Cengiz Erdil
DOĞAYI SAVURGANCA KULLANMANIN SONU
2022 Yaşayan Gezegen Raporu açıklandı. Raporda istatistikler, analizler ile bilimsel araştırmaların sonuçları var. Ancak raporun özü başlıkta yazılı. İnsanoğlu; yıllarca dünyanın armağanı olan doğal kaynakları acımasızca çarçur etti, artık yolun sonuna gelindi. Dünya insanlığın yükünü artık kaldıramıyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı ve Londra Zooloji Derneği’nin hazırladığı Yaşayan Gezegen Raporları iki yılda bir yayımlanıyor. Rapor 50 yıldır dünyadaki tüm canlıların yaşamını sayılara döküyor. İşin uzmanlarının beklediği bir rapor bu. Rapora göre, son 50 yılda dünyada omurgalı türlerin yüzde 69’u yok oldu. Küresel ölçekte en büyük düşüş yüzde 83 ile tatlı su yaşamında. İnsanlığın önce su kaynaklarını yok ettiği bir kara tablo var karşımızda.
Göller, dereler ve nehirler; 10 bin yıldır hatta daha fazla insanlığın hayat bulduğu doğal ortamlardı. Endüstri çağında da bu alışkanlık değişmedi, akan veya yerinde duran su kaynakları adeta foseptik çukuru olarak kullanıldı. Bu ortamdaki canlıların sonu geldi, tatlı sularda hayatının sonunu insanlar hazırladı.
Bilim insanlarına çok saygı duyuyorum. Masada sayılarla, laboratuvarlarda virüs ve bakterilere uğraşıp duruyorlar. Çok da kibarlar. Bu tür raporları yazanlar geniş halk kitlelerin anlayacağı ifadeleri nedense bir türlü bir araya getirmezler. Ben size kabaca(!) raporu şöyle özetleyeyim; “İnsanoğlu dünyanın içine öyle bir etti ki, şimdi buyurun b….nuzu temizleyin.”
İnsanlık artık eski üretim ve tüketim alışkanlıklarını bırakmalı. İşin özü bu. Yapılması çok zor. Bazı bilim insanlarına göre, kıllı atalarımızdan elbiseler giydiğimiz dönemlere geldiğimiz yılları unutun, insanoğlu bulutsu(!) bir evrim sürecine girmeden hem bu dünyanın hem de kendisinin sonunu getirecek. Fazla vaktimiz kalmadı.
NELER ETTİK NELER…
Dünya insan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel ısınma nedeniyle büyük bir krize sürüklenirken, araştırmalar insanlığın Dünya’nın bir yılda ürettiğinden yaklaşık yüzde 73 daha fazla doğal kaynak kullandığını ortaya koydu. “Doğadan hep al, ama hiç verme” anlayış böyle…
İnsanların dünyanın üretebileceğinden daha fazlasını kullanmaya devam etmesi doğal kaynakların sonunu getirecek. Bu büyük kıtlıklar demek…
Birleşmiş Milletlerin de böyle bir raporu var. Raporun son cümlesi şöyle; “Doğanın insanlar tarafından tahribi anlamsız ve intihara yönelik.”
Raporda altı çizilecek satırbaşlarına bakalım; Dünyadaki orman örtüsünün yüzde 10’unu kayboldu. Dünyadaki sulak alanların yüzde 85’i bozuldu.
Balık avı tüm miktarın yüzde 60’ına ulaştı. Okyanuslarda 400’den fazla oksijeni tükenmiş bölge saptandı. Denizlerdeki plastik kirliliği 1980’den beri 10 kat arttı.
Gezegendeki tahmini 8 milyon bitki ve hayvan türünün 1 milyondan fazlası yok olma riskiyle karşı karşıya.
Hava kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar her yıl yaklaşık 6,5 milyon erken ölüme neden olurken, kirli su ise çoğu çocuk 1,8 milyon kişiyi öldürüyor.
1,3 milyar insan ise hala yoksul ve 700 milyon kişi açlık çekiyor.
Her yıl 400 milyon ağır metal, zehirli ve diğer endüstriyel atıkların sulara karışıyor. Daha var da; yerimiz dar.