Cengiz Erdil
BİR GAZETECİNİN NOT DEFTERİNDEN
“Açlar dizilmiş açlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız,
Sıska cılız
Eğri büğrü dallarıyla
Eğri büğrü ağaçlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
Açlar dizilmiş açlar!”
Nâzım Hikmet bu şiiri Rusya’da iç savaş yıllarında yazmış. 1920’lerde bir yanda Bolşeviklerle çar yanlıları arasındaki iç savaş, bir yanda kıtlık vardı. Şair yürüyen açlar ordusunu böyle anlatmış.
Günümüzde dünya nüfusunun büyük bölümü yoksul, açlık daha beteri oluyor. Dibin dibi meselesi… BM’ye göre dünyada açlık yüzünden ölüm çizgisi üzerinde gezinen insan sayısı 50 milyon dolayında.
Bir yanda Batı ülkelerinde zayıflamak için milyarlar harcayan insanlar, bir yanda bir lokma ekmeğe muhtaç Asyalı, Afrikalı milyonlarca insan. Böyle bir dünya bu mavi gezegen…
Ben aç gezen, açıkta kalan insanlar gördüm de topyekûn aç köyler görmedim. Karnı şiş, kocaman patlamış gözlü çocuklar, kemikleri sayılan insanları kastediyorum. Bunun için yolunuzun Afrika’ya düşmesi gerekir. Gazeteci Mehmet Pişkin Etiyopya’yı karış karış gezen bir arkadaşımız. Burada yazılan onun notlarından bir derlemedir.
Şimdi; ne anlamda söylendiği çok belli olan “Açlık en akıllı balıkları bile oltaya getirir” sözünü hatırlatmakta yarar var.
Bizim Mehmetçik, Etiyopya’nın kırsalını gezerken Hıristiyan ve Müslüman misyonerlerin faaliyetlerini izleme fırsatı bulur. Bu bilinmeyen bir şey değil, misyonerliğin ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Burada dikkat çeken açlığın zirve yaptığı yerlerde, siz isterseniz ‘köylü kurnazlığı’ veya ‘aç her şeyi yapar’ deyin; olay şudur:
Çuval çuval gıda kamyonlardan inen misyonerlerle köyler adeta bayram yerine döner. Bu köylere doluşan farklı dinlerden misyonerlerin bir şartı vardır… Protestan, Katolik veya Müslüman olmaları.
Batılılar yıllar içinde siyahi misyonerler yetiştirmeyi başarmışlar, bunu belirtmek lazım. Köylülerin binlerce yıllık geleneğinde ise Animizm var, yani inançları doğadan kaynaklı. Rüzgâra, dağlara tapanları var. Tam bir putperest yani!
Köylüler misyonerlerin ne zaman geleceğini öğrendikleri için hazırlıklıdır. “Önümüzdeki aya kadar Katolik, sonra Protestan, daha sonrasına bakarız!”.
Mehmet Pişkin, din değiştirmenin topluca gerçekleştiği törenlere de şahit olur. Ancak bir sorun daha vardır. Köylerin nüfusu her misyoner akından bir miktar artar, erkek misyonerlerin fırsat bu fırsat deyip köyün kadınlarına sarkması olağan işlerden sayılır.
İşte böyle, Mehmet Pişkin o yıllarda çalıştığı ajansa haberi olduğu gibi geçemez, çünkü yayınlanmayacağı, üstelik ağır fırça yiyeceğini bilir. Muhafazakâr ajansın bazı kuralları vardır çünkü.
Ortada aydan aya gelen gıda yardımına göre din değiştiren insanlar vardır, açlar vardır, dini alet ederek köylüleri istismar eden misyonerler vardır, dini imanı kullanarak insanları açlığa mahkum edenler vardır, vardır da vardır…