Cengiz Erdil
KAZ DAĞLARI YOLUNACAK KAZ MI?
“Maden mi? Doğa mı?” Toplum sanki bir seçim yapmak zorundaymış gibi şimdi bu soruyu karşımıza dikiyorlar. Paracıların, rantçıların, komisyoncuların, “madeni yeraltında bırakmayalımcılar”ın sloganı bu… Onlar zahmet etmesin; biz çeşitlendirelim… Tarım ve hayvancılığı başa koyalım; doğa, ormanlar diyelim, tarih diyelim, mitoloji diyelim, Homeros’un, Herodot’un, Aristo’nun mekanı diyelim… Sonra da buraya Kazdağları levhası asalım. Burası Anadolu’nun en önemli oksijen deposu sayılır.
Uğraştıkları yer Kuzey Ege işte böyle bir yerdir. Altın madeni için dağları delik deşik ettiler, sonra hiçbir şey olmamış gibi çekip gittiler. Biraz zaman geçti, Çanakkale Boğaz Köprüsü’nün getirisine göz diktiler, belediye meclislerindeki tüm partilerin desteğiyle imar planları üzerinde oynuyorlar.
Şimdi bir de uranyum madeni arama faaliyeti ortaya çıktı. Bölgede zeytincilik yapan çevreci dostumuz Cem Tüzün’den bir mektup var.
Cem Tüzün şöyle yazmış;
“Arıklı köyü Kazdağları güney yamacında. Kuzey Ege'de Edremit Körfezi kıyılarından muhteşem bir vadi içinden geçerek köye birkaç dakika içinde ulaşabilirsiniz. Köyden Kazdağları'na doğru çınar ve karaçam ormanı içinden tırmanışı sürdürürseniz, önce Çanakkale İzmir otoyoluna ve ardından Ayvacık Barajı’na varırsınız.
Daha üst kotlarda Tahtacı Türkmenlerinin rengarenk köyleri. Tırmandıkça sizi insan eliyle bozulan coğrafyalardan koruyan masal kahramanları gibi göknar ağaçları karşılar.
Kış aylarında bu bölgeden toplanan mantarları market raflarında ya da yeni türeyen alışveriş sitelerinde bulmanız olanaksızdır.
Ceylanlar, tilkiler, yaban hayvanları hiç duymadığınız kuş sesleri sizi kuşatmıştır artık. Ancak, siz onları severseniz görünürler.
Bu yörede MTA'ya nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılacak uranyum ve toryum potansiyelini araştırma görevi verildi. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçleri bypass edildi.”
Cem’in mektubu böyle… Bir grup çevre gönüllüsü ve yöredeki üretici köylülerle sondaja karşı çıkıyor davalar açıyorlar.
Sadece Arıklı köyü değil, söz konusu alanda onlarca köy daha var. Üstelik önemli bir antik kentin kalıntıları da burada…
BU İLK ARAMA DEĞİL
Bölgede bu ilk uranyum araması değil. MTA 40 yıl içinde üç sondaj daha yapmış, uranyum bulamamış... Bu dördüncü sondaj çalışması. Yeni bulgu varsa her halde devlet sırrına giriyor!
MTA’nın Türkiye’deki uranyum ve toryum madenleriyle ilgili raporunda şunlar yazılı: “Ülkemizde kurulacak nükleer enerji santrallerinin hammadde ihtiyaçlarının bir kısmının yurtiçinden karşılanabilmesi için, MTA Genel Müdürlüğü tarafından uranyum aramalarına önem verilmiş, yeni uranyum kaynaklarının ortaya konulmasına yönelik olarak arama ve araştırma projeleri uygulamaya konulmuştur. Ülkemizde 12.614 ton uranyum (U₃O₈) ve 380.000 ton toryum (ThO₂) (Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören) görünür rezervi bulunmaktadır. 2017 yılı içerisinde Nevşehir, Aydın illeri ile Trakya bölgesinde nükleer enerji hammaddelerinin aranmasına yönelik çalışmalar devam etmekte olup, olumlu veriler elde edilen sahalarda radyoaktif hammadde aramalarına yönelik 2017 yılında 10.000 m radyoaktif hammadde arama sondajının yapılması planlanmış ve Nevşehir ilinde 13.368 m sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir.”
Görüldüğü gibi Kazdağları’ndaki sondajlarla ilgili bir bilgi yok… Demek ki sonradan karar verdiler. Uzmanlara göre, doğada zaten tek başına bulunması zor olan uranyum tıpkı altın gibi diğer elementlere tutunuyor. “Buradaki uranyum devede kulak olacak” diyorlar.
Maden her yerde çıkabilir ancak bunun bir maliyet hesabı var, Kuzey Ege’nin tarım potansiyeli üstelik de bu kadar tarihi değeri varken, bu çabaya değer mi?
Artık bir düşün; Kazdağları’nın yakasından..