Uğur Temel
Yaralı aslanı sağ bırakmayacaksın
Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Sezon başından beri olduğu kesin de belki de şampiyonluk sezonundan bu yana en iyi futbolunu oynadı Trabzonspor. Şenol Güneş; elindeki kadronun, en iyisini sürmüştü sahaya dün gece. Galatasaray’ın eksik yönleri olan sağ tarafta Jelert ve sol tarafta da Berkan’ın üzerine, Nwakaeme ve Visca ile baskı yapmak doğru plandı. Okan Buruk’un, “üçlü defans” fantezisi ile Berkan’ı da +1 konumlandırmasıyla, Galatasaray defansının çok pozisyon vereceğini tahmin etmek de zor değildi.
Kıran kırana bir oyun başlangıcı oldu. Her iki takımın da orta sahası birbirlerine üstünlük kuramayınca, set oyunu yerine geçiş hücumlarının çok olduğu bir maç izledik. Galatasaray’da Yunus ve Sallai’nin Trabzonspor’da Visca ve Nwakaeme’nin arkasındaki boşluklar, her iki takım için altın madeni gibiydi. Tuhaftır ne Şenol Hoca ne de Okan Buruk, bu maden bölgesini maç boyunca kapatamadı.
OZAN TUFAN’IN GECESİ
Trabzonspor’a geldiği günden bu yana çok eleştirdiğim, beş maçtır yedek kulübesini mesken tutan Ozan Tufan dün akşam Bordo Mavili takımın orta sahasında, deyim yerinde ise, dinamo gibi işledi. Sanki Bursaspor günlerini hatırlatan bir oyun oynadı. Fırsatçılığını konuşturdu, iki gol attı. İstanbul havası gerekiyormuş galiba Ozan’a. Trabzonspor’un antrenmanlarını takip eden meslektaşlarımın aktardıkları ve kulüp içinden gelen bilgiler; Ozan Tufan’ın geçtiğimiz hafta içinde antrenmanlarda çok iyi çalıştığını ve çok istekli olduğunu söylemişlerdi. Az bile söylemişler… Dün akşam seyrettiğim Ozan; futbola açtı, gereksiz işler yapmamaya dikkat etti-Yunus’a arkadan tekmesi hariç- futbolun doğrularını yapmaya çalıştı, “Ben bu takımda oynarım” mesajını verdi. Oyununu, fırsatçılığını da konuşturarak, iki golle süsledi. Bu çıkış, dün akşam ile sınırlı kalmazsa, Ozan bu takımda çok iş yapar ve değişilmez olur.
Galatasaray, halen namağlup. Bunun getirdiği stres, oyuncuların omuzlarında. Bir de üstüne geriden oyun kuran Davidson Sanchez yok… Üstüne üstlük; öne de geçmişsin, bu kadar acemilik niye… Oyunu bir parça soğutmak bu kadar mı zor? 55’te öne geçiyorsun, Galatasaray’ın takım boyunu uzatacağı ve arkasında derin açıklar vereceğini bilmemek için futbol cahili olmak gerek. Ah Şenol Hocam; oyunu tutmak adına niçin müdahale etmedin? Kabul, kadro derinliğin yok. Ama değişikliler için bu kadar beklemeye ne gerek var? 3-2 öne geçtikten sonra, niye saplamazsın mızrağı Aslan’a? Kötü oynayan, geriye düşme stresini yaşan Galatasaray’a karşı oyunu tutmak bu kadar zor olmamalıydı. Yaralamışsın ya öldürücü darbeyi indireceksin ya da başına geleni çekeceksin… Adamlar hafta arası maç oynamışlar, bitikler. En son oynadığın maç 10 gün önce Şenol Hocam. Fırsat ayağına kadar gelmiş. Hem deplasmanda galip geleceksin hem takımın iyi oynayarak galip gelmiş olacak, hem de lideri yenmiş olacaksın… Üçüncü golü attıktan sonra, gereksiz bir penaltı ile maça beraberlik dâhi gelmiş olsa, Umut’u sahaya erken atarak, Barisiç’i sahaya erken atarak galibiyeti yakalama ihtimalin vardı hocam. Hoş; oyuncu değiştirmeden de bu fırsatları buldun. Ancak bir türlü tamamlayamadı saha içindeki oyuncular… 89. dakikada sahaya attığın genç oyuncu, kendi kalesine gol atarak perdeyi indirdi.
Bu oyun ile ilerisi için umut var. Ama bu oyunla…