Ümit Sezgin
VEDA ETME HAKKI
Turgut Uyar’ın şiiriyle sesleniyorum Erol Hoca’ya;
Evet önümüz bahardır biliyorum
Leylaklar açacak biliyorum
İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
Biliyorum da
Şimdilik bağışla…
Kadıköy’de bu kadar çok yenilen bir Hoca’nın artık şampiyonluktan söz etme hakkı kalmaz. Kalsa kalsa veda etme hakkı kalır. Erol Bulut bu hakkı gönül rahatlığıyla kullanabilir.
Takım oyunu oturmamış, ikinci bir oyun planı oluşmamış, telaş futboluyla hızlı futbolu ayıramayan bir takımın Hoca’sına da veda etmekten başka bir seçenek kalmıyor.
Fenerbahçe ilk 11’ine söylenecek pek bir şey yok aslında. Belki sadece “bu takım niye santraforsuz çıkıyor?” diye sorabilirsiniz. Ne Thiam ne Valencia gerçek santrafor değil, daha çok kanat ya da santrafor arkası forvet oyuncuları. Bu nedenle Fenerbahçe 4-6-0 oynuyor da diyebiliriz. Oyuncuların gol sayıları da buna işaret ediyor.
Tabii bir de “Yahu Pelkas varsa yedek oturtulur mu?” diyebilirsiniz. Fenerbahçe kazandığı 13 maçın ilk yarısında gol atmış ve ilk yarıyı önde kapamış, 39 puanı böyle almış. O zamaninsan “Pelkas ilk yarıda olsaydı keşke” diyor. Hadi bunu da Pelkas’ın sakatlıktan dönüşüne bağlayalım ve sonuçta Hoca takdidir diyelim.
Önde basarak ve geriden çabuk çıkmaya çalışarak başladı Fenerbahçe. Ama geriden çabuk çıkan Göztepe oldu. 7’nci dakikada birebir de gol kurtaran Altay, iki dakika sonra Göztepe kontratağında boşa çıkınca Fenerbahçe golü yedi. Aslında pozisyonda Altay’dan çok topu rakip saha da kaptırıp kontratağa yol açan Sosa’ya kızmak mümkün.
Golden sonra Fenerbahçe top oynama iştahını kaybetmedi ama bir gol atma telaşı başladı. Hızlı çıkma girişimleri pozisyon yaratmadığı gibi bir anlamda kargaşaya da neden oldu.
Şurası net Fenerbahçe hala takım oyunu oynayamıyor. Hele Gustavo yokken bu hiç mümkün olmuyor. Umut sadece bireysel girişimlerle gelecek gollere kalıyor. Oyuncular da bunun peşine düşünce zaten olmayan takım oyunu hayal bile edilemiyor. Üstelik bu telaş hızlı oyuncularla çabuk çıkan takımlara pozisyon şansı veriyor. Göztepe oyuncuları, biraz daha becerikliolabilse devre arasına 3 farkla önde girebilirlerdi.
“Madem iş bireysel becerilere kaldı, o zaman ikinci yarıya bireysel beceriksiz Sosa’yı çıkarıp Pelkas’ı alarak başlar” diye düşünen bizdik. Erol Bulut’un böyle kaygıları yoktu, muhtemelen ilk yarıdaki futboldan umutsuz değildi.
AmaErol Bulut bile çok dayanamadı. 55’nci dakikada iki değişiklik birden yaptı. Pelkas ve Gökhan gönül oyuna girerken, Thima ve Nazım kenara alındı. Sonra Samatta ve Sinan Gümüş de girdi ama değişen bir şey olmadı.
Enteresandır, kağıt üzerinde Fenerbahçe’nin çok sayıda iyi duran top kullanan oyuncusu var. Mesut, Sosa, Ozan, Valencia, Caner ve diğerleri. Ceza sahası civarından 10’a yakın serbest vuruş kullandı bu isimler ve kaleyi bulan şut sayısı sıfır, bir de rakamla yazayım 0.
Enteresandır, kenar ortalardan sadece iki gol yemiş Göztepe. Peki Atınç ve Alpaslan gibi iki uzun stoperi göre göre Caner’in havadan yaptığı ondan fazla ortayı neyle açıklayacağız, akılsızlıkla mı mecburiyetle mi?
Enteresandır, Fenerbahçe’ye geldiği ilk haftalarda takır takır oynayan oyuncular, üç dört hafta sonra hayalete dönüşüyor. Son kurban Samuel Osayi. İlk iki hafta attığı kıvrak bilek çalımlarıyla bizi mest eden Osayi bugün neredeyse bir kez bile çalım atmadan oyundan çıktı. Acaba oyuncuları bozan kim ya da ne?
Sonuçta Fenerbahçe çok hayati bir üç puan kaybetti. Aslında açık konuşmak gerekirse bence şampiyonluğu da kaybetti. Gustavo ve İrfan Can Kahveci’nin ellerinde sihirli değnek olsa bile 26 haftada takım oyunu oturtamamış, ikinci bir oyun planı bulamamış bir takım, bir Hoca şampiyon falan olamaz.
Şair Turgut Uyar’ın dediği gibi; “bizi bağışla” Hoca, olmayınca olmuyor uzatmamak lazım.