Alaaddin Dinçer
Zorunlu Eğitim “Sorunlu Eğitim” Oldu!
2012-13 Eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayan 4+4+4’lük 12 yıllık zorunlu eğitim, geçmiş yıllardan birikmiş sorunlarına getirilen 4+4+4’lük modelin 8 yılda eklediği yeni sorunların ardından büyük bir bunalımın içine sürüklendi. Mart ayında başlayan pandemi süreci ise sorunların katlanarak artmasına, çocukların okuldan uzaklaşmasına neden oldu. MEB’in her yıl yayımladığı istatistikler ve idari faaliyet raporları gerek çağ nüfusunun okullaşma oranları, gerekse okula devamın sağlanması için konulmuş hedefleri yakalamanın çok uzağında kalındığını belgeliyor. 6 Eylül 2020 tarihinde yayımlanan MEB 2019-20 İstatistikleri özellikle çağ nüfusu yaş gruplarının net okullaşma oranlarına bakıldığında zorunlu olmasına rağmen hala yüz binlerce çocuğun örgün eğitim ve öğretime erişmediğini görmemizi sağlamaktadır. İstatistikler; MEB Bütçesinden yatırımlara ayrılan payın azalmakta halk katkısının artmakta, pansiyon olanakları sağlama noktasına bazı okul türlerine avantajlar ve ayrıcalıklar sağlanmakta olduğunu göstermektedir.
Örgün Eğitimde Olması Gereken Yüzbinlerce Çocuk Nerede?
Okullaşma Oranları
MEB’in yayımladığı 2018-2019 yılı istatistiklerine göre,
Okulöncesi 5 yaş grubunda yaklaşık 1,2 milyon çocuk bulunmaktadır. Okullaşan yaklaşık 840 bin çocuğa karşılık okullaşmayan 360 bin çocuk bulunmaktadır
4+4+4 eğitim modelinin uygulanmaya başlamasından bu yana ise;
İlkokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67’den %93,62’ye (ilkokul yaş çağ nüfusu 69-114 ay olarak hesaplanmıştır.) ortaokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67’den %95,90’a geriledi. Ortaöğretim düzeyinde ise okullaşma oranı %67,37’den %85,01’e yükseldi.
İlkokul düzeyinde toplam 5.279.945, ortaokul düzeyinde ise toplam 5.701.654 çocuk bulunmaktadır. Net okullaşma oranı üzerinden hesaplandığında ilkokul düzeyinde yaklaşık 359.816, ortaokul düzeyinde ise 243.762 çocuğun eğitim öğretimin dışında kaldığı görülmektedir. İlköğretim düzeyinde toplamda yaklaşık 568.317 çocuğun okul dışında kalmış olması ve neden okul dışında kaldıklarına dair veri bulunmaması/rapor edilmemesi rasyonel bir durum olarak gözükmemektedir. Bu öğrencilerin durumlarını açıklayacak verilerin raporlanması, ilkokul çağında olmasına rağmen okulöncesi eğitim kurumlarında kaç öğrencinin olduğu, okula erişimlerinin önündeki engellerin neler olduğunun ivedilikle tespit edilmesi ve bu engellerin kaldırılması için önlem alınması gerekmektedir.
2019-2020 eğitim öğretim yılında ortaöğretim düzeyinde net okullaşma oranı %85,01’dir. Ortaöğretim kurumlarında 5.630.652 öğrenci bulunmaktadır. Ortaöğretim net okullaşma oranı üzerinden hesaplandığında 992.865 çocuğun eğitim öğretim dışında kaldığı görülmektedir. Bu sayı ilkokul düzeyinde eğitim öğretim dışında kalan çocuk sayısının yaklaşık üç katıdır. Eğitimin 12 yıl zorunlu olması dolayısıyla tek bir çocuğun bile okul dışında olmaması beklenirken, ortaöğretim düzeyinde yaklaşık 992 bin çocuğun okul dışında olması, ortaöğretime erişimde ciddi sorunların olduğunu göstermektedir. İlkokul, ortaokul ve liselerin zorunlu eğitim kapsamında olmaları nedeniyle okullaşmanın yüzde yüz olmaması izah edilebilir bir durum değildir.
MEB Yatırım Bütçesi Azalıyor, Halkın Katkısı Artıyor!
MEB’in yatırım bütçesi, hem kendi genel bütçesi hem de konsolide bütçe ile GSYH içindeki oransal payları her geçen yıl azalmaktadır. Buna karşılık halkın katılımı ise giderek artmaktadır. Bu katılım bazen gönüllü bazen zorunlu katkı biçiminde gerçekleşmektedir. Tarihsel gelişimine bakıldığında; 8 yıllık zorunlu ilköğretimin yürürlüğe girdiği 1998’de MEB’in yatırım bütçesi %30,03 iken bu oran 2020 yılında %4,65’e gerilemiş, halk katkısı ise 1998’de yaklaşık 50 milyon iken katkı rakamı 2018’de 82, 2019’da ise 232 milyona çıkmıştır. MEB’in yatırım bütçesi 1998’de GSYH’nın %0,53’üne karşılık gelirken bu oran 2020 yılında 0,11’e gerilemiş durumda. Konsolide bütçenin 1998’de yatırımlara ayrılan payı içinde eğitim yatırımları bütçesi %2,52 pay alırken, 2020’de oran %0,53’e düşmüştür. Benzer azalma Hükümetin büyük iddialarla gündeme getirdiği ve 2012-13 tarihinde uygulanmaya başlayan 4+4+4’lük model için ayrılan paylarda görülmektedir. Konsolide bütçe yatırımlarında 2012-13 yılında %11,81 oranında olan MEB yatırım bütçesinin 2020 yılında %9,31’e kadar düşmüş olduğu görülmektedir.
