Kaya Türkmen
Yapılacaklar, yapılmayacaklar
Hepimiz yapmamız gereken işleri unutmayalım diye “Yapılacak işler” listeleri yaparız zaman zaman. “Elektrik faturasını öde”. “Oğlana çanta alınacak”. “Kapı zilini tamir et”. “Dolap temizlenecek”, “Teoman’ı ara” vs…
Bazen bu listeyi o kenarı yapışkan sarı kağıtlara yazar buzdolabının, banyo aynasının veya bilgisayar ekranının üstüne yapıştırırız. Veya o küçük kağıdı cüzdanımıza
koyar, ara sıra bakarız.
Yapılan işlerin üstünü çizeriz. Üstü çizilenler arttıkça seviniriz.
Şimdi akıllı telefonlarla liste yapmak iyice kolaylaştı. Hatta silmek yerine üstünü çizme seçeneği bile var. Üstü çizilenleri gördükçe duyduğumuz haz devam etsin diye…
Bugünkü Akape iktidarı ve Akapeli cumhurbaşkanının yerlerine birkaç ay sonra yapılacak seçimlerde altılı masanın etrafında oturan siyasi partilerin ve onların ortak cumhurbaşkanı adayının geleceğini söylemek artık kehanet olmaktan çıktı.
Altılı masa partilerinin her birinin en azından kafalarında birer ‘yapılacak işler listesi’ oluşmuştur herhalde.
O listeleri birleştirmenin ve bir ortak ‘yapılacak işler listesi’ yapmanın vakti geldi. Artık “Koalisyon protokolü” mü derler, “İlke ve hedefler beyannamesi” mi derler?
Onların tercihi. Ama böyle bir listenin kamuoyuna açıklanması daha fazla geciktirilmemeli.
Bu listede neler olmalı?
Bir kere Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesine derhal yeniden taraf yapmak öncelikli bir hedef olarak listede mutlaka yer almalıdır.
Siyasetçilerin çalıp çırpabilmelerine son verecek bir etik yasası çıkarmak da.
Seksen yıllık cumhuriyet birikiminin göz bebekleri olan ve Akape iktidarının fütursuzca canlarına okuduğu kurumların yeniden ayağa kaldırılması, başlarına liyakat sahibi kişilerin getirilmesi. Siyasi saiklerle atanmış bütün liyakatsiz bürokratların görevlerine derhal son verilmesi de yapılacak işlerin en başında yer almalıdır herhalde.
Yargı erkinin bağımsızlığının sağlanması, parti veya tarikat aidiyeti nedeniyle göreve getirilmiş hakim ve savcıların tümüyle ve süratle tasfiyesi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’in kararlarına uyulması.
Akape iktidarının sahipsiz bıraktığı tarımın desteklenmesi, Türkiye’mizin eskiden olduğu gibi gıdada kendine yeten ülkeler arasında yerini bulmasının sağlanması acil bir görevdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cumhuriyetimizin temel ilkelerine uygun bir şekilde faaliyet göstermesinin, başkanının kendini şeyhülislam sanması ve o şekilde hareket etmesinin önüne geçilmesi, tarikatların siyasetten uzak durmalarının sağlanması, bakanlıkları paylaşmalarının engellenmesi öncelik taşıyan bir iştir.
Dış politikanın Büyük Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözlerinde ifadesini bulan temel ilkeye saygı çerçevesinde yürütülmesi.
···
Belki bir de “Yapılmayacak işler” listesi oluşturmak faydalı olabilir.
Kanal İstanbul yapılmayacak mesela. Hiçbir gerçek ihtiyaca cevap vermeyen, vahşi bir rant projesi olmak dışında en ufak bir fayda sağlamayacak bu akıl yoksunu tasarım, adı bundan böyle sadece kötü örnekler arasında anılmak üzere ebediyen terkedilecek.
Yalan söylenmeyecek. “Bizden önce otomobil yoktu”, “Aspirin yoktu”, “Televizyon yoktu”, “Galata Kulesini biz yaptık” denilmeyecek.
“İstanbul’a denizi biz getirdik”, “Haydarpaşa garını biz yaptık” filan yok.
“Camileri yaktılar” denilmeyecek. “Sıvas’ta otel yaktılar” denilebilir.
Ekonomi hiçbir gerçek ekonomistin metelik vermediği uçuk kaçık teorilere teslim edilmeyecek. Eleştiride bulunan ekonomistlere “Sahiplerine yaranmak için öyle diyorlar” denmeyecek.
Şaibeli ihalelere, yandaşları, beşli çeteleri kayıran hukuksuzluklara son verilecek.
Çalınmayacak, çırpılmayacak. Oylar çalınmayacak. Sorular çalınmayacak. Tarihi eserler çalınmayacak. Ağaçlar, ormanlar çalınmayacak. Gençlerin umutları, gelecekleri çalınmayacak.
Yandaş basına kıyaklar çekilirken, muhalif basının üzerine İletişim Başkanlığı, RTÜK, Basın İlan Kurumu salınmayacak.
İktidarın beğenmediği haberlere erişim engeli getirilmeyecek.
Yargıya talimat verilmeyecek. Hiç kimse kişisel kin ve nefrete dayalı olarak özgürlüğünden mahrum edilmeyecek, haksızlığa uğratılmayacak.
Vatandaşa hakaret edilmeyecek, sövülmeyecek, küfredilmeyecek.
Cumhuriyetle kavga edilmeyecek, hesaplaşılmayacak. Cumhuriyetin hastanelerine, köprülerine, gemilerine padişah isimleri verilmeyecek.
Cumhuriyetin kurucularına “İki ayyaş” denilmeyecek.
Bunlar ilk anda akla gelen beklentiler.
Atla deve değil gördüğümüz gibi.