Cengiz Erdil
HAYALET AĞLAR…
Bu avlanma sezonu da balıkçılar için iyi geçmiyor, avlanan palamut balığı miktarı hayli az oldu. Palamutun tanesi balık hallerinde 20-25, tezgahlarda ise 50-80 liradan satıldı. Bazı günler fiyatlar düşse de tüketiciye yansıdığını söyleyemeyiz.
Yıllardan beri durum böyle, bazı günler balık olsa da sizi aldatmasın… Mesela ülkemizde en çok avlanan balık hamsidir. Çok değil, 25 yıl önce bir yılda avlanan hamsi miktarı 600 bin tonlardaydı. Şimdi ise yılda 150-200 bin tonlarda.
Konunun uzmanları yıllarca uyardılar adeta yalvardılar. ‘Hamsi ve palamut avında ağ uzunlukları çok fazla’ dediler, dinletemediler. İstanbul Boğazı’nda endüstriyel balıkçılığa son verilmesi çağrısına kulaklar tıkalı kaldı. Konunun cahili medyanın muhabirleri de boğazda gırgır ağlarının önünde anons yaparak ‘bu yıl balık bol olacak’ haberleri hazırladılar.
Yıllardan beri okyanus tipi teknelerle kıyı balıkçılığının yapıldığı ülkemizde durum budur. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyelerinden Taner Yıldız, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda şunları söylemiş;
"Boğaz biyolojik koridordur. Gırgır teknelerine kapatılmalıdır. Palamut ve lüfer gibi balıklar göç yollarını değiştirebilir. Boğazda Yeniköy ve Çubuklu hattının kuzeyinde kalan alan, gırgır balıkçılığına açık. Gırgır teknelerinin avcılık kapasitesi çok yüksek. Çok büyük ağlar kullanıyorlar. Boğaz’daki sıkıntı 24 metreden daha derin alanlarda balık tutma serbestliğidir. Avrupa Birliği standardı olan 50 metre kuralı boğazlar için uygulanmalıdır. Eğer 50 metre olsaydı gırgırlar boğazda balıkçılık yapamayacaktı.”
Ve pek çok gemi batığının olduğu İstanbul Boğazı’nda yüzlerce metre uzunlukta balık ağları da var…
BALIKÇI DENİZLERİ NASIL KİRLETİR?
Büyük balıkçı teknelerinin avlanma sahaları ülkemizde çok geniş. Denizcilik ülkesi Norveç’te bile tekne boylarına ve ağ uzunluklarına bir sınırlama var. Bizde devlet artık kolay kolay tekne ruhsatı vermiyor ama ağ uzunlukları konusunda bir ilerleme yok.
Ağ deyince son yıllarda başımızda yeni bir bela var… Hayalet ağlar…
Kaybolan veya kasıtlı olarak deniz altına bırakılan irili ufaklı ağlara hayalet ağlar deniyor. Bu ağlar doğada çözülemediği gibi deniz tabanını adeta bir döşeme gibi kaplıyor, bazen de serseri mayın gibi sualtında dolaşarak canlıların kapana kısılıp boğulmalarına neden oluyor. Hayalet ağlar avlanmaya devam ediyor, özellikle dip balıkları bu ağlara takılıp deniz altında can veriyor. Deniz tabanındaki mercanlar da büyük zarar görüyor.
Bu sadece bizim sorunumuz değil. Dünya denizleri hayalet ağlarla dolu. Dünyada deniz atıklarının yüzde 10’unun balıkçılıktan kaynaklandığı düşünülüyor. Her yıl 500 bin ila bir milyon ton av aracının denizlere atıldığı sanılıyor. İç denizlerde sorun gözle görülür hale geliyor, hayalet ağlar deniz yüzeyine çıkarsa kazalara bile yol açıyor. Burada belirteyim; Marmara Denizi’nde müsilajın bir nedeni olarak da hayalet ağlar görülüyor.
HAYALET AĞLARDAN KURTULMAK ÇOK ZOR
Bu ağlardan kurtulmak öyle kolay değil, insan emeği gerekiyor. Hayalet ağı dalgıçlar çıkaracak. Başka yolu yok. Türkiye’de bir süredir hayalet ağların temizlenmesi projesi yürütülüyor. İlk aşamada üç yıl sürecek proje kapsamında Marmara öncelikli. Bandırma’nın Dutlimanı açıklarında deniz tabanında beş dönüm alana yayılan ağlar çıkarıldı.
İstanbul Boğazı’nda da hayalet ağ sahalarının belirlenmesine çalışıyor.
Asıl önemlisi, Batı Karadeniz’de yaşanan ürkütücü sel felaketlerinden sonra onlarca balıkçı teknesi denize sürüklendi, ağları kayboldu.
Türkiye’nin o kadar çok çevre sorunu var ki, dışarıdan bakan şöyle düşünüyordur; “Bu kadim toprakların mirasına konanlar, yiyip içmişler, ne dağlarına, ovalarına, ormanlarına, ne de denizlerine sahip çıkmışlar.”
Zamanın fotoğrafı bunu gösteriyor.