Nuray Babacan
YÖK’ÜN BAKANLIK DÜŞÜ!
Masaya oturduklarında, önlerindeki yasa teklifini gören AKP’liler, şaşkınlık geçirdi. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) için hazırlanan teklifte, bırakın kurumu küçültmek, en az 6 genel müdürlük, birden fazla başkanlık kurulmasını içeren, adeta bakanlık gibi yeniden yapılanmasını sağlayan düzenlemeleri görenlerin ilk tepkisi, ‘yok artık’ oldu. İşte, geçen hafta TBMM’ye gönderilen YÖK Yasa Teklifinin, tırpanlanmadan önceki ilk hali böyle bir şeydi. Üniversitelerin içler acısı hali nedeniyle tepki çeken kurum yönetiminin cüreti, AKP’lileri bile kızdırdı.
TBMM’nin daha çok seçimde avantaj yaratacak yasal düzenlemeler için çalıştırıldığı şu günlerde, kendisine bu karmaşık gündemde yer bulan iki kurum var. Biri Diyanet Başkanlığı, diğeri YÖK. Bu kurumların, iktidardan aldığı güç, kuruluş amaçlarının epey dışında faaliyet sürdürmelerine ve yasaları kendi çıkarlarına esnetmelerine neden olabiliyor.
NASIL İZAH EDERİZ
Bu ruh hali, iki hafta önce yapılan YÖK yasa değişikliği teklifi toplantısında dikkat çekti. Toplantıya katılan AKP yöneticileri, hazırlanan taslağa daha ilk bakışlarında tepki gösteriler. Yöneticiler, “Biz seçim beyannamemizde YÖK’ün kaldırılacağını yazdık. Siz buraya YÖK’ü neredeyse bir bakanlık kadar güçlendirecek düzenlemelerle geliyorsunuz. Bırakın bizi, bunu kamuoyuna nasıl izah ederiz” diye itiraz ettiler.
NE İSTEMEDİLER Kİ
Karşı çıkılan düzenlemelerin başında, YÖK bünyesinde 6 genel müdürlük kurulması, biri strateji olmak üzere birden fazla başkanlık oluşturulması, yeni danışmanlık kadroları verilmesi bulunuyordu. Ayrıca YÖK yönetimi, buralarda çalıştırmak için epey bir kadro talep etti. Toplantıda itirazlar öyle bir hal aldı ki, toplantıya yatılan YÖK yöneticileri tezlerini savunamadılar. Taslaktaki tüm bu maddeler ayıklandı. Ortaya geçtiğimiz hafta Meclis’e gönderilen ve içinde disiplin cezaları, Milli İstihbarat Akademisi kurulması, 15 Temmuz darbesinden beri hak ettikleri kadrolar askıya alınan asistanlara kadro verilmesi gibi ‘daha makul’ bir düzenleme çıktı.
BAŞKANA PROTOKOL TEPKİSİ
Tabi, YÖK yönetiminin bu cesareti nereden aldığı da ayrı konu. Atamalarda liyakat ve deneyim gibi kıstaslar yerine, iktidara yakınlık ölçü olduğu için gücü nereden aldıkları da tartışılmıyor artık. Hatta öyle hikayeler anlatılıyor ki, YÖK başkanının gittiği her yere öncü kuvvet gönderip, güvenlik taraması yaptırdığı, karşılama ve uğurlama için özel protokol uygulattığı anlatılıyor. Bu AKP’lilerin bile sinirini bozmuş olmalı ki, “Biz bu tür hazırlığı sadece Cumhurbaşkanına yapıyoruz’ diye itiraz edenler olmuş.
Gelelim, YÖK daha büyümek, yeni kadrolar almak için gösterdiği iştahın, yarısını üniversitelerin bilimsel ve demokratik anlayış sahibi, yetkin kurumlara dönüşmesi için göstermiyor eleştirilerine. “YÖK’ü kaldırıp, Yüksek Öğretim ve Yurtlar Bakanlığı kuracağız” vaadi CHP’ye ait. Tüm partilerin seçim beyannamelerinde buna benzer bir ifade bulabilirsiniz. Hayaller ve gerçekler tabii!
SORUNLAR ÇIĞ GİBİ
Devlet üniversitelerini lise, özel üniversiteleri ticarethane haline dönüştüren bu yapıdan, “aklın, bilimin, insan haklarının, akademik başarının” konuşulduğu bir eğitim sistemi beklemek mümkün mü? Bırakın eğitimin kalitesini, üniversiteye giriş sınavı, sınavlarda kullanılan baraj puanları gibi teknik düzenlemelerde velileri ve öğrencileri çileden çıkartan kararsızlıkları bile tek başına başarısızlık göstergesi değil mi?
Toplumsal sorunları araştırıp çözüm öneren, hatta halk deyimiyle “icat çıkaran” kaç üniversitemiz var? Sahte profesör, sahte doktor, alıntıyı abartıp, çalıntı tezlerle gelinen sahte makamların bu kadar yoğun konuşulduğu başka bir dönem oldu mu? 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle, cadı avına dönen ve 5 bine yakın akademisyenin üniversitelerden atılmasına, haksız görevden alınma olduğunun mahkeme kararıyla ispat edilmesine rağmen yeniden görevlerine iade edilmemelerine ne demeli?
Sorunlar saymakla bitmez… Ama YÖK yönetiminin tek derdi var, o da yeni kadro, yeni makam, işlevsiz hantal devlete katkı! Neyse ki, rüyaları şimdilik askıda…