Cengiz Erdil
ORMANLARI YEDİNİZ; BİTİRDİNİZ...
Bu fotoğraf çok yeni. Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kazıklı köyü yakınlarındaki ormanlarda taş ocağının son hali… Artık ne ot bitecek, ne ağaç toprağa tutunacak.
Bodrum’a Bafa Gölü kıyısından gidenler bilir, burası işlek bir devlet yoludur. Yok, dağların arasındaki köylerden gideyim derseniz, ormanların içine düşersiniz. Milas’ın gözlerden uzak köylerini bağlayan yollarda çoğu çam her türlü ağacın arasından, zeytinliklerden sonra Bodrum Havalimanı’nın yakınlarına çıkıverirsiniz. Güllük Körfezi’nin ünlü Antik Kenti İasos (Kıyıkışlacık) bu rota üzerindedir.
Bu yörede irili ufaklı taş ocaklarını görünce içiniz acır; yangın bir orman düşmanıdır ama ateşe yenilen ağaçlar direnir, yangın bölgesi birkaç yıl içinde yemyeşil hale gelebilir.
Elbette ‘Betonu Sevenler’ işin içinde yoksa!
Onlar açık veya gizli işin içine girmişlerse bir yıla kalmaz asırlık orman alanının yerinde bir site, oteller falan çıkabilir karşınıza…
Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangını bu haftanın önemli gündem maddesiydi. Tamam; hava çok sıcak, insanı yakan rüzgar esiyor, bazı yörelerde yangına zemin hazırlayan kuru bir hava hakim. Bir mangal atığı, bir sigara izmariti veya bir cam parçası toprağa onlarca yılda bağlanan ağaçları yıkıp geçebilir.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat yangınının dört ayrı yerde başladığı bu yüzden düşündürücü olduğunu açıkladı.
Ülkemizdeki çoğu orman yangınının düşündürücü olmasına da şaşırmıyoruz artık.
Manavgat yangınının beş yıldızlı otel ve hastaneler çevresinde çıktığını görünce, kapkara düşüncelere kapılıyorsunuz.
Bölgedeki haberci dostlarımla konuştum; yangının çıktığı yöre örnek orman alanlarından sayılıyor. Çevresinde zeytinlik ve muz bahçeleri var. Bazı seralarda ejder meyvesi, avokado gibi tropikal meyveler yetiştiriliyor.
Deneyimli haberciler yangının çok büyük olduğunu bildirdiler.
Çok yazık oldu çok.
YANGINDAN DAHA SALDIRGANI; TAŞ OCAKLARI
İnsanoğlunun iş makinasıyla daldığı bir orman alanının altını üstüne getirip taş çıkarmasının telafisi yok.
Yeraltı sularının, ağacın yeşereceği toprağın yok edildiği katliamdan söz ediyoruz.
AKP iktidara geldiğinde, yemeyip içmeyip ilk yaptığı işlerden biri Maden Yasasını değiştirmek oldu. 2004 yılından itibaren ormanlarda, derelerde aklınıza gelen her yerde maden çıkarma, taş ocağı işletmesi kurulması mümkün hale geldi. Ülke genelinde ruhsatlı 85 bin taş ocağı olduğu tahmin ediliyor. İzinsiz, ruhsatsız olanları da işin içine katarsanız, ülke ormanlarının yarıdan fazlası delik deşik ediliyor demektir.
Rize İkizdere’de yöre halkının direnişiyle karşılaşan taş ocağı faaliyete geçerse bu fotoğrafın bir benzeri Doğu Karadeniz’in yemyeşil vadisinde ortaya çıkacak.
Türkçemizde ‘Bindiğin dalı kesmek’ diye bir deyim var. Bu yaşananlara ‘cuk’ oturuyor. Yangın söndürme uçaklarını özel sektöre ihale edenler, taş ocaklarına izin verenler. Ormanları, kıyıları yapılaşmaya açanlar… Sizin dünyaya dair hayal kuracak bir ağaç gölgeniz bile yok…