Mert Yılmaz
UZAY ERİĞİ
15 Temmuz günü piyasaların kapalı olması nedeniyle Temmuz ayı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı Çarşamba günü yapıldı ve toplantıdan politika faizinin değiştirilmeyerek %19’da sabit bırakılması kararı çıktı. Piyasa beklentisi de TCMB’nin faizleri değiştirmeyeceği ve %19’da sabit tutacağı yönündeydi. Dolayısı ile faiz kararı piyasa beklentisi doğrultusunda gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda katıldığı bir televizyon programında Temmuz-Ağustos aylarında faiz indirimlerine başlanacağı, bu konuyu Başkan Kavcıoğlu ile görüştüğü ve görüş birliğinde oldukları açıklaması bu toplantıyı biraz da merak konusu haline getirmişti. Ancak ekonomik görünüm Temmuz ayı itibari ile böyle bir faiz indirimine alan olmadığını net biçimde gösteriyordu. Ağustos ayı için de bir faiz indirimi beklentisi yok, olmamalı da…
Diğer taraftan içinde benim de yer aldığım bir grup metinde kullanılan dilin şahinleşebileceğini düşünüyor hatta bunun bozulan enflasyon beklentileri nedeni ile gerekli olduğuna inanıyordu. Yani piyasa faiz kararını değil metni merak ediyordu. Faiz oranını değiştirmeyen TCMB metinde kullandığı dili de pek değiştirmedi.
Başkan Kavcıoğlu göreve geldikten sonra yapılan ilk PPK toplantısında metinden çıkartılan “Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır.” ifadesi o günlerde tartışmalara neden olmuş, TCMB’nin fırsat bulduğu ilk anda faiz indirimlerine başlayacağının bir sinyali olarak değerlendirilmişti. Metinden çıkartılan bu ifadenin yerine zaman içinde başka ifadeler konsa da ne yazık ki oluşan o boşluğu doldurmadı. O ifade çıkartılmamış bugün hala metinde yer alıyor olsa idi piyasaya güven açısından çok daha etkili olabilirdi.
Gelinen noktada TCMB tarafından organize edilen “Piyasa Katılımcıları Anketi”nde son dört ayda enflasyon beklentisinin dört puan yukarı gittiği görülüyor. Katılımcılar yirmi dört ay sonrası için bile tek hane enflasyon beklenmiyor (Beklenti %10,43). Bunların ışığında metinde beklenen şahinleşme metne yansımadı. Ay sonunda Enflasyon Raporu kamuoyu ile paylaşılacak. Yıl sonu enflasyon tahmininin yukarı yönlü revize edilmesi kaçınılmaz görünüyor. Ancak metinden anladığım olası yukarı yönlü revizyonun piyasa beklentilerini karşılamayacağı yönünde.
Eylül ayında mevcut politika faizi olan %19’un üzerinde bir enflasyon görme ihtimalimiz çok yüksek. Neden çıtayı faiz oranının olduğu seviyeye koydum? Çünkü TCMB oluşacak faiz oranının enflasyonun üzerinde olacağını defalarca ifade etti. Okurlar hatırlayacaktır o günlerde hep şunu sordum. Hangi enflasyon oranı? Gerçekleşen enflasyon mu beklenen enflasyon mu? Eğer gerçekleşen enflasyon dikkate alınacaksa değil faiz indirimi faiz artışı konuşmak gerekecek. Ancak beklentim sözlü yönlendirme ile TCMB beklenen enflasyonu referans alacağı yönünde. Türkiye yeni bir kur atağı ile karşı karşıya kalmazsa yılın son çeyreğinde sembolik adımlarla faiz indirimlerine başlayabilir.
Türkiye hem enflasyonu düşürmek hem ekonomisini büyütmek hem de işsizlik sorununu çözmek istiyor. Bunu elbette herkes istiyor da uygulanan bu politikalarla bunun adı olsa olsa imkansızı ifade eden “Uzay Eriği” olur. Hayatın her alanında öncelikler var. Bizim de önceliğimiz enflasyonu kalıcı olarak düşürmek olmalı. Bu da bir acı reçete. Normal zamanında bile yapılsa seçimlere yaklaşık iki yıl kalmışken Türkiye gibi bir ülkede hiçbir siyasetçi bu reçeteyi halkın önüne koymaz. Acı reçete oy kaybı demektir. Yapısal reformların pek çoğu acı reçetedir ve oy kaybettirir. Bu demektir ki; Türkiye en azından seçim sonrasında kadar bu açmaz ile yoluna devam edecek.