Pansiyon Kapasitesinde Okullar Arası Ayrımcılık!
MEB’in İstatistiklerinde yer alan pansiyon kapasite bilgilerini okul türlerinin öğrenci sayısı ile karşılaştırdığımızda ayrımcılığın çok belirginleştiğini görmekteyiz.Her ne kadar kontenjanlar tam olarak dolmasa da, oluşan tablonun din öğretimini tercih eden öğrencileri desteklemeye/güçlendirmeye yönelik bir çabanın ürünü olduğunu söylemek mümkün.Sayısal bilgiler karşılaştırıldığına;
Genel Ortaöğretimde 3.443 okulun 998’inde (%28.99) pansiyon bulunurken,1.866.610 öğrenciye karşılık 189,816(%10,17) pansiyon kontenjan kapasitesi,
Mesleki Teknik Ortaöğretimde 4.068 okulun 831’inde(%22,43) pansiyon bulunurken 1.342.550 öğrenciye karşılık 132.885(%9,90) kontenjan kapasitesi,
Din Ortaöğretiminde 1.651 okulun 908’inde (%55.00) pansiyon bulunurken 502.947 öğrenciye karşılık 136.526 (%27.15) kontenjan bulunmaktadır.
Ortaöğretim pansiyon kapasitesi on bin ve üzerinde olan 16 il bulunmaktadır. Bu iller arasında Van, Erzurum, Ş.Urfa, Bitlis ve Ağrı diğer illere göre pansiyon kapasitesi en çok olan ilk beş il olarak sıralanmaktadır.
Taşımalı eğitim…
2018-2019 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim kapsamındaki taşınılan okul sayısı 17.234 iken, 2019-2020 eğitim öğretim yılında 17.198’e gerilemiş, öğrenci sayısı ise tüm kademelerde 1.218.581’den 1.152.520’ye gerilemiştir. Kısmen de olsa gerileme olması olumlu bir gelişmedir.
Değerlendirme, öneriler ve sonuç,
Okulöncesi eğitim çocuğun eğitim yaşamında çok önemli bir dönemdir. Ancak 5 yaş çocukları arasında okullaşmayan nüfusun oranının %29.61’nin okullaşmamış olması eğitimde fırsat eşitliğini ve adaletini zedeleyen ve zaman kaybetmeden çözülmesi gereken bir sorunu karşımıza çıkarmaktadır. Okulöncesi okullaşma oranını 5 yaş için yüzde yüze çıkaracak planlamalar zaman kaybetmeden yapılmalıdır.
Çağ nüfusunun eğitim zorunlu olmasına rağmen ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde hala %26’sının eğitim ve öğretime erişmemiş olması önemli bir eğitim sorunudur. Çocukların tamamının yüzde yüz okullaşması son günlerde Sakarya/Akyazı’da gündeme gelen istismarların yaşanmaması, çocukların bu tür istismarcıların tuzaklarına düşmemesi için izlenecek en sağlıklı yoldur. MEB eğitim ve öğretim çağına gelmiş bütün çocukların eğitime erişimini sağlayacak tedbirleri almaya dönük somut adımlar atmalıdır.
Halkın eğitime katılımı ve eğitim harcamaları her yıl katlanarak artmaktadır. Buna karşılık MEB ‘in yatırım bütçe gerek GSYH’den gerekse MEB’in Genel Bütçesinden hak ettiği payı alamamaktadır. Bu pay sürekli azalma göstermektedir. Burada esas sorun personel giderlerinin bütçede oluşturduğu ‘yük’ ten çok yatırımlara yeterli kaynağın ayrılmamasıdır. O nedenle çözüm MEB Bütçe yatırım ödeneğini ihtiyaçlar analizleri yaparak artırmaktan geçmektedir.
Öğrencilerin pansiyon ve yurt sorunu, kısacası barınma sorunu her dönem tartışılan önemli bir eğitim sorunudur. Son yıllarda özellikle pansiyon yapımı konusunda olumlu gelişmeler ve artışların olduğu istatistiklerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Pansiyon sayılarının dağılımına bakıldığında Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlara “özel” bir ayrıcalık ve öncelik verildiğini görmekteyiz. Barınma sorununun çözümü noktasında okul türleri arasında daha adil ve eşitlikçi bir tutumun gösterilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, 4 4 4’lük 12 yıllık zorunlu eğitimin var olan ve önümüzdeki dönemde yenileriyle birlikte artacak olan sorunlarına çözüm üretilmedikçe zorunlu eğitim “sorunlu eğitim” olma özelliğini sürdürecektir. Sorunları çözülmemiş bir eğitim modelinin ne ülkeye ne de topluma bir yarar sağlamayacağı da bilinen bir gerçektir. Nitelikli, demokratik, fırsat eşitliği sağlanmış eğitim bütün çocukların hakkı. Zaten çocuğun üstün yararı ve çocuk hakları da bunu gerektirmektedir. Sosyal devletin temel görevi ise en küçük bir ihmale ve boşluğa meydan vermeden çocukların eğitime erişini sağlayacak bu görevi yerine getirmektir.