Ümit Sezgin
Zaferin rengi…
“Attığınız her gol kurşun olacak! Tuttuğunuz her top vatan müdafaası!”.
Fenerbahçe tarihindeki en etkileyici zaferlerden General Harington Kupası’nın hikayesinin anlatıldığı "Zaferin Rengi" filminin duyurusunu kulüp bu cümleyle yaptı. Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak filmin ilk teaserı da maç öncesinde yayınlandı. Atatürk’ün yolunda yürümeyi kendine ilke edinen bir kulüp olarak Fenerbahçe için bu yıl Zaferin Rengi Sarı Lacivert.
Ülkenin neredeyse yarısının kutlamakta nazlandığı, hatta kerhen, kutluyormuş gibi yaptığı bir dönemde Fenerbahçe Zafer’e 100. Yılın şerefine ulaşmalı.
Tam da bu bilinçle özel bir forma ile çıktı Pendik Spor karşısına Fenerbahçe… Rakibin zayıf olması, pek çok eksiği bulunması, ilk galibiyetini bir önceki maç alması İsmail Kartal’ın planlarını değiştirmemişti. Kartal, lig maçlarında klasikleşen 11’yle çıktı. Tek değişiklik stoperde sakat Djiku’nun yerine Samet’in forma giymesiydi.
Hiç maç kaybetmemiş olmak yavaş yavaş takım üzerinde baskı yaratmaya başladı. Bu yıl takıma büyük destek veren Fenerbahçe taraftarının kimi yorumcuların ve sosyal medya hesaplarının etkisinde kalmaması gerekiyor. Çünkü Fenerbahçe üst üste maçları aldıkça, ortalığı karıştırmaya çalışanlar çoğaldı. “Fenerbahçe asla puan kaybedemez, kaybederse felaket olur” algısı yaratmaya çalışıyorlar. Elbette Fenerbahçe puan kaybedecek, ancak puan kaybederse bugüne kadar elde edilen başarıların önemi hiç azalmayacak. Tıpkı 6 numara transferi yapılmadığı için “her şey boşa gitti’’ yaygarası yapanların ortalığı karıştırması gibi.
Bir diğer sıkıntı da Fenerbahçe’de kilit rol oynayan, yüksek performans gösteren oyunculara yönelik yürütülen algı çalışmaları… “Tadiç formayı haketmiyor”, “İrfan Can’da form düşüklüğü var”, “Zajc derhal gönderilmeli” gibi gibi bir sürü saçmalığı ekranlardan duyuyor, sosyal medyadan okuyoruz. Formu hiç düşmeyen, hiç hata yapmayan, her maç bir öncekinden daha iyi oynayan oyuncu bugüne kadar görülmedi. Fenerbahçe Kulübü ve taraftarı bu tuzaklara dikkat etmeli. Zaten hiç maç kaybetmemiş olmak bir baskı yaratırken, Galatasaray’a her maç verilen açık hakem desteği Fenerbahçe maçlarında kösteğe dönüşürken oyunculara ayrı bir sıkıntı yaşatıyor. Her rakibin namağlup Fenerbahçe’yi yenme isteğiyle sahaya çıkması da ayrı bir problem.
Pendik maçında Fenerbahçe taraftarına sadece 90 bilet verilmesini kim nasıl açıklar? Pendik’in bu kadar mı parası çok yoksa gerçekten Fenerbahçe’yi seyirci desteğiyle yeneceklerini mi düşündüler?.. Enteresan işler oluyor...
İsmail Hoca ve talebeleri bu streslerden kurtulmanın yolunu şimdilik maçları erken koparmakta buldu. Son dönemde sıkça uyguladığı bu stratejiyle Fenerbahçe erken gol atmayı başarırsa maçın kalanında rahat ediyor. Maçı erken koparmak için yine baskıyla başlamak istedi Sarı Lacivertliler…
Ancak daha ilk dakikalarda Becao’nun geçirdiği sakatlık yürekleri ağza getirirken, Fred’in kasığında problem yaşayıp yerini Zajc’a bırakması küçük çaplı bir şok oldu.
