğinde 12 ay sonrası için enflasyon beklentilerinde ciddi bir iyileşme var. Orta Vadeli Program’ın açıklanmasından sonraki ilk PKA sonuçlarında 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 45’in üzerindeydi. Beklentilerin yüzde 85 gibi anlamlı bir çoğunluğu 12 ay sonra enflasyonun yüzde 40’ın üzerinde olacağını düşünüyordu.

Son açıklanan Nisan ayı anketine baktığımızda ise beklentilerin ciddi anlamda gerilediğini görüyoruz. 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 35 seviyesine inmiş durumda. Beklentilerin yüzde 82’si, 12 ay sonra enflasyonumuzun yüzde 30 ile yüzde 38 aralığında olacağı yönünde. Bu da bize piyasanın, Merkez Bankası hedeflerine inandığını ve inanmaya da devam ettiğini gösteriyor. Bu elbette olumlu bir durum. Merkez Bankası’nın kredibilitesinin eski güzel günlerindeki gibi yüksek olduğunu ifade ediyor. İşte Merkez Bankası tam da bu inancı kullanarak, politikasını sanki son 1 yılda kazandığı kredibilite ve gerçekleşecek baz etkisi üzerine kuruyor gibi.

Enflasyondaki aylık gelişmeler Merkez Bankasının öngördüğü şekilde, oldukça iyimser bir şekilde ilerler ve dezenflasyon süreci yılın ikinci yarısında gerçekten etkili ve sürdürülebilir bir biçimde gerçekleşirse Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi ayakta alkışlanacak. Ancak, öngördüğü gibi gitmez ve sapmalar yaşanırsa bu durumda da Merkez Bankası enflasyon üzerindeki etkileri iyi izleyememiş, dinamikleri doğru görememiş, gerekli aksiyonu alamamış olacak ve o durumda kimseye bir şey söyleme imkanı da kalmamış olacak. Bu durumda, kendisi dışında başka bir etkiyi sebep olarak gösterme imkanı kaybolacak. Sanki söylediğinin tutmayacağını bilmesine rağmen gurur yapıp değiştiremeyen bir görünümde olacak. Üstelik fiyat gelişmelerini elindeki araçlarla yönetmek yerine, işleri daha da kötüye götüren yöntemlerle yapmayı tercih ederse; örneğin aksi iddia edilse de artık kimsenin inanmadığı bir şekilde döviz piyasasına müdahale gibi önlemlere devam ederse işte o durumda kredibilitesi tekrardan ciddi oranda kaybolur ve beklentilerdeki bozulma bir anda daha da sert fiyatlama hareketlerine yol açıp yeni bir kısır döngüye neden olabilir. Umarım böyle olmaz. Umarım, Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi, Sayın Cumhurbaşkanını ancak yüzde 50’ye ikna edebildi, bunun üzerine çıkma serbestisi yok gibi yorumların sesi yükselmez, piyasada bir bozulmaya yol açmaz.

Benim görüşüm yüzde 36 yıl sonu enflasyon beklentisinin tutturulamayacak kadar iddialı olduğu yönünde. Ancak Merkez Bankası’nın bu beklentiyi açıklarken orta noktası yüzde 36 olan bir aralıktan bahsettiğini unutmayalım. Bu aralığın üst noktası da yüzde 42 seviyeleri. Önümüzdeki bir iki ayı görmeden bir yorumda bulunmak belki erken olabilir ancak şu anki görünümde, yıl sonu için yüzde 36’nın tutturulamayacak bir hedef olduğunu fakat yüzde 42 olan üst bandın da yakınlarında bir gerçekleşme yakalayabileceğimizi düşünüyorum.

Yüzde 40-45 aralığında bir gerçekleşmenin yakalanması durumunda bu bir başarı mı olur yoksa bir başarısızlık mı, o ayrı bir tartışma. Yirmi yıl önce, iki yıl gibi bir sürede enflasyonu tek haneye indirme deneyimimiz varken buna başarı demek elbette zor. Ancak, son altı-yedi yıldır ekonomi yönetimi tarafında yaşadıklarımızı gördükten sonra da en azından parasal politikanın kararlılıkla sürdürülmesi ve sonuca doğru gidilmesi umut verici bir durum olur.


Kaynak: Verimetrik


Kaynak: Verimetrik


Kaynak: Verimetrik


Kaynak: Verimetrik


Kaynak: Verimetrik

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Ekmekçi Arşivi