UNUTULMAZ 2020…

Özel televizyonların haber merkezlerinde çalıştığım yıllarda bazı klişe laflara kızardım. “Yürekleri dağladı” lafı o kadar çok sık önüme gelirdi ki; yerini bulsun bulmasın bu sözü haber metninden çıkartırdım.
Hastane önünde incir ağacı, doktor bulamadı bana ilacı… Feryat, figanın ardından yüreklerimiz dağlanırdı.
Çare bulamayan, yatak bulamayan hastalara yüreğimiz dağlanır,
İşçiler topluca kapı önüne konur, yüreğimiz dağlanır,
Kadınlar, çocuklar şiddete uğrar, yüreğimiz dağlanır,
Sokak hayvanlarına olmadık işkence yapılır, yüreğimiz dağlanır,
Dağlarımız, ovalarımız ona buna peşkeş çekilir, yüreğimiz dağlanır…
Türkiye’de sıradanlaşan olaylar yıllardır böyledir. Ancak 2020 yılı çok farklıydı. İnsanlık bu yılı unutamayacak. Tarihte kentleri, köyleri yok eden salgınları yaşamadık ama acayip sıkıntılı bir yıl geçirdik. Hani derler ya; içsel ve dışsal(yani maddi ve manevi!) umutların tükendiği bir yıl oldu. Yüreklerin dağlanmasını bırak; delip de geçti 2020 yılı. Gerçi, İstanbul depreminin olacağı yıl; 2020’yi falan sollar… Şimdiden söyleyeyim.
Bu yıl, Karadeniz’de sel, Elazığ ve İzmir’de depremin yürekleri dağlamasını da es geçmeyelim.


KORONASIZ GÜNLER YAKIN MI?
‘Saldım çayıra mevlam kayıra’ misali, insanlarını yokluğa mahkum eden iktidar, salgının kalkanı olan maske dağıtımını bile eline yüzüne bulaştırdı. Şimdi merakla beklenen aşıları sağlık kuruluşlarına, ocaklara nasıl dağıtacak?
Aşılamada düzen sağlanacak mı? Her alanda sıra bozmayı pek seven insanlarımız ve de etkili yetkili kadrolarımız bu işi nasıl götürecek? Herkesin en merak ettiği bu olsa gerek.
Dünya aşıdan sonra da salgının izlerini kolay kolay silemeyecek. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Özellikle gelişmiş ülkelerde insanlar arasında mesafe hep var olacak. Biz de ise bir yıla kalmaz yine sarmaş dolaş oluruz. Düğünler, taziyeler, asker uğurlamalar kaldığı yerden devam eder.


SEN ÖLDÜN… İSTATİSTİK OLDUN…
İnsanın içini açan(!) turkuaz renkli tabloda yayınlanan sayılara kısa sürede alıştık. Gerçeğin ifadesi olan sayılar herhalde sadece bizde, güç sahipleri ve onların hesap uzmanlarının (!) kafasına göre yorumlanıyor. Sağlık Bakanlığının verileriyle belediyeler ve Tabip Odalarının verileri bir türlü uyuşmadı. Vaka ve ölüm sayılarının gizlendiği iddiası hiç bitmedi.
Sayıları milyonları bulan ve çoğu sağlıksız koşullarda barınan Suriyeliler başta olmak üzere sığınmacılarda can kaybını öğrenemedik. Cezaevlerinde koğuşlarda üst üste kalanlar arasında kayıplar nedir? Bilmiyoruz.

HARÇ BİTTİ, YAPI PAYDOS…
Zaten krizle boğuşan ülke ekonomisi salgınla adeta çöktü. Büyüme hesaplarının zengin azınlığın alım gücüyle ölçüldüğü ülkemizde işsizler kervanına ilk kez yığın yığın esnaf da katıldı. Salgından önce bir şekilde idare eden esnaf kepenk indirdi, vasıflı vasıfsız binlerce emekçi işsiz kaldı.
Tarım ve hayvancılık dibe vurdu. Yıllarca ihmal edilen, ithalatla terbiye edilmeye çalışılan çiftçi ekemez, yetiştiremez hale getirildi. Tarım kooperatiflerine, bankalara borçlu olan çiftçi, ilk kez üretim araçlarına haciz konulduğu bir yılı yaşadı.
Canım ülkemde bazı günler her şey durdu, hayat akmadı ama doğa katliamı ara vermeden sürdürüldü. Ülkenin dağ ve ovalarında maden arama, HES ve JES sondajlarına, yöre insanların tepkilerini sosyal medyadan öğrendik.
Unutulmaz 2020’nin çarpıcı izleri böyle… Siz yine de enseyi karartmayın. Umutsuz yaşanmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi