Cengiz Erdil
BÜYÜK AKDENİZ DEPREMİ
“Soldan beklerken sağdan vurdu” derler ya, hafta başında bunu yaşadık. Canı, malı kıymetli İstanbul’un olası depremi her gün konuşuluyor. Ya bir medya organında araştırma haber oluyor ya da bir bilim insanı “Gün veremem ama olacak” diyor. İstanbul Depremi kentsel dönüşüm tartışmalarıyla aklımızın bir köşesinde.
Biz İstanbul’u konuşurken deprem, Van’dan, Elazığ’dan sonra da İzmir’den vuruyor.
Ve son 24 yılın en büyük olanı Kahramanmaraş Pazarcık’tan geliyor, Hem de iki kere… Yüzyılın felaketi olarak tanımlandı bile…
Geniş bir alana yayılan 650 kilometrelik fayın kırılmasına yol açan depremler 7.7 büyüklüğünde. Meğerse burası kaynayan kazanmış…
Burasına Akdeniz tarihinde ‘Levant’ deniyor, büyük depremler yaşamış, antik çağlarda bile Mezopotamya’dan sonra nüfusun yoğun olduğu bir bölge. M.S 150, 500 ve 1822 yılındaki depremlerin tarih sayfalarında kaydı var. Şimdi bir günde iki büyük deprem yaşadığını yazacak. M.S 3000 yılında (eğer dünya kalırsa!) meraklılar, “Çok fena sallanmışlar, her yıl yıkılmış” diyecekler.
Bilim insanları tarihe bakarak yine uyarmışlar, yine yanılmamışlar. Çünkü bilim doğru yolu gösteriyor.
Ancak depremin olduğu coğrafya hurafeler ve efsaneler diyarıdır, zaten bilim çoğumuzun umurunda değil.
DÜNYANIN KARALARI ÜZERİMİZE YÜRÜYOR.
Dünya kıtaları yer değiştirirken Anadolu, mavi gezegenin deprem Sıklet Merkezi durumunda. Dünyanın diplerinde başka böyle bir yer yok şu günlerde, deprem ülkesi Japonya bile çok rahat. Bunu Amerikan Jeoloji Araştırma Enstitüsü söylüyor.
Profesör Şükrü Ersoy’a göre, ülkemiz yüzyılın en büyük afetini yaşıyor. Ersoy’a göre, yer bilimciler her şeyi söylediler, hatta onlara “artık söylemeyin, bizi korkutuyorsunuz” dediler.
Devleti ve yereli yönetenler ‘şunu yaptık, bunu yaptık’ diye övüne dursun, Kanal İstanbul’dan bahsede dursunlar; yer bilimcilere göre, Türkiye’nin en önemli projesi, depreme karşı alınacak önlemler. Bunun en başta geleni ranta dayanmayan, toprağa yakın kentsel dönüşüm… Sağlam binalar…
Naci Görür, “Bu depremin gelmekte olduğunu yer bilimciler olarak söyleye söyleye, yaza yaza dilimizde tüy bitti. Hiç kimse ne diyorsunuz diye tepki bile vermedi" diye sosyal medya hesabından dert yanmış.
ABD’de deprem araştırma merkezinde çalışan, binlerce yıldır büyük depremler üreten San Andreas Fayına iki kilometre uzaklıkta oturan yer bilimci Volkan Sevigen, TV 100’de Oğuz Haksever’e yapılan araştırmaları anlatırken çok önemli bir notu satır arasında ilave ediyor:
“Çök-tutun-kapan sloganı çok iyi, ama bunu ABD ve Japonya’da sorunsuz konutlarda oturanlar için söylüyoruz, çürük binada oturan kafasını koruyup masanın altına girse ne yazar.”
DEPREMDEN DEĞİL ÇÜRÜK BİNALARDAN ÖLDÜLER
Asya’nın kısrak başı faylarla dolu, burası bir deprem ülkesi ama ne imar affı için kuyruğa girenler, ne de o kuyruğun oluşmasını sağlayanlar bunun farkında.
Kader deyip geçiliyor.
Deprem yönetmeliğinden önce yapılan binalar güvenli değil; ya sonrasında yapılanlar?
Yıkılan binalar arasında yeni imarlı ve ruhsatlı binalar da hayli fazla.
Çok soru var. Bu zamana kadar yıkıcı depremleri unuttuk sorular sormadık ama artık zamanı geldi.