Cengiz Erdil
ANTİK GEN ARAŞTIRMALARI
Dünyamızın yaşı milyar yıllarla ifade ediliyor ama insanlığın yaşı o kadar değil… İnsan kümelerinin bundan 15 bin yıl önce yerleşim yerleri oluşturduğu sanılıyor. Nice uygarlığının izini taşıyan Anadolu bu alanda da bilim insanlarını gözdesi durumunda.
Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden…
Sıcak bir bölge olması nedeniyle Kuzey Mezopotamya'yı kapsayan Güneydoğu Anadolu'da antik DNA elde etmek çok zor. Göbeklitepe'de anıtsal yapıların içerisinde doğrudan gömülmüş insan kalıntıları saptanmadı ve diğer kalıntılarda yeteri miktarda kolajen (kemik proteini denilebilir) korunamadığından DNA analizlerinin yapılamadı.
Bilim insanları bu fırsatı Çayönü’nde yakaladı.
Türk bilim insanlarının liderliğinde uluslararası bir ekip, Göbeklitepe'nin yaklaşık 300 kilometre uzaklığındaki Diyarbakır Çayönü yerleşim bölgesinde, binlerce yıl önce yaşamış insanların iskeletlerinin kapsamlı antik DNA analizlerini yaptı, Kuzey Mezopotamya toplumlarının genetik geçmişini ortaya çıkardı.
Burada ilk kazıyı yapan Anadolu arkeolojinin köşe taşlarından Halet Çambel. 1963 yılında başlayan kazılarda Dicle Nehri kenarında kurulan Çayönü’nde ilk yerleşim Milattan Önce 10 bin 200 yıllarında kurulmuş. 6 bin yıl boyunca birbirinden farklı mimari tasarımlarda binalar bulundu… Kazılarda ortaya çıkan şu; Çayönü‘nde yaşayan herkes kendi yiyeceğini tarımdan elde edebiliyordu. Bölgenin en önemli özelliği avcı – toplayıcı toplulukların yerleşik hayata geçişinin yaşandığı yer olmasıydı.
Burada çıkan iskeletler, bilim dünyasını heyecanlandırdı, çünkü bulunan kalıntılar antik gen araştırmalarına uygundu. Bilim insanları Göbeklitepe’de böyle bir olanak bulamamışlardı.
Çayönü’nde NEOGEN adlı projeyi yürüten 25 bilim insanı Hacettepe ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden…
Ekip Çayönü’nde gömülü halde bulunmuş 33 iskelette antik DNA analizi yaparak 13'ünden DNA elde etmeyi başardı. Bu analizler, Anadolu'nun 10 bin yıl önceki tarihine ışık tutuyor.
Antropologlara göre, bu analizlerin Türkiye'de yapılmasının anlamı çok büyük. 2012'de ODTÜ'de ve 2019'da Hacettepe Üniversitesi’nde kurulan antik DNA laboratuvarı, yurt dışına bağımlı olmadan bu çalışmaları ülkemizde yapılmasını sağladı.
Analizler, Yukarı Mezopotamya'nın 10 bin yıl önce kültürlerin kaynaştığı bir alan olarak rol üstlendiğini gösterdi. Dinamik bir kültürel yapıya sahip olan bölgede Milattan Önce 8500-7500 yılları arasında yaşamış toplumların genetik olarak da yüksek çeşitliliğe sahip olduğu anlaşıldı. Yani Anadolu’da insanlar eski çağlarda da oraya buraya göçmüşler ve birbirleriyle akraba olmuşlar.
Araştırmanını özü şu; “ Yok aslında birbirimizden farkımız. Doğudan Batıya, oradan oraya gittik, geldik. Farklı diller konuştuk ama binlerce yıldır biz aynı insanlarız.”
Sizin anlayacağınız ırkçılık yine mezara gömüldü.