Pendik geride pas yapmadan uzun toplarla çıkmaya çalışırken Fenerbahçe topu kaptığında da kapanarak rakibi durdurmaya çalıştı. Djiku-Fred ikilisinin olmaması Fenerbahçe’nin geriden oyun kurarak merkezden gerçekleştirdiği hücum organizasyonlarını zayıflatınca yük kanatlara kaldı. Solda Ferdi, sağda Osayi ile başlayan ataklarla Fenerbahçe gol aradı. Nitekim 30. Dakikada İsmail’i rakipten kaparak başlattığı atakta Osayi’nin vuruşu rakip kaleciye çarparak filelere gitti.
Golden sonra Fenerbahçe’nin etkinliği artarken 42’nci dakikada soldan kullanılan kornerde İrfan Can ceza sahası dışından attığı şutla ikinci golü buldu. VAR’da pozisyonu uzun uzuuuun incelediler. Bu kadar net bir pozisyonda neyi incelediler, ne bulmayı umdular Allah bilir. Ama aradıklarını bulamadıkları için golü verdiler.
İlk yarı Fenerbahçe ceza sahasına hiç giremeyen Pendik Spor ikinci yarının ilk on dakikasında iki kere net gol pozisyonuna girmeyi başardıysa da gol atmayı başaramadı. Ardından Dzeko üst üste goller kaçırmaya başladı ama üçüncü denemesinde golü buldu. Zajc’ın kaçırdığı Syzmanski’nin pasında Dzeko gole adını yazdırdı.
Sonra?... Sonrası şiir gibi futbol ve Dzeko resitali… Dakika 74’te ve 86’da Dzeko dördüncü ve beşinci gollere de adını yazdırırken, gollerin hazırlanışı kendisinden daha güzeldi.
Daha sonrasında giren çıkanlar çok önemli değil Fenerbahçe sistemi tıkır tıkır işliyor ama Emre Mor’un sahaya dönüşü günün bir başka güzelliğiydi.
10 maçta 10’uncu galibiyetten sonra söylenecek tek şey var; Nazar değmesin Atatürk’ün takımına… Allah başkalarına da hakem desteksiz maç almayı kısmet etsin.
Tribünün Muhalefet Şerhi
KUTLU OLSUN...
Fenerbahçemiz sahaya Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafı taşıyan Cumhuriyetimizin 100.yılına özel formasıyla çıktı. Formanın kendisi gibi, Atatürk bizim için hiçbir zaman şart koşul olmadı, olamaz. Bu güzel formayı yapan ve bu çok kıymetli günde bizi Fenerbahçeli olduğumuz için bir kez daha gururlandıran herkese çok teşekkür ederiz. Bir teşekkür de bugün şahane bir gazete yaparak Cumhuriyet medyada nasıl kutlanır gösteren Gazete Pencere yönetimine ve kalemlerine; şahanesiniz.
Bu kıymetli günde Atamızın takımı da futbolda kutlu yürüyüşüne devam etti. Fark atmaya, maç kazanmaya o kadar alıştık ki neredeyse kıymetini bilmiyoruz artık diyeceğim. Aslında rakip takımın hakemleri lige müdahale etmese şu an puan farkı çoktan açılmıştı, ama ne yapabiliriz utanmadan devam ediyorlar. Dün akşamki Rize maçında atılan gol öncesi faul, verilmeyen Rize penaltısı, daha önceki haftalarda Antalyaspor maçı, Ankaragücü maçı… Liste uzuyor da uzuyor. Hak, hukuk, adaletin bir hayli sıkıntı yaşadığı ülkemizde ligimiz de bundan gayet tabi nasibini alıyor. Neyse, bugün çok daha önemli bir gün bizim için. Cumhuriyetimizin 100. yılını, gözlerimiz dolu dolu, coşku ve gururla kutladık. Ben de kendi adıma, şu cümleyle yazımı sonlandırmak isterim. "Ey büyük Atatürk, açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim". Yaşasın DEMOKRATİK, LAİK cumhuriyet.
İbrahim CAN