TARİHİN ÜZERİNE BETON DÖKMEK

Turizmde ne zaman saçma sapan bir beton yığını gündeme gelse dünyanın tanıdığı, Almanya yetişmesi Türk turizmci Vural Öğer aklıma düşer. Yıllar önce kendisiyle yaptığım bir röportajda, dünyanın artık devasa turizm yatırımlarından vazgeçtiğini söylemiş, şöyle konuşmuştu:
“Artık insanlar doğayla birlikte planlanan otel ve motelleri tercih ediyor. Mesela Kuşadası cehenneme dönen yerlerden, çok düşük fiyatla müşteri gönderiyoruz buralara. Zengin ve orta gelirli Avrupalılar burayı tercih etmiyorlar.”
Bizde adeta bir kural haline gelmiştir, bir yerde bol kazançlı bir etkinlik ortaya çıkarsa; ‘altına hücum’ misali oraya saldırılır.
Göçek Koyu’nun başına gelen de budur.

Göcek eskiden küçük bir balıkçı köyüydü, 80’li yıllarda yıldızı parladı, 20 yıl içinde ülkemizin önemli yat ve tekne bağlama yerlerinden oldu.
Şimdilerde Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı bir mahalle statüsünde. Dünyanın en güzel koylarına açılır ama Göcek’te denize girecek yer bulamazsınız. Tüm kıyı adeta yat limanı haline gelmiştir. Yazın tekne trafiği, İstanbul’un E-5 yoğunluğu gibidir. Tekneyle açıldığınızda ise adeta cennete düşersiniz.

OSMANAĞA KOYUNUN BAŞINA GELENLER
Yağmacıların göz diktikleri alanlardan biri de Göcek’te Osmanağa koyu.
Tatlı su kaynağının bulunduğu yer şimdi plaj için özel sektöre kiralandı. Buraya özgü sazlıklar kesildi, yüzlerce endemik bitki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kıyıda oturup şair gibi “balık mı olsam, deniz mi yoksa” diyebileceğiniz ender alanlardan olan Osmanağa Koyu da yaşadığımız rant ve hızlı kazanç devrine kurban oluyor.
Koyları görmek için “Göcek’i yaşamak” lazım diyerek, bu tekne kasabasının bir derdine daha geçelim.

HARABELER ÜZERİNE HUDUT KAPISI
Onlarca uygarlığın filizlendiği bölgenin orta yerinde kalan Göcek’te de tarihi kalıntıların olması zaten kaçınılmaz. Ancak Göcekliler (çevrelerine meraklı olanlar tabii!) bir bölümü deniz altında kalan Kalimche Harabelerinde arkeolojik araştırma beklerken, üzerlerine beton dökülmesiyle karşılaşıverdiler.
Göcek’teki harabelerin hemen yanında denize dolgu yapılarak, iki katlı Hudut Kapısı için imar planı değişikliğinin tarihi dört yıl öncesine dayanıyor. Elbette itirazlar yapıldı, bilirkişi raporu da “Burada yapılaşma olmaz” şeklinde çıktı ama dinleyen kim? Son olarak kamu menfaati gerekçesi ile çevrecilerin İtirazı reddedildi. Çevreciler konuyu bir üst mahkemeye taşıyacak.
Bölgede yatların giriş yapacağı hudut kapısı olabilecek onlarca yer var, ayrıca Fethiye’de bir hudut kapısı bulunuyor. Zaten bizde yabancı yatlara o kadar kolaylık sağlanıyor ki, teknelerin sıraya girmesine gerek yok, görevliler dev yatlara gidip giriş işlemlerini yapıyorlar.
Göcek Halk Meclisi’nin bir önerisi var… “Göcek Gümrük Kapısı hizmet binasının belde yapısına uygun bir yere ve bölgeye uygun bir mimari ile yapılmasına yardımcı olabiliriz. Öneri olarak “güvenlik, lojistik ve kolaylık” açısından eski Seka iskelesini gösteriyoruz.”
Ancak işin içinde başka çıkar grupları olduğu anlaşılıyor. Planlana hudut kapısında özel sektöre işyeri olarak kiralanacak alanlar var mıdır? Sorusuna bir çevrecinin yanıtı aynen şöyle:
“Zaten ilk projeyi yapan ve buna destek veren kişilerin hedefi Deniz Polisini Yaşatma Derneği üzerinden bu böyle kiraya verebilecekleri ofisler yapmak ve Duty Free açmaktı.”
Siz anladınız durumu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi