Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 1960 yılında kuruldu. Türkiye’yi yöneten iktidarlar bu kuruluşu pek sevmediler, ayak bağı olarak gördüler. Ülkenin önemli uzmanlarını yetiştiren bir okuldu aynı zamanda. Orasından burasından kırpıp küçülttüler veya kadrolaşma için kullandılar. Gel zaman git zaman DPT diye bir şey kalmadı.
Şimdi ‘mega’ olduğu söylenen yatırımların çoğu bu kuruluşun arşivlerinde vardır; hiç olmazsa beyin fırtınası olarak vardır. Mesela İstanbul’un 2 bin yıllarda Çorlu Havaalanı sivil amaçlı uçaklar için kullanılacağını DPT’nin uzmanları kayıt altına almışlardı. İkinci havalimanı yoktu tabii… Atatürk Havalimanı’nın genişletilmesi, Sabiha Gökçen Havalimanı vardı ama…
“Plan mı Pilav mı?” diye dalga geçilerek ülkenin planlı kalkınma dönemi bitti.
Basit hesaptır; günlük hayatını bile planlamazsan kötü yerlere basacağın herkesin malumudur… Hayatın altüst olur, yuvan yıkılır, en hafifi cebin delinir!
Çinli düşünür Konfüçyüs milat öncesinden söylemiş; “Plan yapın… Her bir sorunun cevabı ve çözümü olduğunu bilin” demiş.
Piramitler, tapınaklar hepsi bir planla yapıldı. Herkesin bir planı var, plansız olduğunu iddia edenin bile bir planı var…
Benim aklımı başımdan alan 200 yıl önce yaşamış İngiliz romancı Jane Austen’in şu sözüdür; “Usta bir katil her zaman basit bir plan yapar.”
Ülkemizde DPT’li plan dönemi bitti ama garip garip projelerin çizildiği yeni bir planlı (!) dönem içindeyiz vesselam.
GÖRDES BARAJI
Planlı dersimiz Gördes Barajı; susuzluğa önlem olacak diye bir baraj planlıyorsunuz, bırakın su vermeyi, çevresini susuz bırakıyor, tabanı delik çıkıyor. Gördes Barajı işte öyle bir şey…
Manisa yakınlarındaki İzmir’e su vermesi için kurulan Gördes Barajı yüzünden çevresine bereket saçan Marmara Gölü kuruyor. Nasıl bir yer incelemesi yapıldıysa barajın yapıldığı arazide derin çatlaklar var. Gelin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e kulak verelim:
“Biliyorsunuz DSİ’nin yaptığı ve kentimize yılda 59 milyon metreküp su verilmesi gereken meşhur Gördes barajımız var. ‘Meşhur’ diyorum çünkü sürekli olarak, ‘İzmir’in suyu yoktu, İzmir’e suyu biz getirdik’ şeklinde siyasi söylemler duyuyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere maalesef bu barajın tabanı delik idi ve yeterince su tutamıyordu. Şimdi ne yazık ki tüneli de çatladı arkadaşlar.”
Devletin su işleri barajı bir ara boşaltmış zemin doldurulmuş. Ancak doğayla pek oyun olmuyor, baraj yeniden su kaybetmeye başlamış. Üstelik Marmara Gölü suları buraya verildiği için su kaybını ikiyle çarpın… Yani hem göl sularını hem de yağmur sularını yeraltına aktaran güzide bir barajımız var… Belki de dünyada eşi benzeri yok…
İşte plan böyle bir şey… Her şeyi hesaplayıp yaparsan plan oluyor… Basit bir plan yaparsan akıllı bir katil oluyorsun sadece…
