İKLİM ZİRVESİNE DOĞRU

Dünya kasım ayında İskoçya’da yapılacak olan İklim Zirvesi için gün sayıyor. 197 ülkeden liderlerin ve uzmanların katılacağı önemli bir zirve bu. Amerika Birleşik Devletleri İklim Değişiklikleri Özel Temsilcisi John Kerry (bir dönem ABD başkanlığına adaydı) zirve için önemli bir saptama yapmış. Zirvenin dünyanın çevre sorunlarının üstesinden gelebilmesi için ‘son şans’ olduğunu belirtmiş.

Dünyanın havasını, suyunu en çok kirleten ülkelerin başında ABD’nin geldiğini hatırlatıp iklim zirvesine geçelim. Zirveye daha öncekilerden daha sıkı hazırlanan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Gutteres, dünyanın artık geri dönülmez bir noktada olduğunu belirtiyor.
Bu zirvede başlıca konu, gezegenin ısınmasına yol açan karbon salınımı… Ülkelerden beklenen karbon emisyonlarını düşürmesi. Halen mavi gezegene en çok karbon salan ülkeler ABD ve Çin…
Dünya bu işin üstesinden gelebilir mi? Bu örgütlenme ve anlayışla biraz zor. Kapitalizmden toplumcu kararlar almasını beklemek saçma bir şey. Covid aşılarını yoksul ülkelere dağıtamayan bir sistemde yuvarlanıp gidiyor dünya.

ARAL DİYE BİR GÖL VARDI

İklim Zirvesinde masaya yatırılacak konulardan bir de su kaynaklarının korunması. Örnek olarak da Aral Gölü ele alınacak. Belki de kapitalist sistem suçu eskinin Sovyetler Birliği’ne atıp işin içinden sıyrılmaya çalışacak.
Kazakistan ve Özbekistan sınırlarında yer alan Aral gölü, Asya bölgesinin ikinci, dünyanın dördüncü büyük gölüydü. Geçtiğimiz yıllarda hesaplara göre, yüz ölçümü 68 bin kilometrekare olan göl, günümüzde yüzde 90 oranında su kaybı yaşayarak kurudu. Sovyetler Birliği zamanında pamuk üretimin arttırılması için kanallar açılıp gölün kurumasının yolu açıldı.

Aral’ın kuruması, insanlığın neden olduğu en büyük çevre felaketlerinden biri olarak tarihi geçti. Günümüze kadar devam eden Aral Gölü sorunu için üretilen fikirlerin hiç biri hayata geçirilmedi ve havza tamamen kurudu.
Aral insanlık için acı bir örnek ama tek değil… Dünyada kuruyan yüzlerce göl ve akarsu var. Ne yazık ki su kaynaklarını koruyamayan ülkelerin başında geliyoruz.
Konya Ovası başta olmak üzere ovalarımızdaki yeraltı su kaynakları bilinçsizce yok ediliyor. Göller Bölgesi, Ege’nin nehirleri, Karadeniz dereleri büyük tehdit altında. Tehdidin nedeni de insan kaynaklı.
Türkiye beş yıl sonra adım attı. Paris İklim Anlaşmasının onaylama kararı aldı. Bunda Avrupa’da ihraç ürünlerine gelecek vergi yükü, fonların kesilmesi hesabı var ama geç kalınmış bu evrensel anlaşmayı onaylaması iyi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İklim Zirvesinin hazırlık toplantısında, daha çok millet bahçeleri üzerinde durmuştu. Millet Bahçesini tam olarak anlatamadı ki, Paris kararlarının onaylanmasını gerekli gördü!
Türkiye kömüre dayalı termik santrallerden vazgeçecek mi? Göllerini, akarsularını koruyacak mı? Yerleşim planlarında yeşil öne çıkacak mı?

Bu kararların alınması güneş ve rüzgar ülkesi olan ülkemizde zor değil. Güneşi ve rüzgârı enerji olarak düşünmek yeterli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi