Nuray Babacan
Seçim sonrası senaryoları ve CHP’yi bekleyen kavşak
Bir aydan kısa bir süre sonra Türkiye önemli bir kavşağa gelecek. Bu iktidar değişse de değişmese de yaşanacak. AKP’deki olasılıkları ve kafa karışıklıklarını aktardık. Seçimin ikinci büyük aktörü CHP’de yaşanacak değişim de kaçınılmaz olacak. Siyasette ileriyi görenler, şimdiden bunları tartışıyor.
Konuya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu merkeze oturtarak bakarsak, olası yansımaları da gayet net görürüz. İmamoğlu, seçim yarışında üzerine düşeni yaparak, mitinglere devam ediyor. Şimdiye kadar 15 civarında il ve ilçede yaptığı mitingler dikkat çekti.
Mitingler, bilinen görüntülerin dışında bire bir insanlarla temas ve yakınlık açısından değerlendirmeye değer. Uzman siyasetçiler, seçim dönemlerinde yapılan mitingler için ‘alanlara değil, sokaklara ve balkonlara bakın’ derdi. ‘Eğer oralarda ilgi varsa, sorun yok’ analizi üzerinden gidilirse, İmamoğlu’nun sokakta karşılığı olduğu, seçmenle içten diyalog kurduğu kimsenin dikkatinden kaçmadı.
İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sahadaki varlığı, Millet İttifakı’nın küçük ortaklarından daha fazla sinerji yaratıyor. Ancak bu sinerjinin özellikle İmamoğlu için seçimden sonra taşıdığı anlamı konuşmak gerekir.
Seçimin sonuçları İmamoğlu için iki farklı ‘kader çizgisi’ anlamına gelecek. Birincisi, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki süreçte, CHP’nin yenilenmesi. Bu konuda birden fazla seçenek var. Kılıçdaroğlu’nun ‘seçilirsem, genel başkanlığı derhal bırakırım’ tavrından uzaklaştığı son açıklamasıyla belli oldu. Kılıçdaroğlu’nun, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçene kadar iki görevi bir arada sürdüreceği belli gibi.
Bu şu anlama geliyor. Genel seçimlerden 10 ay sonra yapılacak yerel seçimlere partisinin başında gidip, listeleri hazırlamak isteyecek. Aksi durumda, 10 ay içerisinde partisinde bir olağanüstü kurultayla yeni genel başkanın belirlenmesi gerekecek. Kılıçdaroğlu’nun ciddi devlet sorunlarıyla uğraşırken parti içi yarış gibi bir başlık açmayacaktır. Zaten, çevresindekilerin telkini de bu yönde.
Sonuçta, tarih daha geç de olsa, CHP bir kurultay sürecini yaşayacak. Bu durumda genel başkanlık görevini vekaleten sürdürmesi beklenen Faik Öztrak ile Oğuz Kaan Salıcı gibi isimlerin genel başkanlık yarışına çıkacağı konuşuluyor.
Bu süreçte, seçim kampanyasının güçlü aktörlerinden olan Ekrem İmamoğlu’nun ne yapacağı önemli. Kesin olan bir konu var ki, İmamoğlu her iki durumda da CHP genel başkanlığı yarışına girecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, cumhurbaşkanlığı yardımcısı gibi sıfatlarını taşıyan İmamoğlu’nu genel başkanlık yarışında göreceğiz.
Tabii, CHP’deki herkes kendisini kucağını açmış bekliyor olmayacak. CHP içerisinde azımsanamayacak sempatisi olan İmamoğlu’nun bir o kadar da varlığından rahatsız olanlar bulunuyor. Parti içindeki güçlerini yitireceklerini düşünen eski kadrolar karşı çıkacak. Daha genç olanlar ve toplumun taleplerini daha iyi okuyanlar, ‘heyecan dalgası yaratan’ İmamoğlu’ndan yana tavır sergileyecek.
Örneğin, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yapılması konusunda açıktan pozisyon alan ve çalışan Canan Kaftancıoğlu’nun artık İmamoğlu’nun yanında olmadığı kesin. Kaftancıoğlu’nun Salıcı ile birlikte hareket etmesi, ikilinin yakınlığını bilenleri şaşırtmaz.
Kendilerine 10 Aralık hareketi diyen bu grup, ‘fazla merkezde buldukları’ İmamoğlu’na direnecek. 10 Aralık 2005’te İstanbul Dedeman Oteli’nde o dönem DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’nin çağrısıyla biraraya gelen yeni bir siyaset tarzı yaratılması gerektiğini açıklayan isimler arasında bulunan bu grubun, CHP yönetimine ilişkin talepleri aynen sürüyor. Grubun bir kısmının eski etkinliği olmasa da temsilcileri halen CHP’de.
Yani seçimden galip çıksa da CHP’deki heyecan dalgası ve yarış bitmeyecek. Bu heyecan dalgasının güçlü bir CHP, tazelenmiş bir genel merkez, Türkiye yönetimine talip yeni kadrolarla çıkma olasılığı az değil.
Bu hikayenin diğer versiyonu hem CHP hem de İmamoğlu için hiç iç açıcı değil. Seçimi Cumhur İttifakı’nın kazanması durumunda, taşlar yerinden oynayacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın askıya aldığı İmamoğlu’na siyasi yasağı senaryosunu yeniden vizyona koyması kimseyi şaşırtmaz. Zira bu konuda ne kadar kararlı olduğu, seçim öncesinde bunu yapmasının ciddi oy kaybına neden olacağına dair araştırmalar ve partinin ileri gelenlerinin uyarıları üzerine askıya alındığı biliniyor.
Siyasi kaos işte o zaman başlayacak. İmamoğlu siyasi bir kararla hem İstanbul yönetiminden hem de siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılacak. İtirazlara, tepkilere, hukuksuzluk eleştirilerine kulak tıkanacak. Çok tartışmalı, vahim bir kararın alınması, Türkiye’ye de çok şey kaybettirecek. Belki de ülkedeki asıl değişimi bu tetikleyecek.
Hem seçim yenilgisi hem de İmamoğlu operasyonu CHP’de deprem yaratacak. Öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir olağanüstü kurultayla genel başkanlığı bırakması beklenecek. Seçim yenilgisi artık taşınamaz bir noktaya gelecek. İmamoğlu gibi toplumda karşılığı olan bir aday bulunamayacağı için CHP’nin genel başkanı 10 ay sonra yapılacak yerel seçimlere yaralı girecek. Bu siyasi depremin getireceği sonuçlar, ANAP ve DYP’nin son genel başkanlarına düşen görev gibi, partiyi siyasetin kıyısına doğru sürükleyecek.
Seçim sonuçları için ayrıntılı analizlerin, anketlerin yapıldığı bu dönemde, çok değil bir ay sonra yaşanabilecek bu olasılıklara kafamızı uzatalım dedik. Siyaseti, günlük gelişmelerin ötesinde yorumlayabilenler, artık kulislerde bunları konuşuyor.