Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

BAFTA’larda 4+4

Geçen hafta dağıtılan İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) Ödülleri, Oscar yarışına dair olan öngörüleri yine sarstı. Gecenin en çok ödül alan iki filmi, dörder heykelcikle “Conclave” ve “The Brutalist” oldu. Bu sırada başrol oyuncusu Karla Sofía Gascón’un twit skandalı sonrası Emilia Pérez’in esamesi okunmadı.

Conclave (Vizyon)

BAFTA’ların favorisi ve En İyi Film Ödülü’nün kazananı Conclave oldu. Mevcut Papa’nın ölümünün ardından Vatikan’da geçen film, kardinallerin oylamasını ve bu süreçte açığa çıkan tüm entrikaları izletiyor. Vefat eden Papa’nın bu oylama sürecini yapması için güvendiği Kardinal Lawrence’ın (Ralph Fiennes) önderliğinde düzenlenen seçimlerde, politik parti temsilcileri gibi davranan din büyükleri görüyoruz. Bazıları muhafazakar görüşte, Papalığın geldiği noktadan çok rahatsız, ne eşcinsellerin hakları ne dinler arasında hoşgörü ne de kadın hakları dinliyorlar. Öbür taraftaysa liberaller var tabii ve onlar da Vatikan’da muhafazakarların yükselmesinden korkuyor. Ancak daha ziyade tüm kardinaller, kendi hırslarını sergiliyor.

Film, görsel yönden epeyce kuvvetli, hatta çoğu sahne fotoğraf olabilecek görseller içeriyor ve ek olarak müzik açısından da çok güçlü. Bu niteliklerini de yapımın geneline hakim olan gerici alt tonu sonuna kadar yansıtmak için kullanıyor.

Conclave, En İyi Film, En İyi Britanya Yapımı Film, En İyi Kurgu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında BAFTA ödülleri aldı. Toplam dört ödülle, Oscar yarışında da ön planda olan filmin rakibiyse “The Brutalist”.

The Brutalist (Vizyon)

Filme, ters dönmüş bir Özgürlük Anıtı’yla başlıyoruz, peki film dilindeki bu vurucu açılışla ne söylemek istemiş olabilir yönetmen Brady Corbet? “Bu filmde Amerikan rüyasını tepetaklak edeceğim,” olabilir mi mesela? Nasıl yorumlamak isterseniz isteyin, epey iddialı bir giriş olduğu kesin. Kendisine En İyi Yönetmen BAFTA’sı kazandırmada bu görselin parmağı olduğu da şüphesiz.

Film, 2. Dünya Savaşı sonrasında faşizm tarafından yıkılmış Avrupa’dan, yeni bir hayat inşa etmek için Amerika’ya gelen kıymetli bir Yahudi-Macar mimarın hikayesini anlatıyor. László Tóth (Adrien Brody), Pennsylvania'ya kuzeninin yanına gelir ve onun mobilyacı dükkanında çalışmaya başlar. Ancak buradaki çalışma hayatı kısa sürer ve Harrison Lee Van Buren Sr. (Guy Pearce) adında epey zengin bir adamla tanışır. László’nun yeni kapitalist işvereniyle ilişkisi, Amerika’yla olan ilişkisi gibi çalkantılı olacaktır.

Adrien Brody’nin ekranda varlığının gizli bir cazibesi var ve bu yeteneğiyle beraber, kendisine En İyi Erkek Oyuncu BAFTA’sını kazandırdı. Bu dal dışında film, En İyi Yönetmen, En İyi Sinematografi ve En İyi Özgün Müzik dallarında da heykelcik kabul etti. Bu önemli dalların kazananı olması da benim gözümde “The Brutalist”i Oscar yarışında büyük ödülü kazanacağını düşündüğüm yapım haline getirdi.

Emilia Pérez (MUBİ)

Bu sıralar adından epeyce söylettiren film “Emilia Pérez” ise geceyi, En İyi yabancı Film ve Zoe Saldaña’ya verilen En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülü ödülüyle kapattı. Bu yapım, sıkıntılı temsil politikasına rağmen Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Film ödülü dahil dört ödül almıştı. Ancak sonrasında başrolü Karla Sofía Gascón’un eski ırkçı ve ayrımcı twitlerinin gün yüzüne çıkmasıyla, büyük bir tartışma başladı. Oyuncu, twitler hakkında üzgün olduğunu belirterek X hesabını kapattı ancak durum böyle olunca Emilia Pérez’in ödül sezonunun kalanında başarılı olma ihtimali ciddi ölçüde azaldı. Skandaldan önce de yazdığım üzere zaten insana saçını başını yoldurtan bu filme Altın Küre verilmesi bile dehşet verici bir olaydı.

Emilia Pérez, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Yabancı Film dalında birer BAFTA ödülü aldı.

Gecenin Diğer Sürprizleri

En İyi Animasyon dalının kazanını Wallace ve Gromit’in yeni filmi oldu. Bu dalda Oscarlarda “Flow” ile kapışacaklar gibi görünüyor. Hatta Altın Kürelerde Flow bu dalın en iyi filimi seçilmişti.

Bu değişik filmden kısaca şöyle bahsedebiliriz: Flow, başrolündeki kedinin büyük bir tufanda hayatta kalmak için başka hayvanlarla bir botta yaşamaya çalıştığı bir hikayeyi anlatıyor. Genel olarak animasyon alanına yenilik getirdiği için de epey ilgi görüyor ve beğeniliyor. Flow’un Letonyalı genç yönetmeni olan Gints Zilbalodis’sa gerçekten ilginç biri. Kendisi daha önce tek başına “Away” adlı bir uzun metraj film yapmıştı ve film teknik anlamda pek başarılı olmasa da tamamlanmış olması bile büyük bir başarıydı. Özellikle animasyonun yapması ne kadar pahalı ve ne kadar zor bir iş olduğunu düşündüğünüzde.

“Wicked” da geceyi En İyi Kostüm Tasarımı ve En iyi Prodüksiyon Tasarımı dallarında birer heykelcikle kapadı. “Dune: Kısım İki” de En İyi Ses ve En İyi Görsel Efekt ödüllerinin sahibi oldu. Bu iki film de yarış sezonunda beklendiği kadar varlık gösteremedi.

“The Substance” filmi En İyi Makyaj dalında ödül aldıysa da başrol Demi Moore’un En İyi Kadın oyuncu ödülünü alamaması dikkat çekti. Ödül, “Anora” filmindeki genç seks işçisi rolüyle dikkat çeken Mikey Madison’a gitti. Anora’nın aldığı diğer ödülse En İyi Casting oldu ve Oscar yarışlarında da güçlü bir rakip olmadığını bizi üzerek yeniden gösterdi.

Ödüllü Filmleri Nerede izleyebilirsiniz?

Bütün filmler henüz platformlarda veya vizyonda yerini almadıysa da; Conclave, The Brutalist ve Flow’u vizyonda, Dune:Bölüm İki’yi BluTv’de, Emilia Pérez’i ve The Substance’ı MUBİ’de, “Wallace and Gromit: Vengeance Most Fowl”u Netflix’te izleyebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi