Serhat Güvenç

Serhat Güvenç

Sakıncalı Tankçı

Bugün Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47. yıldönümü.
Benim kuşağımın tanık olduğu ilk savaş.
Harekât’tan üç yıl sonra rahmetli babam, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’na (KTKA) tabur komutanı olarak tayin oldu.
KTKA, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan uluslararası antlaşmalar uyarınca kurulmuş, tarihi bir birlik. Adaya, yine aynı antlaşmalar uyarınca kurulan Yunan Alayı ile aynı zamanda ayak basmış. Harekât’tan önce iki alay önce komşuyken, KTKA, Kanlı Noel sonrası Türk bölgesine yerleşmiş. Karargâhı Ortaköy’de. Alayın iki taburu dönüşümlü olarak ön cephede üç ay görev yapıyor, daha sonra yerini diğer tabura bırakarak Gönyeli’deki kışlaya dönüyordu. “Cephe” ve “Gönyeli” döngüleri, babamla geçirebileceğimiz zamanın da belirleyicisiydi.
Barış Harekâtı’nın kritik olayları
Adaya seyahatlerimizi babamın Gönyeli’de olduğu zamana denk getirmeye çalıştık. Babamın görev yaptığı bir yıl boyunca annem, kardeşim ve ben adaya üç kez gidip geldik. Bu seyahatlerde Barış Harekâtı’nın kritik olaylarının yaşandığı yerlerin bir bölümünü ziyaret etme ve hikâyelerini babamdan dinleme olanağı buldum. Daha 13 yaşındaydım. Bana anlatılanlardan, gördüklerimden geriye pek az şey kaldı belleğimde.
Beni en çok etkileyen, babamın taburunu cephede ziyaretimdi. Hayatımda ilk kez hudut nöbeti tutan askerlerin tekmilini o zaman duydum. Babamın daha önce görev yaptığı birliklere çok kez gitmiş gelmiştim, ama hiç hudut tekmili gibi bir şey duymamıştım. O gün bugündür hudut tekmili beni duygulandırır.
ÜÇ KATLI GRAMMAR SCHOOL BİNASI
Bir o var aklımda, bir de taburun sorumluluk bölgesinde kalan Grammar School isimli beyaz üç katlı bir bina. Binanın bir cephesi uçak taarruzları neticesi bayağı ağır hasar görmüş. Diğer cephelerde mermi ve şarapnel izleri varsa da nispeten sağlam duruyorlar.
Binayı gezerken babam “Burası Yunan Alayı’nın harekâtın ilk aşamasından sonra çekildiği mevzi. İkinci Harekât’ta neredeyse tamamen imha olana dek bu binada direnmeye çalışmışlar” diye anlatmıştı. O zamandan beri Barış Harekâtı hakkında yazılan çizilenleri takip etmeye çalışırım.
UZUN SESSİZLİK
Harekâtı izleyen uzun bir suskunluk dönemi var. Ondan sonra baraj kapakları açılmışçasına anılar ve kitaplar birbiri ardına yayınlandı. Bu sayede 13 yaşımda ilk kez adada görüp duyduklarımı anlamlandırmak kolaylaştı. Örneğin 1999 yılında Harekât’a binbaşı rütbesinde katılan E. Tümg. Cumhur Evcil, Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zafer isimli bir kitap yayımladı. Bir sürü yeni olgu ve bilgi vardı içinde. Bunlardan bazıları da ziyaret ettiğim Grammar School muharebesi ile ilgiliydi.
16 Ağustos günü Yunan Alayı’nı bulunduğu yerden sökmek için KTKA’nın, 50’nci Piyade Alayı’nın bir taburu ile birlikte kalktığı son taarruzda tank desteği gerekince, Bnb. Evcil ihtiyat olarak geride bırakılan bir tank bölüğüne gitmiş. Birlikteki tankların çoğu arızalıdır. Birliğin başındaki en yüksek rütbeli kişi bir asteğmendir. Daha sonra KTKA emrine beş tank verilmesi emredilir. Asteğmenin komutasında bir takım oluşturulur.
YÜREKLİ ASTEĞMEN
Evcil konuyu şöyle bağlar:
“Asteğmenin komuta ettiği 5 tankın alay emrine gitmek üzere hareketini, daha sonra da taarruzunu zevkle izledim. Adını hatırlayamadığım bu yürekli asteğmen sonradan öğrendiğime göre alayda da verilen görevleri başarı ile yerine getirmiş.”
Cumhur Evcil Paşa’nın adını anımsayamadığı asteğmenin adı Hayri Ercihan Özen’di. Benim sevgili öğrencim Ege Özen’in (şimdi meslektaşım) babasıydı. Bu konulara merakımı duyunca, Ege, “Hocam benim babam Kıbrıs gazisi. Üç ayda bir gazi maaşını almak için gelir. Sizi mutlaka tanıştırayım” dedi.
Gerçekten de Hayri Bey ile tanıştık ve o zaman Kuştepe’deki İstanbul Bilgi Üniversitesi kampüsünde sohbet ettik. Bana uzun uzun askerden Kıbrıs gazisi olarak dönüş hikâyesini anlattı.
Kısaca özetleyeyim. Hayri Bey, üniversiteden mezun olunca askere gitmek üzere başvurmuş. İyi derecede İngilizce biliyormuş. Askerde tankçı olmuş ve Zırhlı Birlikler Okulu’ndaki eğitiminden sonra meslek kurası çekmiş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı’nda tercüman olarak görev yapmaya başlamış. Ancak kısa süre sonra buradaki görevinden uzaklaştırılmış; zira güvenlik soruşturmasına takılmış.
SAKINCALI MI?
Sakıncalı oluşunun nedeni birinci derece bir akrabasının sendikal hareketlerde yer almasıymış. O zamanlar kendisi gibi sakıncalıların gönderildiği, Etimesgut Tank Gösteri ve Tatbikat Alayı’na tayin edilmiş. Adı alay ama aslında irice bir tabur kuvvetinde bir birlik Tank Gösteri ve Tatbikat Alayı. Bir tank taburu, bir mekanize piyade bölüğü ve bir keşif bölüğünden oluşuyor.
Asteğmen Özen, tank taburu 2’nci tank bölüğünde takım komutanı yapılmış. Bu arada artık İkinci Harekât’ın yapılacağı ortaya çıkınca, ilave zırhlı güç ihtiyacını karşılamak için alayın Kıbrıs’a intikali emredilmiş.
Yeni tayinlerle alaya personel takviyesi yapılmış. Yeni tayin edilen Tğm. Hüseyin Akar, Atğm. Özen’in takımını devralmış. Adaya intikal eden alay, 14 Ağustos günü başlayan İkinci Harekât’a katılmış; ancak Atğm. Özen harekâtın bu aşamasına dahil edilmemiş. 39’uncu ve 28’inci Tümen’in tank taburları ile kendi alayının arızalı tanklarından oluşturulan bir ihtiyat bölüğüne komuta etmek üzere geride bırakılmış. Alayın Magosa istikametindeki taarruzu sırasında, Kanlıdere geçilirken Rumların yoğun ateşi sonucu Tğm. Akar içinde bulunduğu tankın isabet alması sonucu şehit olmuş.
Geride bırakılmanın üzüntüsünü yaşayan Atğm. Özen bütün bunlardan bihaber arızalı tankların başında beklerken Bnb. Evcil gelip ona görevini bildirmiş. KTKA’nın Yunan Alayı’na taarruzunu emrindeki 5 M-48 tankıyla desteklemiş. Bu arada tanklardan bir tanesi roketatar ile vurulmuş. Personeli tankın altındaki kaçış kapağını kullanarak tankı tahliye etmeyi başarabilmiş. Ancak Yunan Alayı’nın Grammar School’dan sökmek için yapılan taarruzda diğer birlikler bir hayli kayıp vermişler.
16 Ağustos’ta biten Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra bir süre daha birliğinde kalan, sakıncalı tank asteğmen Hayri Ercihan Sözen, askerliğini teğmen rütbesiyle ve Kıbrıs gazisi olarak tamamlamış.
NE ZAMAN SAKINCALI NE ZAMAN MUTEBER
Bu ülkede kim, ne zaman “sakıncalı” kim, ne zaman “muteber” olur kestirmek zordur.
Esasen “muteber evlatlar havuzu” oldum olası pek dardır. “Sakıncalı” yaftası yemekse her zaman kolay olmuştur. Ama gün gelir “sakıncalı tankçı” “yürekli asteğmen” olarak ummadık şeyler başarır.
Tanıdığım kadarıyla Hayri Bey bir barış insanıydı. Ama her şeyden önce iyi bir yurttaştı. İyi bir yurttaş olarak da görevini yaptı.
Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili bir başka çalışmam için kendisiyle yeniden görüşmek istiyordum. Ege’den telefon numarasını aldım. Ancak araya pandemi girdi. Bizim araştırma bir süreliğine rafa kalktı.
Geçen hafta telefonundan aradım. Ulaşamadım. Telefon kapalıydı. Birkaç kez daha aradım. Sonra şüphelenip Ege’ye sordum. Mart ayında yaşama veda ettiğini öğrendim.
Ruhu şad
olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serhat Güvenç Arşivi