Cengiz Erdil
ARTIK ÇANAKKALE DOMATESİNİ VE EZİNE PEYNİRİNİ UNUTUN !
Bu işin böyle olacağı başından belliydi. Hiçbir önlem alınmadı, tam tersine üstüne üstüne gidildi. Hatta tüm partilerin il ve ilçe belediye meclis üyeleri, bölgede imar planı değişikliklerine hoplaya zıplaya olumlu oy verdiler.
18 Mart Çanakkale Köprüsü’nün hizmete girmesiyle Kuzey Ege’de imar hareketleri olağanüstü arttı.
Emlakçısı, komisyoncusu, arsa ve tarla sahibi, site ve apartman yapıcıları, nalburlar, hırdavatçılar, mobilyacılar memnun.
Kaybedenler kulübünün üyelerine gelince; tarla ve bahçede sebze-meyve yetiştirenler, koyunlarına otlayacak mera kalmayan hayvan üreticileri, sütü işleyen mandıralar.
Siz hangi grupta olmayı tercih edersiniz?
Kokulu Çanakkale domatesinden vazgeçecekseniz, Ezine peynirinden vazgeçecekseniz, buyurun sizi ilk gruba alalım!
Şu haber üzerinden yürüyelim;
“1915 Çanakkale Köprüsü, açılmadan önceki bir yılda bölgedeki arsa fiyatlarını yüzde 100 oranında yükseltirken, açılıştan sonrada konut fiyatlarını artırdı. Köprü, Çanakkale-İstanbul arasındaki mesafeyi 2,5 saate indirince İstanbulluların talebiyle, Çanakkale merkezdeki konutların metrekare fiyatları yüzde 50 yükselerek 15 bin liralara kadar çıktı. Konut dışında bölgede özellikle arsa yerine araziye yatırımı önerilirken, imar planlarının çıkmasıyla bu tarz yerlerin fiyatlarının katlanabileceği kaydedildi.”
“Yol köprü medeniyet götürür” diye bir laf var. Türkiye bu medeniyetin ne olduğunu geçmişte yaşananlarla çok iyi deneyimlemiş durumda. İstanbul’daki köprüler malum… Anadolu’daki otoyollar malum…
Aynı yollar Avrupa’da yıllar yıllar öncesinde vardı, ancak ne tarım alanlarından vazgeçtiler, ne de çiftçinin korunup kollanmasından.
İmar planlarını, düzenli yerleşimleri planlı programlı yaparsan sorun olmuyor, ‘Biz yapalım, gelişme kendiliğinden olur’ anlayışı çevreyi, tarımı altüst ediyor.
EKO TURİZM VE DE BAĞ EVLERİ
Küresel iklim krizi herkesi çevreci yaptı. Artık bir yer betonlaşacaksa bunu çevre kılıfını uyduruyorlar. Elleri mecbur… Çünkü halk artık yıl otoyol masalını yemiyor. Gıda ürünlerindeki el yakan fiyatlara bakıyor, çiftçinin durumuna artık kentli de yüreğinin en derin yerinden üzülüyor. Çünkü sorun ekmek meselesi.
Ama beylerin de kafası farklı çalışıyor. Kuzey Ege’de aşırı betonlaşmaya kılıf bulmuşlar; eko turizm ve bağ evleri…
Eko turizm adı altında bölgedeki tarım alanlarını site cehennemine çevirmeye hazırlanıyorlardı. Şimdi, bir de bağ evleri çıktı.
Üzüm bağlarıyla ünlü Bozcaada’nın neredeyse yüzde 90’ını imara açıyor. Yeni plan, önemli doğal SİT alanlarından biri olan Bozcaada’da bağ evi altında garip bir yapılaşmanın önünü açıyor. Bu gerçekleşirse 10 yıl içinde Bozcaada’nın nüfusu dört kat artacak.
Defalarca yazdık; dağlarına ve yamaçlarına yüzlerce maden arama ruhsatı verilmiş, bazıları kazılara başlamış Kuzey Ege, büyük kentlere en yakın tarım alanlarından… Köprüden sonra hızlanan imar hareketleriyle bu oksijen deposu İstanbul’a Kocaeli’ne dönecek… Uzmanlara göre, bölgedeki tarım heba olursa, domatesi de Yunanistan’dan alırsak şaşırmayalım…